"aradığın şeyin başından beri burada olduğunu,bulduğun günü hayal ediyorum"

193 23 30
                                    

Maçın sonlarına doğru heyecan tamamen artmıştı. Hao'nun arkasındaki Taerae Junhyeon diye adeta götünü yırtıyordu. Diğer taraftan Matthew Sumin Jinsik ve Seobin beraber Jiwoong'a bağırıyorlardı. Hyunbeen 'kader ortağım' diye adlandırdığı Gunwook'a destek çıkıyordu. Yanında oturan Seungeon da tahmin edilir üzere sevgilisine destek çıkıyordu. Ayrıca Ollie ve Ricky de Hunter'a tayca destek çıkıyordu. Yan tarafta ise kulaklarını çınlatan Woongki ve Seowon beraber Seunghwan'a çığlık atıyordu. Park Hanbin ve Jaehyun ise çocuklarım diye 2Junghyun'a bağırıyordu. Jianyu tribünin en arka sırasında sessizce sevgilisini izlerken sessiz kalan tek kişi o değildi. Hao da sessizce sadece Hanbin'i izliyordu.

Tribünden her oyuncu için çığlık çıkarken destek çıkılmayan tek kişi Gyuvin'di. Büyük bir hırsla topu alan Gyuvin 3'lük bir atış yapmış ardından da tribüne dönüp kapak yapıştırmıştı. Tribündekiler kahkahaya boğulurken oyuncular da Gyuvin'e gülüyordu. Gunwook arkadan gelip Gyuvin'e sarılmış ve yanağını öpmüştü. Ardından yüksek sesle bağırmıştı. "Gyuvinie Fighting!!" Onun bağırmasına herkes alkışla destek çıkarken gülümsüyorlardı. İki sevgili farklı takımlarda oldukları için birbirleri ile denk gelmeyecekleri pozisyonları seçmişlerdi. Mantıklı olanı yapmışlardı kesinlikle. Junhyeon Gunwook'a vurup konuştu. "Rakibimiz lan o şuan bırak yavşaklığı" Gunwook omuz silkip tekrar yerine geçmişti.

Maç artık tamamen bitmek üzereydi. Hanbin Hao'ya göz kırpmış daha sonra topu aldığı gibi potaya ilerlemişti. 3'lük atışla son saniyelerde oyunu çevirmişti. Maçın bitişine 4 saniye kala attığı basket ile 66-68 kazanmışlardı maçı. Yenilenler hüsranla mırıldanırken Junghyun, Jeonghyeon, Yunseo, Gyuvin ve Hanbin beraber zıplayarak seviniyorlardı. Junhyeon bağırmaya başladı o sırada. "Dua edin takımda tay vardı!" Hunter göz devirmiş ve Junhyeon'a bakmıştı. "Ulan utan be utan 66 sayı aldık 42'sini ben attım lan" Junhyeon omuzlarını silkmişti. "Kardeş sus uğursuzsun işte" Hunter sahadan çıkıp arkadaşlarınayürürken söyleniyordu. "Hay Tanrım çattık salağa ya" Junghyun ve Jeonghyeon el ele tutuşmuş sahadan çıkarken PHanbin hemen onların yanlarına gelip havlu uzatmıştı. Cidden çocukları gibi görüyordu sanırım. Taeraede koşarak önce arkadaşlarının yanına uğrayıp tebrik etmiş sonra sahada suratı asık Gunwook ile konuşan Junhyeon'a ilerlemişti. Junhyeon'a havluyu uzatırken gülümsemeden duramamıştı. "Olsun ya üzülme çok eşittiniz gayet iyiydin hem!" Taerae'nin enerjisi ile Junhyeon da gülümseyip havluyu almıştı. Gunwookla Gyuvin de birbirleri ile dalga geçiyorlardı. Yunseo koşarak sahadan ayrılıp sevgilisine doğru geldi. "Sakın sarılma ter kokuyorsun Yunseo! Uzaklaş!" Seungeon'un çığlıkları ile herkes gülmüştü.

Woongki hala zıplayarak Seunghwan'a tezahürat yapıyordu ki Seunghwan'ın canına tak etmişti. "Lan ben hakemim bana ne bağırıyorsun oyunculara bağırsana!" Hao olanlara gülerken birden görüşünü kesen çocukla ayağa kalktı. Hanbin gelmişti. "Son sayı senin içindi, kazandım bak" Hanbin gülerek konuşurken Hao gözlerini Hanbin'in gamzelerinden çekememişti. Ne güzel gülüyordu öyle. "Çantada havlu vardı verir misin?" Hanbin tekrar konuşunca Hao hızlıca kafasını sallamış ve çantadan havluyu çıkarmıştı. Hanbine uzatmak yerine kendisi uzanıp önce Hanbin'in saçlarını kurulamış daha sonra Havluyu omuzlarına bırakmıştı. "Teşekkür ederim tatlılık abidesi" Hanbin'in cümleleri ile Hao kızarmaya başlamıştı ki yanlarından aşağı inen Jianyu'nun takılması ile ikisi de aynı anda onu tutmuşlardı. "Teşekkür ederim, dalmışımda" Hao az çok anlamıştı Jianyu'yu. Woongki cidden çok rahatsız ediyordu ve Jianyu bunu sürekli söylemesine rağmen umursamıyordu bile.

Jianyu zorla gülümsemiş Seunghwan'a gidecekken Woongki koşarak Seunghwan'a doğru gidip boynuna atlamıştı. Seunghwan itmesine rağmen asla ayrılmıyordu. Hao ve Hanbin önce birbirlerine daha sonra Jianyu'ya baktılar. Jianyu'nun gözleri dolmaya başlayınca arkasını dönmüş ve hızlıca parkın çıkışına adımlamıştı. "Ya Woongki bir git! Yine gitti bak kaç oldu yeter sal artık!" Seunghwan bağıraram Woongki'yi itmişve hemen Jianyu'nun arkasından koşmuştu. "Ne yaptım ki? Jianyu olayları çok abartıyor" Woongki'nin cümleleri ile herkes şok içinde onlara bakmıştı. Hao'nun yüzü düşmüştü. Acaba bende mi böyleyim diye düşünmeden edemiyordu. Hanbin'in sevgilisi vardu ve o hala onun için uğraşıyor ona da bunu belli ediyordu. "Eve beraber yürüyelim mi? Saat baya geç oldu tek gitme" Hanbin'in cümleleri ile Hao bekledi bir süre. Ama Hanbin teklif ediyordu. Kafasını salladı. Belki bu süre zarfında konuşabilirlerdi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

like fathers like sons

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


like fathers like sons

You Belong With Me-haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin