12 Temmuz Çarşamba.
İyi Okumalar dilerim.
.
.
.
Zeyd Azad
Son müşteri de gittikten sonra etrafı toparladım ve dükkanı kapatıp eve doğru yürümeye başladım. Saat henüz sekiz olmuştu. Eşyalarımı eve bıraktıktan sonra sahile geçicektim. Alem abim bugün eski arkadaşları ile buluşacaktı ve bizi de çağırmıştı.
Başta gitmek istemesem de abim ısrar etmişti. Onun arkadaş çevresi bana hiç uymayan tipler ile doluydu. Hepsi ya hapiste ya da şartlı tahliye ile dışarı çıkmış olanlardı. Torbacıydı tüm arkadaşları. Zaten küçükken gördüğüm arkadaşlarının çoğu ölmüştü bu illetten.
Bizi hep uzak tutmuştu bu mevzulardan ama bazı günler eve gelmemesi ve o gecenin sabahında direk odasına kapanması beni şüphelendirmişti. Bir gün cesaret edip sorduğumda ise sert bir şekilde anlatmıştı bana asla böyle bir şey yapmayacağını ve bizden biri bile bir kez dahi kullansa kendinin öldüreceğini.
O lullanmıyordu belki ama Azap ve Adsız için endişeleniyordum. O adamlar ile buluştuğumuzda fazla samimi oluyorlardı. Ben ise her zaman için mesafeli olduğumdan benden pek haz ettiklerini sanmıyordum.
Eve geldiğimde anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdim. Çok fazla sessizdi. Salona girdiğimde yerde cam kırıkları olduğunu görmüştüm. Vitrine baktığımda Alem abimin ödüllerinden birinin kırıldığını anlamıştım. Neden kırsın ki? Kimsenin dokunmasına izin vermez ödüllerine. Asla açılmaz bile bu dolap.
Azap ve Adsızın odasına girdiğimde ikisinin de olmadığını görünce Alem abimin odasına gittim. Elini sarıyordu ve sargı bezi kanlıydı.
"Abi? Ne oldu burada? Ödülün kırılmış, elin kesilmiş." dedim.
Bir süre bana baktı. Ardından hızla ayağa kalktı ve "Çocuklar bizi bekliyor. Gidelim. " dedi.
Eğer abim bir konuyu konuşmak istemiyorsa asla öğrenemezdik o konuyu. Kendisi ile inatlaşılmasından nefret ederdi.
Odama geçtim ve eşyalarımı bırakıp evden çıktım. Abim de gelince sahile geçtik. Çocuklar buradalardı. Ve yine aşırı samimilerdi. yanlarına gittiğimizde Alem abim hepsiyle sarılırken ben selam bermekle yetinmiştim.
En nefret ettiğim arkadaş gurubuydu.
Cesed
Bozo
Kılıç
Cesed sayısız defa hapse girmişti, ancak hala hem kullanıyor hem de satıyordu.
Bozo ise bu üçlünün başıydı. 14 yaşında anne babasını öldürmüş, yıllarca hapiste kalmıştı. Ve çıktığı gibi Alem abimin yanına gelmişti.
Kılıç aralarında ki kullanılan arkadaştı maalesef. Kandırarak bu işlere dahil etmişlerdi ve hapse girmesine sebep olmuşlardı. Kurtarmaya çabalasam da hep bir sorun çıkıyordu. Ve zamanla o da çıkışı olmayan bir yola girdi.
Alem abim " Gelin oturalım aşağıda." dedi.
Sahil yolunun aşağı tarafında eskiden evsizlerin kaldığı bir yer vardı. Eski koltuklar falan vardı. Orada oturuyorduk bazı akşamlar.
Aşağıya inince herkes boş bulduğu bir yere geçmişti. Ben de oturdum ve telefonumu çıkarttım. Onlar konulurken ben de bir kaç dövme tasarımı bakıyordum. Yeni tasarımlar yapmam gerekiyordu.
Kılıç "Azad. Sen hala aynı işi yapıyorsun değil mi?" dedi.
"Başka bir iş yapacağımı sanmıyorum." dedim net bir şekilde. Bozo "Alem sizin maçlar ne zaman başlıyor? Görelim şu yetiştirdiğim çocukları." dedi pis pis sırıtırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN HAKİMİ
Teen FictionZeyd Azad. Tekdüze gibi görünen hayatının iç yüzü kimsenin bilmediği gibiydi. İnsanları çok iyi tanıyordu. Bu yüzden de etrafında kimse yoktu. Kardeşleri ve abisi hariç, kimseye güvenmiyordu. En güvendiklerinden darbe yemişti Zeyd Azad.