Pazartesi günü yapılan bayrak töreni için tüm okul tören alanında toplanmıştı.
Duan Jiayan geç gelmişti ve 2. sınıfların 10. sınıfına doğru yavaşça yürürken, kızlar ona çaktırmadan bakmışlardı.
"Şu yöne bak, sınıf 10'da gerçekten yakışıklı erkekler var."
"Duan Jiayan her zaman çok yakışıklıydı gerçi."
"Hala biraz serseri gibi davranıyor aslında ve notları da çok kötü..."
Genç adam uzun boylu ve açık tenliydi ama gözlerinde kırmızı göz halkaları oluşmuştu ve alnındaki saçlar darmadağınıktı.
Bir kere bakınca bile daha yeni kalktığını anlamak mümkündü.
"Henüz sıraya girmemiş öğrenciler, acele edin!" Bayrağın çekildiği platformda okul müdürü mikrofonla bağırıyordu: "Yavaş yürümeyin, acele edin ve bir an önce sınıfınızı bulun!"
Duan Jiayan bu azarı duymazdan geldi ve yavaşça onuncu sınıfın arkasına geçti.
Hemen karşısında Song Yi duruyordu ve Song Yi ondan daha iyi durumda sayılmazdı zits ondan en fazla iki ya da üç dakika önce gelmişti.
"Günaydın Xiao* Duan," Song Yi bir paket meyveli yoğurdu emerken başını çevirdi ve biraz geveleyerek konuştu, "Neden okul üniforması giymiyorsun?"
(Queenz182: Xiao küçük anlamına gelir)
Duan Jiayan, "Unuttum" diye eklemeden önce kısa bir ''Aaa'' nidası çıkardı.
Song Yi sorusunu sorar sormaz disiplin kontrolü yapan iki kız sınıflarına doğru geldi.
Song Yi, Duan Jiayan'ın adını yazdırtacağını düşündü, başının derde girmesini pek umursayan bir değildi zaten.
Ama bunun yerine kızlara kısaca gülümseyip ''Arkadaşlar, bu seferlik adımı yazmasanız olmaz mı?'' diyeceğini kim bilebilirdi ki?
Kızlardan biri onun adına bir çarpı işareti koymak üzereydi ama bunu duyunca bir an tereddüt etmişti.
Diğer kız, alçak sesle bir şeyler mırıldandı.
İlk kız önce arkadaşına sonra da Duan Jiayan'a baktı. Bir süre ne yapacağını bilemedi.
Lu Xing başını çevirdiğinde gördüğü şey böyle bir sahneydi.
Duan Jiayan'ın ne dediğini anlamamıştı ama her ne dediyse disiplinden sorumlu kızların kulaklarının kıpkırmızı olmasına neden olmuştu.
Duan JiaYan'ın genç ve parlak görünen gözleri, yüksek burun köprüsü ve solgun dudakları ile güzel bir yüzü vardı.
Ne zaman gülümsese, bu ona tembel bir hava katardı ve hem sevilesi hem de şefkatli bir görünüme de bürünmesini sağlardı.
Chen Yue, Lu Xingci'ye o yöne bakmadan önce disiplin kurulunun sınıflarında çok uzun süre kaldığını ve bunun okul müdürünün dikkatini çekebileceğini hatırlatmıştı.
Öğretmenleri orada değilken disiplin kurulunu atlatma görevi sınıf başkanı olarak ona kalıyordu.
Chen Yue tabii bundan bahsederken şaka yapıyordu.
Ne de olsa, Lu Xingci genellikle diğerlerinin meselelerine pek karışmazdı.
Gerçekten sınıfın sırasının arka tarafına doğru yürümeye başlamasını kim beklerdi ki?
Gelişi kız öğrencileri çıkmazdan kurtarmıştı, "Giyecek bir okul üniforması almak için şimdi sınıfa gitse sorun olur mu?"
İki kız onu görünce birbirlerine baktılar. İkisinin de gözlerinde hafif bir utangaçlık vardı.
Kızlardan biri fısıldadı: "Bayrak töreni henüz başlamadı, o yüzden sorun olmaz..."
Lu Xingci, Duan Jiayan'a baktı: "Sınıfa git, Chen Yue'nin sandalyesinde asılı bir okul üniforması olması lazım, onu giyebilirsin."
Duan Jiayan bir süre onunla bakıştı. Nedensizce, Duan Jiayan'ın iç dünyasındaki bardak, Lu Xingci'nin durumu ne kadar rahat hallettiğini görünce taşmıştı.
Duan Jiayan'dan bir bela yaratma havası yükselmeye başladı ve yüzünde boğucu bir gülümseme belirdi.
"Bileğimi burktum, bu nedenle üniformayı almaya gitmek benim için oldukça zor olur. Sadece bir üniformayı almak için sınıfa gidip gelmek bunu daha da kötüleştirebilir.'' dedi, Lu Xingci'nin gözlerine bakarak.
"Sınıf başkanı, benim için kendi formanı bana verebilir misin? Yardıma ihtiyacı olan bir sınıf arkadaşına yardım etmez misin?''
Sınıftaki herkes bu ikisinin iyi anlaşmadığını biliyordu ama Duan Jiayan'ın Lu Xingci ile direk yüzleşmesi de sık olan bir şey değildi.
Sonuç olarak, bu ikilinin sohbeti sadece kendi sınıflarının değil, çevrelerindeki sınıfların da ilgisini çekmişti.
Lu Xingci, Duan Jiayan'ın bakışlarına karşılık verdi, bir an bile gözlerini kaçırmayarak.
Daha gelişimini tam olarak tamamlamamış olan bu genç alfanın yarattığı baskı havası insanın soğuk terler dökmesini sağlamaya yeterliydi.
Duan Jiayan pek etkilenmiş görünmese de, Song Yi diz çökecek kadar berbat hissetmeye başlamıştı.
Xiao Duan gerçekten pervasız bir adamdı.
O, her zaman Duan Jiayan'ın Lu Xingci'nin yüzüne gülerken arkasından falan sorun çıkaracağını sanmıştı.
Yüz yüze olarak da öyle yapacağını kim bilebilirdi?
Bu ikisi arasında hep sürtüşmeler olurdu ama Duan Jiayan genelde kendi kendine bela arayıp sataşırken Lu XingCi onu pek takmazdı.
Song Yi her zaman yüce sınıf başkanının Duan Jiayan'ı bir çocuk olarak gördüğünü düşünmüştü; ne kadar çocuk gibi davranırsa davransın dikkatini vermeye değmezmiş gibi.
Ama bu sefer farklıydı, yaramaz çocuk nihayet yetişkinin öfkesini çekmeyi başarmıştı.
Lu Xingci'nin sadece orada dikilmesi ile bile Song Yi'de Duan Jiayan adına binlerce kez korku alarmı çalmıştı.
Ama, herkesin gözü önünde Lu Xingci hafifçe sırıttı, eğleniyor gibi bakıyordu.
"Ne tesadüf ki ben de baya kötü bir şekilde üşüttüm ve kazağımı çıkarmak durumumu kötüleştirebilir."
Daha az önce yağmur yağıyordu yani alan gerçekten de soğuktu.
Song Yi Lu Xingci'nin kazak giymekte olan Duan Jiayan'ı şöyle bir sözdükten sonra söylediği sözlerle bir deja vu hissine kapıldı,
"Bak sana ne diyeceğim, sen kazağını çıkar, ben de gidip okul üniformasını alıp senin kazağınla değiştireyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Like Your Pheromones
Fanfiction''Feromonlarını Seviyorum'' Açıklama: İyi bir aile geçmişine sahip iyi görünüşlü bir beta olan Duan Jiayan 10 seneden fazla bir süre boyunca sorunsuzca yaşamıştır, ta ki lisede Lu Xingci ile karşılaşana dek. Lu Xingci'nin ailesinin durumu onunkinden...