2.1) Kışkırtma

30 4 0
                                    

Lu Xingci'nin iğnelemesi kibarcaydı ama aslında oldukça kabaydı.

Aralarındaki hava iğneleyici bir hal almıştı.

Duan Jiayan'ın bakışları kötücüldü ve Song Yi Duan Jiayan'ın yüzündeki sahte gülücük yüzünden kafa derisinin uyuştuğunu hissedebiliyordu.

Ve Lu Xingci'nin aklından neyin geçtiğine dair en ufak bir fikri yoktu. 

Duan Jiayan'ın ağzı biraz seğirdi, gözünün kenarı da farklı değildi, söyleyecek bir şeyi varmış gibiydi.

İçinden Song Yi dedi ki, "Yaşanıyor, yaşanıyor, iki bölüm sonu canavarının savaşı gerçekten yaşanıyor-–"

"Orada ne dikiliyorsunuz?!" sınıf öğretmeninin sesi birdenbire havayı kesip geçmişti.

"Burada toplantı falan mı yapıyorsunuz? Bayrak töreni başlamak üzere." 10. sınıfın sınıf öğretmeni olan Zhao Minjun, Çince öğretmeniydi.

Oraya giderken gözüne takılan ilk kişi tabii ki kıyafeti herkesinden farklı görünen Duan Jiayan olmuştu. 

"Duan Jiayan, üniforman nerede?"

Hocalarının burada olduğunu gören Duan Jiayan bakışlarını indirdi, "Getirmeyi unutmuşum."

"Disiplin komitesi üyeleri, adını yazın," Zhao Minjun başını çevirip onu azarlamadan önce iki kız öğrenciye bunu söyledi.

"Sıradaki sefere getirmeyi unutma. Sen söyle, kaç defa bu okulun üniformasını düzgünce giydin?"

Lu Xingci'nin gittiğini gören Duan Jiayan, az önce sahip olduğu o kavga ruhunu tamamen kaybetmiş gibiydi, sadece ezik bir 'tabii' diyebilmişti.

Zhao Minjun ve annesi üniversiteden sınıf arkadaşlarıydı.

Ve arada sırada annesi Zhao Minjun'a okuldaki durumunu sorup bilgi alırdı. 

Bu nedenle  Duan Jiayan Zhao Minjun'un önünde biraz daha uslu davranırdı.

Zhao Minjun onu böyle, resmen havası sönmüş bir halde, görünce sessizce ''Onunla ne sorununuz var?'' diye sordu.

Duan Jiayan başını kaldırdı.

Zhao Minjun "Başını belaya sokma," diye uyardı. "Çoktan lise ikiye geçtin. Tamam mı?"

Onu onayladığını gördükten sonra Zhao Minjun onuncu sınıfın önüne döndü.

Ningcheng'in en iyi özel okullarından biri olan No. 1 lisesine her sene gelmeyi isteyen çok sayıda öğrenci olurdu.

Okul kurulduğundan beri öğretim kadrosu oldukça güçlüydü, özellikle de onuncu sınıfınki.

Okul en iyi öğretim olanaklarını o sınıfa sağlamıştı ve bunun tek sebebi Lu Xingci'nin o sınıfta olmasından başka bir şey değildi.

O dahi ve No. 1 lisesinin diğer akademik başarısı yüksek bazı çocukları haricinde sınıfta anne babalarının bağlantıları ile o sınıfa girmiş genç efendi ve leydiler de bulunuyordu.

Böylesine özel bir sınıfı sınıf öğretmeni olarak yönetebilen Zhao Minjun'un yetenekleri de, söylenmeye gerek bile olmayacağı üzere, üst düzeydi.

En azından, onun gözetimi altında Duan Jiayan çok daha akıllı uslu davranıyordu.

Bayrak töreninden sonra Duan Jiayan ve Song Yi'nin sınıfa dönme istekleri hiç yoktu.

3. sınıftan bazı öğrenciler onu çağırdıktan sonra Duan Jiayan sadece sınıfından birkaç kişiye de sorup sınıf 3 ile basketbol oynamaya gitme kararı almıştı.

Neredeyse iki ders boyunca oynadıktan sonra, çok yorulmuş ve tembel tembel uzun banka oturmuşlardı.

Duan Jiayan susuzluğunu gidermek için başını kaldırdı, adem elması her yudumda inip çıkmıştı.

Uzun bacakları yere dayanmıştı, son derece rahat görünüyordu.

Üçüncü sınıftan bir çocuk "Duan-ge, spor sınıfındaki Du Xuchen'in olayı ne? Bugün Jiang Qinian'ı ilk kez onun gördüğünü, senin tanrıçasına nasıl ilgi gösterdiğinden bahsederek bugün yaygara koparıyordu.'' dedi.

Duan Jiayan konuşamadan önce, yanındaki Song Yi güldü, "Du Xuchen'in hiç utanması yok, değil mi? Bir kızın peşinden koşarken kimin ilk veya ikinci gördüğünü önemsememiz falan mı gerekiyor? Öyleyse neden bir numara alıp sıraya girmiyor?"

Buna Duan Jiayan dahil herkes güldü.

Soruyu ilk soran çocuk da güldü, "Bu yüzden sana haber vereyim dedim, Duan-ge. Du XuChen, senden uzun süredir hoşlanmadığını ve seninle ödeşmek için bir fırsat bulacağını söyledi."

"Bizim küçük Duan'ımız böyle bir maldan korkar mı?"

"Du XuChen bir göt, aptalın teki."

"Ah," gruptan biri aniden sordu. "Bu sabah Duan Jiayan Lu Xingci ile tartıştı mı?"

"Pek sayılmaz," Duan Jiayan biraz düşündü. "Sınıftan bir üniforma almamı söyledi, ben de istemedim."

10.  sınıftan bir çocuk, "O sırada oradaydım," diye araya girdi, "sınıf başkanının görünümü biraz korkutucuydu. O güldüğünde neredeyse soğuk terler dökecektim."

3. sınıftan bir öğrenci bu sabahki sahneyi düşünerek "Duan Jiayan, helal olsun," diye devam etti. Kalbinde hâlâ sabahtan kalma bir korku hissediyordu. 

"Ona fırça atmaya bile cüret ettin, olay çıkarmaktan korkmuyor musun?"

Song Yi araya girdi, "Fırça atmak mı? Ne fırçası? Sadece birkaç cümleydi! Herkesin senin kadar mantıksız olduğunu mu düşünüyorsun? Peki ya sen Guo Ran, sana bu ayrıcalık verilseydi, hala ortalıkta olur muydun?"

"Hahaha, bu doğru. Onun yarısı kadar harika olsaydım sadece cennete yükselmez aynı zamanda denizlere de inerdim."

I Like Your PheromonesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin