Burada belki de üzerine daha fazla değinmemiz gereken bir coğrafyadır Rusya. Çünkü burada durum biraz daha farklı. Burada mevlid geleneği 19.yüzyılın oğulları ve 20.yüzyılın geneli tekabül etmektedir. 1917'de Bolşevik İhtilali ile Çarlık Rusya'nın dağılmasına kadar Rusya Müslümanları mevlid geleneklerini gezegenleriz bir şekilde yaşatabilmişlerdir. Bolşeviklerin yönetimine gelişmeyle burada bulunan Müslümanların mevlid geleneklerini yerine getirememeye başlamıştır. Çünkü Bolşevikler dine karşı ırkçı bir tavır sergiliyorlardı. Bundan İslam dini de nasibini vardı. Müslümanlara yapılan propaganda çalışmalarıyla hem dini ibadetlerini getirme özgürlüğü; hem de mevlid geleneklerini yaşatma özgürlükleri ellerinden alınmıştı. Buna rağmen gizli bir şekilde de olsa bu geleneklerden asla vazgeçmediler. Bolşevikler İslam dinini görenler büyük bir tehtid olarak görüyorlardı. Hem Ramazan bayramlarında hem kurban bayramlarında hem de özel dini günlerde bunu devam ettirmek için ellerinden gelenlerdi.
Yetmiş yıllık esaretin ardından 1991 yılında kurtuluşun yıkılmasıyla birlikte dini özgürlükler yeniden geldi. Oradaki Müslümanlar mevlid geleneklerini artık daha rahat yaşatabiliyorlardı. Bununla birlikte da kalınmamış eski camilerin yeniden açılmasına tutunmalarının, yeni yapılma medrese ve dini okulların serbest bırakılmasına kadar bir sürü gerçekleştirdiğini gerçekleştirdi. Rusya çok geniş bir coğrafya olması hasebiyle Müslüman halkları en çok bulunan bir ülke olma özelliğine sahiptir ve çok geniş bir alana yayılmışlardır. O yüzden hepsini bölge bölge değerlendirmek gereklidir.
Bunların ilki idil-Ural bölgesidir. Şeyh Mercani(1818-1889) mevlidi ''hurafe'' ve ''bidat'' olarak bilinen için o dönemler halk arasında böyle bir gelenek yaygınlaşmamış ölçüde böyle metinler ortaya çıkmamıştır. Bu yöre mevlid kültürünün gelişmeleri Başkırt kökenli Nakşibendi Şeyhi Zeynullah Resuli'nin adıyla bağlantılıdır. Zeynullah Resuli(1833-1917) bir ilim adamı ve tarikat şeyhi sıfatıyla Rusya Müslümanlarının üzerinde derin izlerini bırakmış önemli bir şahsiyettir. Tatar aydınlarının en parlak yıldızlarından biri olan Fatih Emirhan'ın (1886-1926) adı ön planı çıkıyor. Önceleri mevlid törenlerinde İstanbul ve Kahire'den gelen metinler gibi okunsa da daha sonra Tatarca metinlerin yazılması teşvik edilmiş ve bu vesileyle birçok edebi metin ortaya çıkmıştır.
Kuzey Kafkasya'nın Türk dilli halklarından Karaçay-Malkarlarda mevlidin ortaya çıkması20.yüzyılın tesadüfi oluyor. Karaçay-Malkarlar edebiyatının yazılı temellerini oluşturan Kazım Möçü (1859-1945) aynı zamanda dini literatürde öncülerinden sayılıyor. Kazım Möçü Karaçay-Malkarların İslamiyet'i daha iyi anlamaması için öğretici tarzda dini manzumeler kaleme almıştır. Kazım Möçü'nün yazdığı ''İman- İslam''adlı manzum eserinin bir bölümü mevliddir. Karaçay edebiyatının önemli temsilcilerinden olan İsmail Akbay(1874-1937) da çeşitli eserler yanında Süleyman Çelebi'nin Mevlid-i Şerif'ini yeniden yorumlayıp başarılı bir şekilde Karaçay-Malkarlar Türkçesine uyarlamıştır. Aslı büyümeye kadar bulunan bu eser Kafkasya ve Türkiye'de yaşayan Karaçay Türkleri tarafından ezberlenmiş ve özel defterlere yazılarak bugüne kadar korunmuştur. İsmail Akbay'ın ''İman ve İslam'' adlı eserindeki mevlid kısmı her gün Karaçay-Malkarların mevlid törenlerinde okunmaya devam ediyor.