Hello! Ben geldimmm 🐑Eskitilmiş Yaz - Kimse Konuşmadı
Mabel Matiz - Gök Nerede
Sertap Erener - Mecbursun
Fleurie - Hurts Like HellH
Hayat 'Bunu asla atlatamam' dediğin şeyleri atlattığında başlıyor. Kalbimi kırdılar, kaldım öyle. Belki kalmasam ben de bir şeyler söylesem bu kadar içimde kalmazdı her şey. Bu kadar dolmazdım. Şimdi içime sığmıyorum. Sığamıyorum.
Ben ailem beni bırakıp gittiğinde mahvolmadım. Belki güçsüz bir insandım ama çoğu insanın kaldıramayacağı şeyleri bir şekilde atlattım. Kitap okudum, film izledim atlatmak için. Kafamdaki sesler dayanılmaz olduğunda oturup ağladım. Kimse yoktu. Lara dışında.
Şimdi o yok ve ben bu dünyaya nasıl katlanacağımı bilmiyorum. Aylar önceki bana sorsalar eminim hayatında tek istediği yıllardır platonik olduğu çocuğun onu sevmesi olurdu. Şimdi ise arkadaşımı geri istiyorum. Kimsesiz hayatımın herkesi olan arkadaşımı istiyorum.
Sen gittin. Ben kaldım.
Adil değil.
Zaten ne adil bu dünyada.
Son konuşmamızdan sonra ikimizde bir şey söylemeyip tüm yolu sessizlikle geçirdik. Kafam savaş alanıydı. Her zaman olduğu gibi. O da bir şey söylemiyordu düşündüğünü biliyordum ama o sustukça benim kafamdaki sesler beni rahat bırakmıyordu.
"Geldik" Uzun sessizliği böldüğünde kafamı kaldırdım. Sanki tüm vücudum günlerce yürümüşüm gibi ağrıyordu. Etrafı izlemeye başladığımda sahile çok yakın iki katlı bir yazlık evin önünde olduğumuzu gördüm. Saate bakmak için telefonumu çıkardım. Gece saat tam 12 olmuştu. O kapıyı açıp indiğinde, bende hemen arkasından inmiştim.
Arabanın önüne geçtiğimizde bize doğru ilerleyen bir çocuk gördüm. Göz aşinalığım olduğu su götürmez bir gerçekti ama çıkaramıyordum. "Nerdesin amına koyayım ben geleli bir saat oldu! İçerdeki afacan olmasa sıkıntıdan ölecektim." Kafasını bana doğru eğip "çok sevimli bir kedin var bence ikimizin kedisi olabilir" dediğinde gülmüştüm.
"Benim olan şeyleri paylaşmayı sevmiyorum." Kaşlarını kaldırıp dudaklarını büzdü. "Vaov... Beğendim bunu bak. Bu arada ben Toprak" Elini uzattığında, elini sıkıp "Bende Efsun. Memnun oldum." diyip elimi geri çektim.
"Hadi oğlum hadi. Burda beklemeyeceğiz inşallah bu soğukta. Sen olmayabilirsin ama ben yorgunluktan ölüyorum anasını satayım." Alp söylenerek içeriye doğru ilerledi. Toprakta yürümeye başladığında en arkadan ben geliyordum. Alp'in kapının önündeki iki adama eliyle arkayı işaret ettiğini gördüğümde adamlar yanımdan geçerek arabaya yöneldi.
İçeriye girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey sütlü kahve ve beyaz tonlarında dekore edilmiş içimi ferahlatan salondu. Tam yazlık bir eve uygun dekordu. "Yukardaki koridorda soldan ikinci oda seninki." Kafamı sallayarak yukarı yöneldim. İkisi aşağıda bir şeyler konuşuyordu ama benim enerjim yoktu. Umarım onlarda biraz sonra uyurdu çünkü ben ne konuştuklarını merak edip kesin yanlarına gelirdim.
Odama girdiğimde akla gelebilecek tüm eşyalarım odamdaydı. Minik sırt çantam yatağın üzerindeydi içine açtığımda aradığım şeyi bulmuştum. Cüzdanımı elime aldığımda içinde kartlarım ve beni bir süre idare edecek nakit para olduğunu görmek beni mutlu etmişti. Ailemin durumu gayet iyiydi ama kendi paramı kazanmayı sevdiğim için bir kafede çalışıyordum önceden. Şimdi bırakmıştım ama özlüyordum o günleri.
Ayağa kalkıp odayı incelemeye başladım. Banyo, giyinme odası, denize bakan yere kadar pencereleri vardı. Burası ahşap ve beyaz tasarımlıydı tamamen. Ortada büyük bir yatak ve pencerenin hemen yanında küçük bir salıncak vardı. Eğer başka zaman olsaydı kesinlikle ama kesinlikle bu odadan çıkmazdım çünkü çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Teen FictionAşk zindanında tutsak kalpler, yalnızca ölümle özgürlüğe ulaşabilirler.