merhabalar.
yorum bekliyorum birrr sürü.
keyifli okumalar dilerim.
***
22 yaşındayım.
dövmeci değilim fakat az çok anlarım dersem yalan olmaz, yavrum.
okumuyorum.
dün tokanı düşürdün, al.
hepimiz ölmek için doğmadık mı zaten? ilk dövmemdi.
bir gün beni de çiz, böyle nü falan.
ben eğlence insanıyım.
sana amerikalı gibi yaşamayı öğreteceğim. bilirsin, we're american made.
bana numaranı vermeyecek misin, jeongguk?
kim taehyung'un sesi, en ücra köşelerindeydi zihnimin.
ona numaramı verdim.
numaramı vermekle kalmadım, saatler sonrasında onunla buluşma sözü verdim. inat etme, jeongguk. yalnızca kaykay kayacağız. kaykayım yok. alırız. ne kaybedebilirim en fazla diye düşündüm ve kabul ettim.
soğuk bir duş aldım. iki katlı, pek de büyük olmayan evimizin alt katına indim. annemin sabah işe gitmeden evvel hazırlamış olduğu sandviç karşılamıştı beni buzdolabında. ağzıma sabah da dahil olmak üzere, bir şey sürmediğimden ötürü, masaya yerleşerek sandviçimi yedim iştahla. odama yeniden çıktım. oldukça dağınıktı. masamdan başlayarak düzenlemeye başladım. masamda, eve geldiğim gibi kalemi elime alarak çizmeye başlamış olduğum resim karşıladı beni. onun yan profili.
bir gün beni de çiz, böyle nü falan.
onu çıplak bir biçimde düşünmek bile çok garip hissettirdi. şimdilik, onun haberi olmadan, hayran olduğum yan profili ile uğraşacaktım yalnızca.
odamı toplayadururken saat geldi. ne giyeceğimi pek düşünmedim. bosbol kotlarımın birisini geçirdim altıma. üzerime ise bol beyaz bir tişört, ince belim ile pantolon arasına sıkıştırdım uçlarını. hazırdım. hafif kıvırcıklamış saçlarım içimden küfürler yağdırma sebebimdi. tek küfür yağdırma sebebimin bu gece için yalnızca saçlarım olmasını umarak ayrıldım evimden.
akşamın sekizi. dar santa monica sokakları boyunca ilerlemeye başladım, kulağımda lana'nın norman fucking rockwell şarkısı, tek elimde aromalı sigaram ile. taehyung'un bahsini ettiği, mesaj olarak atmış olduğu sokağı bulmam pek de zor olmamıştı.
dar, yokuşlu ve sessiz sakin bir sokak. ortalarda kimsecikler yok. kulağımdan kulaklığımı çıkartıp, rüzgarı çıplak kollarımda hissededururken kim taehyung kişisinin bana oyun oynayıp oynamadığından şüphe etmedim değildi.
sonra görüş açıma birkaç beden girdi, sokağın başındaydılar. birkaç adım attım ve iyice netleşti görüntü. üç kişiydiler, birisi taehyung'du. "jeongguk, buradayız!" diye seslendi bu sırada, taehyung. pekâlâ, arkadaşlarının da geleceğinden bana bahsetmemişti. birkaç yeni insan daha. bir bahane bulup geri dönme ve dönmeme çelişkisi içerisindeydim, hafif dik sokağı çıkıp, onların yanına doğru ilerlerken.
taehyung'un yanındaki biri kız, biri erkek olan bedenler meraklı bakışlarını üzerime dikmişlerdi. siyah ve buradan anlayabildiğim kadarıyla, fazlasıyla uzun saçlı olan kızın dudaklarında sevecen bir gülümseme vardı. karşılık olarak, ben de gülümsemekten çekinmedim. beyaz tenli, yeşil gözlü kızın yanındaki ise taehyung gibi bir esmerdi, ikisi de asyalı değildi. üzerindeki bol, deri ceketi ile kim taehyung ise, tek eliyle siyahlı kırmızılı bir kaykay tutuyor, diğer elindeki sigarasından derin nefesler çekerek beni izliyordu, gülerek. "hoş geldin." dedi, bakışlarımız buluştuğunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hotel california
Fanficbatı yakasında bir söz vardır. "içmiyorsan oynayamazsın." santa monica, ldr