Herkese merhaba.
Gökyüzündeki yıldızları selamlamayı unutmayın.
Keyifli okumalar dilerim.🥀
Büyük gözleri biraz daha büyümüştü. Bu onu olgun ifadesine karşıt çok tatlı gösteriyordu. "Verda, sen ne arıyorsun burada?" dedi şaşkın, fısıldamadan ibaret bir sesle.
Asansörün düğmesine bastığımda asansör hareket etmeye başladı. "Aynı soruyu soracaktım. Ben burada oturuyorum." dedim sakince. İrileştirdiği gözlerini küçülttü. Ama kaşları hâlâ alnındaydı.
"Arkadaşımı ziyarete geldim," dedi kısa ve net bir şekilde. Kafamı salladım. Kafamı Sabri'den karşımda ki duvara çevirirken, Sabri'nin yanındaki adamla kısa bir an göz göze geldik. Onu yeni fark etmiştim.
Kumral saçları gözünü hafif kapatmıştı ama kahverengi gözlerini o kısa süren bakışmada bile görebilmiştim. Ya Sabri çok uzundu ya da o çok kısaydı? Aralarında cüce olduğumu tabi ki de saymıyorum ama o adam Sabri'nin sadece omzuna geliyordu. Her türlü, her ikisi de benden bi' hayli uzundu.
"Arkadaşım... Mehmet belki tanırsın. Mehmet Yarbil." Sabri'nin sesiyle ona dönmüştüm. Söylediği isimle kaşlarımı çattım. Umarım tanımadığım ve bir üst katımda oturan başka Mehmetler, hatta Mehmet Yarbiller vardır.
"77 numaralı ev?" dedim ama o ev olmamasınını o kadar çok istiyordum ki. Ev arkadaşımın sevgilisi olamazdı ya. Olmamalıydı. Bu kadarı tesadüfü de tevafuku da aşardı sanki.
Sabri, başını eğerek yanındaki adama çevirdi. Bunlar tanışıyor muydu? Ben bu iki insanı alakasız sanmıştım.
Yanındaki adam bakışlarını önce Sabri'ye dokundurdu, sonra bana çevirdi. "Evet, tanıyor musun?"
Sesi! Sesi kalındı. Hayır, sesi ince de değil. Kalın da değil. Naif? Nazik? Kaba? A hayır, hayır. Hiçbiri. Hepsinin birleşimi? Belki. Hayır sebep bu da değil. Sesi... müzik gibi. Hayır sadece bir müzik de değil. Sanat? Sesi bir sanat gibi. Bir sanatçının elinden çıkmış bir şaheser.
"Tanıyorum." dedim. Sabri'nin başını aşağı yukarı salladığını göz ucuyla seçtim. Yanındaki adam elleri ceplerinde, arkasına yaslı şekilde duruyordu. Hâlâ bana bakıyordu. Hâlâ gözlerim ondaydı.
Sabri, "Tanıştırmadım sizi. Arkadaşım Burhan, Verda'yla da bugün tanıştık sayılır." dediğinde gözlerim Sabri'ye döndü ama üzerimdeki gözleri görmesem de hissediyordum.
Burhan kişisi cebindeki elinin birini çıkarıp uzatınca tekrardan ona döndüm. "Memnun oldum Gül Çiçeği." dedi. Elimi uzatıp elinin içine bıraktım. "Ben de." dedim şaşkınca. Elim hâlâ onun elinin arasındayken asansör kapısı açıldı. Elimi geri çekip "Görüşmek üzere." dedim ve asansönden çıktım. O sırada evden çıkan Melodi yanıma geldi.
"Bebeğim, ben Mehmet'e çıkıyorum. Yakın arkadaşı Amerika'dan yeni gelmiş onunla tanışacağım." Kaşlarımı havaya kaldırarak başımı salladım. Omzumun arkasından asansöre doğru baktım. Kapanmak üzere olan kapının arasından bir çift açık kahve göz gördüm. Ve kapı kapandı.
Tekrar Melodi'ye döndüm. "Tamam,Melodi. Mehmet'e selam."
Kader. Tamamıyla bize bağlı olmadan gidilen bir yol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANARDAĞ
Teen FictionYanardağı uyumuş sandılar. Oysa yanardağın içi hep aynı sıcaklıkla aynı nedenden dolayı yanıyordu. Ama kimse görmüyordu. Biri o dağa tırmandı, o yanardağın yandığını gördü. Yanardağı uyuttu. Yanardağın yangınını söndürdü. Yanardağı güneşin sıcaklığı...