-3-

8 2 0
                                    

Bara geri dönen Marco, Maya'yı izlemeye başladı. Sadece ona bakmak istiyordu. Nedenini bilmiyordu. İzlendiğini fark etmeyen Maya sıkılmış görünüyordu. İçeceğini bekleyen Maya içeceği gelince gülümsedi ve dikledi ardından başını tuttu. Kulağının dibinde bir ses duyan Marco bir anda gerçekliğe döndü ve Carlos yanındaydı. Hışımla dönen Marco, Carlos'a ölüm bakışları atarken Carlos konuştu, "Hey, hey, sakin şampiyon. Mia'nın canı sıkıldı biz kaçıyoruz. Geliyor musun?" evin yolunu bilmeyen Marco "Tamam." dedi ve Maya'ya baka baka mekandan ayrılırken tam kapıdan çıkmadan göz göze geldiler. Mekandan çıkan Marco kapıya bakarak yürümeye başladı.

Carlos Marco'ya bakarak sırıttı fakat konuşmadı. Eve giderken, girerken, otururken aklında aynı kız vardı. Ona dokunuşu, sıcaklığı, enerjisi... enerjisi aynı hırçın bir kız çocuğu gibiydi. "Marco, Marco!" parmak şıklatmasıyla kendine gelen ve afallayan Marco Carlos'a baktı. "Hadi anlat, kız meselesi mi?" sırıtmaya başlayan Carlos Marco'nun bakışlarından sonra sırıtmasını yavaş yavaş yüzünden soldurdu. "Daha ne kadar saçmalayacaksın diye düşünüyorum, Carlos." adına vurgu yaparak sinirini daha da belli etti.

"Sordum sadece sakin mi olsan? Seni tanıyamıyorum artık Marco. Bak, kardeşim gibisin bunu biliyorsun. Erkekler de dertleşir." Marco bir sigara yaktı derin bir sessizlik sonrası Carlos kalkıp gidecekken Marco konuşmaya başladı. "Sorun Alexander." Carlos geri oturdu ve doğruldu noldu dercesine Marco'ya baktı ve anlatmaya başladı. "

"Ona ilişkinin başından da söylediğim gibi davranmalıydı ama o, o ihanet etti. Onca yılı, her şeyi mahvetti ve hiçbir şey bilmediğimi sanarak gözlerimin içine içine baktı. AÇIKLAMA YAPMA GEREĞİ BİLE DUYMADI PİSLİK, ADİ!" Marco'nun sinirlenmesi gayet doğaldı çünkü herkes Alex'in nasıl biri olduğunun farkındaydı. İki yüzlü, düzenbaz ve sinsiydi. Marco'yu defalarca aldatması yetmezmiş gibi bir de yaşadıklarını başkalarından duyuyordu Marco ama yine de vazgeçmemişti. İki yılı aşkın süredir Marco sadece beklemişti. Her şeyin boşa olduğunu anlayan Marco kararını vermişti. İstanbul'a dönüp Carlos'la yaşamaya geri dönmeye. Carlos, Marco'nun tek ailesiydi.

"Bak, bunun için takma desem de saçma olacak ama en iyisini yaptın. Herkes onun ne bok olduğunu biliyordu. Sana saygısı olan insanları kötü etkileyeeek çevreni bitirdi. Resmen bir sömürgeciydi. Sana demiyoeum yani 'oo kanka siktir et ya sadece boş ve boktan birkaç yıldı takma' ben bu değilim ve senin yanındayım." Carlos'la konuşmak Marco'ya iyi gelmişti. Koyu ilerleyen muhabbet gecenin dördüne kadar sürmüştü ve ikisi de saati fark etmemişti. Marco uzun zaman sonra muylu olduğunu hissetmişti. Maya'yı görene kadar. Garip ve çekici enerjisiyle beraber Maya'yı aklından çıkaramayan Marco sürekli afallayıp gülümseyerek bir yerlere dalıyordu.

...

Duvara sıkıştırdı ve sertçe kendine çekti hemen beklemeden ardından yumuşak ve tutkulu bir öpücük verdi ona. Dilleri vals eden çift sokağın hiç görünmeyen bir kısmında akşam üstü sekiz civarı tutkularına ateş saçarak teslim olmuştu. Uzun saçları kavrayan damarlı ve kibar uzun parmaklı, kemikli eller saçlarla beraber kendisine daha da yapıştırdı kızı. Ağzından ufak bir inleme kaçıran kız boş durmadı ve sol elini oğlanın boynuna atıp sağ elini aşağıda gezdirmeye başladı. Bu durum hoşuna gitmiş olacakki oğlan kızı belinden sağ eliyle tutup kendisine bastırdı, kız elini çekti ve önündeki sertliği hissederek adrenlini yükledi vücuduna. Sol eli boşta olmayan oğlan kızın göğsüne doğru uzandı. Avuca sığan bir yumuşaklık hisseden oğlan geri çekildi ve kızı incelemeye başladı. Sağ eli yavaşça yukarı çıktı ve kızın kızarmış çilli suratına bakıp elinin tersiyle dağılan saçlarını kulak arkasına aldı, tekrar öpmek istedi...

...

Maya uyandığında ter içindeydi, rüyasına giren genç hiç gözünün önünden gitmedi. Ayaklanan Maya odasına baktı. Lilith hala uyuyordu. Banyoya gitti, yüzünü yıkadı ve bir duş aldı. Banyodan çıktığında karşısında babasını gören Maya tedirgin olup odasına kaçarken babası bir sırıtmayla arkasından öylece sırıtarak Maya'yı izledi ve banyoya girdi. Maya hemen kapıyı kapattı ve kilitledi. Derin bir nefes alarak gözlerini yumarken ağır ağır arkasını döndü ve ona dik dik bakan Lilith ile karşılaştı. Simsiyah koyu saçları kıvırcık ve omuzlarındaydı. Yemyeşil gözleri ve uzun ince bir yüzü vardı. Bembeyaz teni ise dikkat çekiyordu. Hafif balık etli kız kollarını katlayıp ayak depremi yaparak tek kaşını kaldırırken dudağını büzüp Maya'ya alttan bakıyordu sanki bir açıklama beklermişcesine. "Evet? dinliyorum." Maya afalladı ve üstünü giyinmeye başladı sanki Lilith'i duymamışcasına. Sinirlenen Lilith Maya'yı kendisine doğru aniden çevirdi ve sordu "DİLİNİ Mİ YUTTUN?" gözleri dolmuştu zavallı kızın. "NE HAKKINDA AÇIKLAMA BEKLİYORSUN?" ilk defa o şekilde sesini yükselten Maya'nın sesi titremişti ve hafif bir kısılma ile çıkmıştı. Giyinmeye devam eden Maya Lilith'i artık duymuyordu. Siyah kısa bir şort, beyaz bir askılı giydi üstüne. Odadan çıktı ve kapıyı dinleyen annesiyle karşılaştı.

Annesi Lilith'in düz saçlı ve yaşlanmış, kilo almış haliydi. "Ne bağırıyorsun sabah sabah?" annesinden fırça yiyen Maya aşağıya doğru bakıp ellerini önünde birleştirdi. "Özür dilerim anneciğim..." Maya'nın eli ayağına girmişti resmen, kalp ritmi hızlanmaya ve nefesi daralmaya başlamıştı. Astım hastası olan genç kızın korkudan dizleri titriyordu. Kızını baştan aşağıya süzen Laura onun omzundan tutup mutfağa fırlattı. "Kahvaltıyı hazırla, baban çok açıkmış. Eğer ki istediği gibi olmazsa hesabını senden soracağını söyledi." Daha çok korkan Maya istemsiz bir şekilde ağlamaya mahkum olmuştu. Yüzüne kapanan sert kapı onu daha da titretip geriye doğru bir adım attırdı. Hızlıca mutfağa giren Maya elleri titreye titreye kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Nefesi daralan genç kız kalbini tuttu ve gözlerini sımsıkı yumdu. Maya'nın aklına dünkü yakışıklı geldi ve sakinleşmeye başladığını fark etti. Çok saçma gelmişti genç kıza çünkü bir ilişki içerisindeydi ve sevgilisini seviyordu.

kahvaltıyı hazırlayan Maya ablasının ve babasının odasının kapısını tıklayarak herkesi sofraya çağırdı. Sofrada kusur olması imkansızdı. Her şeyi ölçülü ve kusur aranmayacak şekilde hazırlamıştı. Baş köşeye babası hemen soluna annesi ve yanındaki sandalyeye ise Lilith oturmuştu. Maya ise servis yapmak için en son oturdu. Kahvaltı bittiğinde ise babası çatalı Maya'ya fırlattı. Çay dolduran kız annesinin üstüne iki damla döktüğünde ise panik olup çaydanlık ile dona kalıp yere bakarak kitlendi ve annesi bağırdı "ALBERTO!" Maya babasına baktı ve babası sırıtmayla Maya'nın her yerini inceliyordu. Kahverengi gözleri yüzündeki kırışıklıklarla uyumlu olan, saçları hafif kelleşmeye başlayan grimsi tonlarındaki seyrek ve hafif oluşmaya başlayan keçi sakallarıyla esmer tenine doğru dikkatleri çekiyordu. Hafif oluşmaya başlayan göbeği fiziğine uyumsuzluk yapmıyordu. "Omletin tuzu fazla olmuş, beğenmedim." diyerek Alberto yatak odasına gitti ve Maya'yı bir jest ile çağırdı. Kız ne olacağını bildiği için çaydanlığı masaya bıraktı ve yere bakarak hızlı adımlarla ellerini ovuşturarak korku dolu gözlerle ağzı hafif açık bir şekilde odaya girdi ve Alberto kapıyı kapatıp kitledi.

Lambayı açtı ve sarımsı loş ışık kapkaranlık odayı aydınlandı. Sabah olmasına rağmen odanın perdeleri karartmıştı her tarafı. Kapının girişindeki çaprazda çift kişilik yatak hemen solunda giysi dolabı ve yatağın iki tarafında komodini olan yatağın diğer tarafındatsa bir çalışma masası olan kasvetli bir odaydı. Albert konuşmaya başladı Maya'nın arkasınsan sarılarak kulağına doğru eğildi, "Annen sana," saçlarını diğer tarafına aldı ve kulağını iyice açtı. Sımsıkı tutuyordu kızı, titriyordu. "istediğim gibi olmazsa," boynuna bir öpücük kondurdu ve kızın kanı çekildi. "hesabını senden soracağımı söylemedi mi?" kızı aniden kendisine çeviren Albert onu sarstı ve gözlerine bakmaya zorladı ve yatağa fırlattı kızını. Kemerini açan Albert düğmesini ve fermuarını Maya'nın açması için işaret etti ve elleri titreye titreye açan Maya tekrar babasına baktı ve iç çamaşırını da indirmesi için işaret aldı. Gözlerini yumdu ve tam açacakken annesi kapıya hunharca vurmaya başladı.

"ALBERT, ALBERTO!" duymazdan gelen Albert'in siniri bozulmuş olacak ki toparlandı ve kapıyı açtı. Derin bir nefes alan Maya elini göğsüne götürdü ve kapı bir hışımla açıldı. Gözleri dolan Laura konuşmaya başladı. "Joseph," dedi ve duraksadı sanki hıçkırığıyla beraber ağlamasını bastırmaya çalışırmışcasına ağzını kapattı ve Albert devam etmesini siniri bozuk bir şekilde bekledi. "Ölmüş." annesinin devam edemeyeceğini anlayan Lilith arkadan hiç umursamazcasına bağırdı ve Albert'in gözleri parladı gözleri evin kapısındaki polislere yöneldi ve panikle onların yanına gitti.

...

Paralel EvrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin