-Başlangıç-

9 1 0
                                    

"Her bir yaşam öyküsü,öbür yaşamların parçacıklarıyla tamamlamır."

Zamanın,evrenin belli olmadığı bir yerde kalbini hissedemeyen yaralı bir kadın varmış. Kadın hiçbir zaman gerçek aşka inanmamış,aşk onun için beynimizin bize karşı oynadığı gereksiz bir duyguymuş. Bir gün karşısına hayatında hiç görmediği kadar kibar bir adam çıkmış. Adam kadını kadının adamı sevdiği kadar çok sevmiş,yani kadın öyle sanmış. Adam ona binlerce söz vermiş,kadın sözlerin hepsine inanmış. Hayatında gördüğü en sade iki çift kahve göze bulduğu her zaman iltifat etmiş. O kahve gözlere her akşam izlediği ve hayran kaldığı yıldızları feda etmiş. Temastan nefret eden kadın,adamın ona sıkıca sarılmasını hayal etmiş. Bu hayal hiç gerçek olamış çünkü adam kısa bir süre sonra kaçmış. Kadın adamın her zaman onu sevmediği için gittiğini düşünmüş. Çünkü adamın onu sevecek kadar büyük bir kalbi ve her şeyi göze alabilecek bir cesareti yokmuş...

Tam bir hafta. Teoman Kara'nın ölüm haberini alalı tam bir hafta geçmişti ve medya yıkılıyordu. Ben ise platonik aşkımın ölüm haberini aldığım günden beri dışarı çıkmıyordum. Sonuçta onu seviyordum ve daha bunu açıklayamadan gitmişti. Buna ne kadar inanmasam da annesi bile onun öldüğüne kainat germişti. Bugün Teoman'ın evine gidecek ve eşyalarını alacaktım. Sonuçta gerçekten bunalıma girebilmek için evimin her tarafında Teoman'ın kıyafetleri olmalı ve onlara sarılıp ağlamalıydım.

Üstüme kısa kollu bir crop ve altıma aynı renk bir de şort giydim. Saçlarımı at kuyruğu yapmış,güneş gözlüğümü takmıştım. Çantamı koluma asıp çıktım. Teoman ile evlerimiz çok yakındı,o yüzden yürüyerek gitmeyi tercih ettim. İki sokak geçtikten sonra Teoman'ın kaldığı lüks apartmanın önünde durdum. Gözlerim yine dolmuştu.

İki ay önce..

Aceleyle Teoman'ın apartmanından içeri girdim ve ikinci kata çıktım. Cebimdeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtım ve içeri girdim.

"Teoman Bey! Neredesiniz?" Çantamı kenara bırakıp Teoman'ın odasına girdim. Hala uyuyor olmalıydı. Oflayarak yanına gittim ve üzerine eğildim.

"Teoman Bey? Hâlâ uyuyor musunuz?" Anlaşılmayan birkaç ses çıkardı ve saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdığım elimi alıp tuttu ve beni kendine çekti. Çığlık attığım sırada onun yattığı yerin tam yanına düştüm,bunu fırsat bilip sırıtarak üstüme çıktı.

"Levin,sana yatak odama girmenin yasak olduğunu kaç kere daha söyleyeceğim? Burası bana özel," Yakınlığımızdan dolayı derin nefesler alıyor,gözlerimi Teoman'ın gözlerinden çekemiyordum. Benden bir cevap bekliyordu,yardım etmek yerine yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırarak konuşmamı imkansız kıldı.

"Levin? Bir cevap bekliyorum." Sırıtarak söylediklerine yine cevap veremedim. Bu adam beni kalpten götürmeye falan mı çalışıyordu?

Tam o an kapı açıldı ve içeriden neftet ettiğim o ses geldi;

"Sevgilim! Ben geldim,neredesin!" Yüksek tiz sesi ve kendini tatlı yapmaya çalışarak uzattığı harfler ondan daha da nefret etmeme neden oluyordu. Gelen Teoman'ın bir yıllık sevgilisi Lena Göttepe'ydi. Tabii ki soyadi Göttepe değildi,bu soyadını ona ben takmıştım. Kendisi ünlü bir oyuncuydu. Oturup nasıl bu kadar ünlü olduğunun nasıl komplolar şeklinde olduğunu anlatmak yerine susmayı seçiyorum.

Teoman bir küfür savurup kendini ve beni yataktan kaldırdı. Elime dosyamı tekrar verdi ve gitarının başına geçti.

Lena içeri girince ben yokmuşum gibi Teoman'a koştu ve ona dudaklarından uzun bir öpücük verdi. Sahte sarı saçlı kadına bakarken midem o kadar bulanıyordu ki yüzüme yansıtmamam imkansızdı. Teoman sahte olduğu oldukça belli bir şekilde gülümsedi.

Kelebeğin ÖmrüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin