1

74 14 56
                                    

Babasının onu odasına kilitlediği günlerden biriydi. Sabah sularında susuzluğu onu uyandırmıştı. Artık karnının açlığını hissetmeyeli çok olsada küçük vücudu susuzluğu uzun süre kaldıramıyor durumunu yavaş yavaş daha da kötü bir hale sokuyordu. Vücudunda - özellikle sırtında ve bacaklarında- tazeliğini koruyan açık yaralar, kırmızıdan koyu mora dönmüş bazıları ise artık fıstık yeşili halini almış morluklar vardı.

Gözlerini odak noktası olan parçalanmış bilgisayardan ayırmıyordu. Babasından gizli almıştı onu, hem ders çalışmak hem de yazılım üzerine online kurslara katılmak için kullanıyordu fakat 4 gün önce babasının evde olduğundan bihaber bir şekilde programladığı oyuna göz atarken babası içeri dalmış ve bilgisayarı görünce resmen çıldırarak onu Miralin vücudunda kırmış ardından da dövmüştü. Aklına dolan anlarla vücudunu bir titreme sarmış kafasını dağıtmak için gözlerini cama çevirmişti. Hava aydınlıktı ve muhtemelen 10 civarına gelmişti çoktan.

Az sonra dış kapının sertçe açılma sesi duyuldu sonrasında bir kaç bağırış ve tartışma sesi derken kendi odasının kilit sesi ile birlikte kapısı açılmıştı. Annesi biraz sevinç biraz da heyecan ile içeri girdi. Çocuğu görür görmez yüzünü buruşturup konuşmaya başladı "kalk hazırlan küçük sıçan geç kalırsan hesabını Asaf keser" diyerek odadan çıktı.

Titreyen dizleriyle dolap olarak kullandığı kutulara yaklaştı ve hafif bol siyah pantolon ardından kendine büyük gelen bir kazak ile hızlı olmaya çalışarak giyindi

Lavaboda yüzünü yıkayıp hemen aşağı indi. Gözü mutfağa kayarken tutkundu ve yeşil irislerini kapıdaki adama çevirdi.

Göz göze gelmeleri ile içini bir korku sardı. Adam ağzını araladı ve sert bir ses tonu ile "aklından geçenlere mukayyet ol, yoksa seni oraya gömerim" diyerek kapıdan çıktı.

Miral aptallığına kızarak hızlıca ayakkabılarını giydi ve arabanın arka kapısını açtı.

Hem beni daha az görür, hemde daha güvenli oldur düşüncesi ile babasının arkasındaki koltuğa oturdu.

Sessiz bir yolculuk sonrası araba bir hastanenin önünde durdu.

Babası ondan önce arabadan indi ve çocuğun açmış olduğu kapıyı kendilerine siper alarak Miralin yüzünü yanaklarından kavrayarak sertçe sıktı ve konuşmaya başladı.

"Sakın içeride bizi rezil edecek bir şey yapma heleki ellerinle yaptığın saçmalık ile bir şeyler anlatmaya çalışma dilsizsen öyle davran" diyerek çocuğun yanaklarını serbest bıraktı.

Miral onu korku ile onaylarken babası çoktan içeri girmek için yürümeye başlamıştı bile.

Kapıya varmalarıyla adam genişçe gülümsedi. Fakat bu gülüş Mirale hiçte samimi gelmiyordu. Aksine her yanından sahteyim diyen çığlıkları bile işiteceğini düşündü bir an.

Babasının içeri girmesiyle onu takip etmeye devam etti. Danışmadan başhekimin odasını öğrenerek oradan ayrıldılar.

Odaya vardıklarında babası ona uyarıcı bakışlarını son kez atarak kapıyı çalmadan direkt içeri girdi.

Miral içinden kaba bir insan diye geçirerek babasının arkasından annesinin de girmesi ile içeri adımladı.

Boş yere oturarak etrafı incelemeye başladı. Oda tamamen beyazdı ve bir raf dosyalar ile doluydu. Odada sedyenin olmamasını garipserken onlardan önce gelmiş olan insanların konuşması ile varlıklarının farkına varmıştı.

İçeride 1 adam, eşi olduğunu tahmin ettiği kadın ve kendi yaşlarında bir kız çocuğu vardı. Tahmini üzerine onlar da kendileri gibi bir aile olmalıydı.

Onları incelemesi bittiğinde hekim konuşmaya başladı. "evet sayın Aygün ve Kartal ailesi mesajda da bahsettiğimiz üzere
2006 yılı Temmuzun 23'ünde hastanemizde meydana gelen deprem sonucu bebekler tahliye edilirken o gün görevli olan emekli hemşire kuvözdeki çocukları o anki telaşla karıştırmış olabileceğini bildirdi biz de bu durum karşısında o gün ki kuvözde olan hasta kayıtlarını inceledik ve o ay sadece sizlerin çocuklarının kuvöze alındığı bilgisine ulaştık. Bundan dolayı sizlerinde izni olursa DNA testi yaparak bu karışıklığı önlemek istiyoruz" demişti.

Miral şaşkınca doktora bakmaya başladı az önce neler söylemişti o? Ne demek bebekler karışmış. Hadi onu geçti 'karışıklığı önlemek'  demişti. Madem böyle bir durum var o  karışıklığı 16 yıl sonra mı önlüyorlardı.

Bay Aygün söze girdi" Şayet böyle bir durum var ise test yapılması bizim açımızdan sorun değil ama sonuçlar dediğiniz gibi çıkarsa bu işin peşini kolay bir şekilde bırakacağımı düşünmeyin Enver bey." diyerek son sözünü söylediğini belli eder bir şekilde oturmuştu.

Ardından Asaf söze girmiş ve" bizim açımızdan da bir sıkıntı yok ama eğer bu sıçan benim kanımı taşımıyorsa bir dakika bile benimle duramaz" demişti

Zemheri'nin duydukları ile kaşları çatılırken bir insan her ne olursa olsun nasıl evladına böyle seslendir diye düşünmüştü.

Ardından bakışlarını babasının söyledikleri ile kafasını yere eğen çocuğa çevirdi. Ona karşı içinde tarifi bulunmayan bir şefkat hissi damarlarında ki kana karışmaya başlamıştı.

Ardından Hacer konuşmaya başladı "her ne kadar yapmamız gerekse bile çocuklarında düşüncesini duymak istiyorum" demişti kadın. Adam da başı ile eşini onaylamıştı.

Bunun üzerine hekim önce karşı taraftaki kıza dönerek" Mervecim isteğin ne yönde" demişti. Adının Merve olduğunu öğrendiği kızı incelerken ailesine hiç benzemediğini çok net fark etmişti kız tıpkı kendi babası gibi esmerken ailesi kumraldı. Merve " testi istiyorum gerçek ailemi tercih ederim kimse beni bunlar ile daha fazla aynı evde tutamaz" diyerek adeta cırlamıştı.

Miralin bakışları karşıdaki kadına kayarken her ne kadar dik ve ciddi dursa da gözlerindeki hüznü ve kırık ifadeyi seçebiliyordu. Bunu görmek kalbinde bir yerlerde onu rahatsız eden bir hissi uyandırıyordu.

Hekimin Mirale dönmesi ile babası ona fırsat vermeden öne atlayarak onun gelmeden önce kabul ettiğini söyledi. Halbuki hiç bir şeyden haberi olmadan gelmişti ama babası sırf kekeme olduğu için dilsiz muamelesi yapıyor dışarıda konuşmasına izin vermiyordu. Miral de bunun üzerine küçükken işaret dili öğrenmişti ama babası bunada karşı çıkmıştı.

Doktor üstelemeyerek odaya bir hemşireyi çağırmıştı.

Gelen hemşire ikisinden de kan örneği alarak odayı terk ettiğinde doktor tekrardan konuştu "yaklaşık 1 hafta sonra sonuçlar çıkar biz sizlere mesaj yolu ile geleceğiniz günü ileteceğiz. İyi günler" demişti. Bu sözlerin ardından iki tarafta sessizce odayı terk etmişti.

Değişen Şeyler Geçmeyen İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin