Ace sabah üstündeki ağırlıkla uyandı. Üstünde uyuya kalmış olan Luffy'i itip elini yüzünü yıkadı.
Formasını giyerken Luffy'i uyandırdı. İkisi kahvaltilarini edip evden çıktılar. Aynı zamanda Sabo'da evden çıkıyodu.
"Günaydın." dedi Sabo gülümseyerek.
"Sanada"
Üçü birlikte okula yürüdüler. Ders tarihti. Tarih öğretmeni Robin dersi anlatıyordu. Ace her zamanki gibi uyuyor, Sabo'da dersi dinliyordu.
Ace kafasına bir şey düştüğünü hissedip başını kaldırdı. Masanın üzerinde buruşmuş bir kağıt vardı.
'Olum ben Marco şu yanındaki herif sana bakıp bakıp duruyo lan bir sıkıntısı olmasın?'
Bu notu okuyup Sabo'ya doğru baktım. Gözgöze geldik bana ufak bir gülümseme sundu. Hiç beklemediğim için biraz kızarmış olabilirim...
Neden kızardığımı bende anlamadım ama çok sorgulamayıp Marco'ya not yazdım.
Kağıda 'Yok oğlum ne sıkıntısı olacak arkadaşız herhalde sen yanlış gördün.' Yazıp buruşturup geri Marco'ya attı.
Marco notu görüp 'bilmiyorum' dercesine omzunu silkti.
Zil çalınca Sabo sınıftan çıkıp koridorda yürürken iri yarı bir çocuk önünü kesti.
"Geçen gün bize bulaşan çocuk sen değil misin?"
Sabo öylece konuşan kişinin yüzüne bakıyordu.
"Sen kimsin?"
"Demek beni tanımadın ha?! Göstereceğim sana!"
Çocuk bunu diyip Sabo'yu yakasından tutup sürüklemeye başladı.
Tek hamlede elinden kurtulan Sabo çocuğa yumruğunu geçirdi. Çocuk az sendelesede hala ayaktaydı.
Sabo röveşata yaparcasına çocuğun kafasına tekmeyi geçirdi. Çocuk anında yerdeydi.
(Böyle ama Sabo hali ve ateş olmadan)
Hocalar oraya toplanmaya başlarken Ace Sabo'nun elinden tutup koşmaya başladı.