Multimediada kitabın tanıtım videosu var.
Genç adam, elindeki serum ve iğneyle pis koridorda yürüdüğünde içindeki korkuyu hissetti. Bu duyguyu rastlantı eseri her gün yaşamaya başlamıştı. Garip, sinir bozucu bir histi. İliklerine kadar hissediyordu korkuyu. Üstelik korkacak bir şey de yoktu ortada. Aslında korkması garip ve oldukça saçmaydı, yıllarını burada geçirdiğini göz önüne alırsak.
Ancak daha önce böyle bir şey yapmamıştı.
Yutkundu. Siyah gözlüğünü bir süreliğine çıkarıp etrafına baktı. Miyop gözleri sarı ışık yüzünden kamaştı ve yaşardı. Burun kemerini bir süreliğine sıkıp kendi kendisine sakin olmasını tembihledi.
Gözlüğü tekrar taktı ve koridorun sonundaki kapıya ulaştı. Kapının sonunda her zamanki gibi bir görevli bekliyordu. Siyahlar içindeki adam kendisine tip tip baksa da, ona bakmamayı tercih etti. Titrek sarı ışığın altında daha da soluk ve cılız görünen elleri titrediğinden, anahtarı bulup kapıyı açması oldukça zor olmuştu. Yanındaki görevli, "Amma uyuşuk oldun sen de ha!" diye bağırınca daha da telaş yaptı ve anahtarı düşürdü. Görevli sinirle kafasına vurdu.
"Mordor."
Kadının sesi iliklerine kadar işlerken, eğilip anahtarı aldı. Bu sesi nerde olsa tanırdı, kadının öyle bir ses tonu vardı. Kadını hem görüntü hem de ses olarak yılana çok benzetiyordu, belki de kadın büyücü olarak değil de Blanc olarak doğmalıydı. Kafası düşüncelerle dolu halde eğildiği yerden doğruldu. Mordor da kafasına vurmayı bırakmıştı.
Iris, mükemmel vücudunu saran ipek koyu mor elbisenin içinde hızla yaklaştı ve Mordor'a "Diğer kapıda dur." diye emir verdi. Sesi sert ve tartışmaya kapalıydı. Mordor anında emrine uydu ve uzaklaştı. Yalnız kalmışlardı. Kadının gözlerine bakmaktansa, yerdeki çatlaklara bakmayı tercih etti. En azından çatlaktaki hamam böcekleri kadının keskin yeşil gözlerinden daha az korkunçtu.
Anahtarı kilide sokacağı sırada, Iris "Cedric." dedi ona.
Cedric nihayet başını kaldırıp ona baktı. Kadından korkuyordu. Hatta Hartes'ten korktuğundan daha çok korkuyordu. Bunun nedenini o da bilmiyordu, belki de Iris içten pazarlıklı olduğundandı. Hartes öyle değildi, eğer Hartes bir şey düşünüyorsa belli eder ve onu yapardı. Neredeyse 20 yıldır Hartes'i tanıyordu ve bu hep böyle olmuştu. Aynı şekilde Iris'i de onun ne kadar sinsi bir kadın olduğunu anlayacak kadar çok tanımıştı. Yine de kadının keskin yeşil gözlerine bakarken, korkusunu gizleyebildi.
"Neden bu kadar heyecanlısın?" dedi Iris. Sarı ışıkta daha da sarı gözüken saçlarını omuzlarından geriye itti. Tek kaşı havaya kalkmıştı.
"Heyecanlı değilim." Cedric kekelemeden konuşabildiği için çok mutlu olmuştu.
Iris küçük gözlerini kıstı, böyle tam bir yılana benzedi diye düşündü genç adam.
"İyi." dedi Iris sertçe. Ellerini göğüs hizasında kavuşturdu. "Acele et." Başka diyecek bir şey bulmaya çalışır gibi, bir süre elleri göğsünde bağlı bekledi, daha sonra arkasını dönüp pis koridordan çıktığında geriye sadece iğrenç topuklularının sesi kalmıştı.
Dr. Cedric önüne döndü ve bu kez hem gerizekalı Mordor hem de Iris yanında olup onu izlemediğinden, elleri titremeden kapıyı açtı. Kapıyı açar açmaz yüzüne havasızlık çarpmıştı, ve rutubet kokusu. Bir an nefes alamaz gibi olsa da, hemen içeri daldı. İçeri girdikten sonra kapıyı sıkıca kapattı ve yavaşça kıza baktı.
Zavallı kız, diye düşündü. Oda tamamen karanlıktı, hapishanelerdeki sorgu odasına benzer bir oda yapmak kesinlikle Iris'in fikri olmalıydı. Kıza baktı. Cansız gibiydi. İlk geldiğinde güzel olan yüzü şu an çökmüştü ancak güzelliğinden pek de bir şey kaybetmemişti. Mavi gözleri donuktu ve hiçbir tepki vermiyordu. Odanın ortasında bir sandalyeye ellerinden ve ayaklarından sıkıca bağlanmıştı. Tepesinde büyük bir lamba vardı, bir de yanında kocaman demir bir masa. Odada başka eşya yoktu. Kızın başı ayaklarına eğikti, dönüp kimin geldiğine bakmamıştı bile. Gerizekalı Mordor kim bilir kızı buraya taşırken neler yapmıştı, diye düşündü genç adam. Gerçi Hartes'in korkusundan bir şey yapacağını sanmıyordu ya, neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Tanrıça 2-Karanlık (RAFLARDA!)
Fantasy"Ben.." dedim yutkunarak. Yüzüne baktım. "Ölmek istemiyorum." Gülümsedi, yüzü hüzünle gölgelenmişti. "Ölmeyeceksin." Kayıp Tanrıça serisi 2.kitabıdır. 6 Haziran 2015 Tüm Hakları Bende Saklıdır. ©