Multimediada Kate var.
Kate
Shat'ın bir zamanlar, büyük kalelerle çevrili kraliyet kapısından geçtiğimde etrafıma baktım. Her yer, hala darmadağındı. Yüzyıllık gibi görünen -ve belki de gerçekten de öyle olan- güzel kaleler yıkılmıştı. Aslında sarayların çoğu yıkılmıştı, ağaçlar da yanmıştı. Shat, ilk bakışta insanı çarpan o güzel görüntüsünü ne yazık ki kaybetmişti. Ancak hakkını vermeliydim, element üyeleri Shat'ın eski güzel görüntüsünü yerine getirebilmek için gerçekten çok uğraşıyorlardı. Girişte birçok element üyesi, sıkı bir şekilde çalışıyordu, sanki tek sorunumuz Shat'ın güzel görünmesiymiş gibi, bir kayıtsızlıkla işini yapan üyelerin yanından sessizce geçtim.
Dikkatle, yıkılmış beyaz sarayın önünden geçip kırmızı saraya geldim. Ağır kapıyı itip içeri girdiğimde, kasvetli holde birkaç element üyesi vardı. Başımla selam verdikten sonra, adının Kyle olduğunu hatırladığım element üyesi bana bakarak "Yukarıda." diye mırıldandı, mavi gözlerinde üzgün bir ifade vardı. "Teşekkür ederim." dedikten sonra, siyah kapısı kapalı taht odasına bir bakış atıp, ilk kata çıktım.
Daha önce gelmememe rağmen, Ardor'un odasını bulmam kolay olmuştu. Odasının önüne geldim ve siyah okla bakışıp bir süre nefes alarak kendimi hazırladım. Büyük çantamı sol yanıma çekip, siyah okun durduğu kapıyı dikkatle çaldım. Yumuşak bir "Gel." sesini duyunca kapıyı açtım.
Büyük ve ferah odada, oldukça fazla element üyesi vardı. Odadaki bordo eşyalar arasındaki insan kalabalığı yüzünü bana çevirmişti. Bir köşede Phrkagias'ı görüyordum. Yatağın başında da Ardor'un eski sevgilisi Lada duruyordu. Diğerlerini pek tanımıyordum.
Phrkagias ayağa kalktığı zaman dikkatim ona çevrildi. "Kate sen misin?" dedi dikkatle. Güçlü ve kudretli sesi tüylerimi diken diken etmişti. Yine de sesi, her zamanki kendinden emin tavrından uzaktı, ince bir hüzün sezmiştim.
"Evet." dedim, sonra sesimin kısık çıktığını fark edince tekrar "Evet." dedim yüksek sesle. Bakışların çoğuna hemen hemen karşılık vermeye çalıştım. "Kate benim." En son, Phrkagias'ın koyu kırmızı gözlerine döndüm.
Phrkagias neredeyse gülümser gibi oldu, yanıma gelip kolumu yavaşça tuttu ve "Korkma." dedi. Sesindeki bir ton beni oldukça rahatsız etmişti. Zaten korkmuyordum, ama bunu demesi sanki etrafta gereksiz bir tehdit unsuru varmış gibi, içime bir korku salmıştı. "Kimse sana zarar vermez. Yeter ki onu iyileştir." Sanki cümlenin devamında, "İyileşmezse orası başka." diyecekmiş gibiydi. Koyu kırmızı gözleri, ruhumu görebiliyormuş gibi bakıyordu, ve eğer Phrkagias'ın element üyesi olduğunu bilmesem, şu an bir büyücü olduğunu ve aklımı okuduğunu düşünürdüm. Dikkatle başımı salladım.
Phrkagias kolumu bırakınca, bütün gözler üzerimde yavaşça yatağa yürüdüm. Bir bayan şifacı -sanırım Doktor Lily'di-, yana kaydı ve işte onu o zaman gördüm.
Onu böyle beklemiyordum. Ardor, bir ölü gibi yatakta yatıyordu. Üstü çıplaktı ve sargılıydı, ancak kanaması hala devam ediyordu. Bembeyaz sargının rengi çoktan kırmızıya boyanmıştı. Yakışıklı yüzü oldukça solgundu, kollarında damarları belli oluyordu. O kadar hareketsiz ve sanki bir daha hareket etmeyecekmiş gibi duruyordu ki, içim acıyarak baktım. Onu hiç bu kadar.. zayıf görmemiştim. Ardor'u hep güçlü ve dayanıklı olarak bilirdim. Onu tanıdığımdan beri onu öyle görüyordum. Onu şu an bu halde görmek, bende tarifi imkansız bir üzüntüye neden olmuştu.
Nefesim kesilir gibi oldu. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Birkaç ay önce, Ardor'un öldüğü haberini almıştım. Sarah'nın da Hartes'le gittiğini. Ondan sonra, dükkanımdan hiç çıkmadım. Phrkagias, yine ülkedeki bütün büyücüleri yakabilirdi; gerçi Shat'ta Hobes ve benden başka büyücü yoktu. Yine de ortaya çıkmamıştım ve kendimce Ardor'un yasını tutmuştum. Ülkeden kaçmaya çalışıyordum, çünkü Ardor olmadan beni kimse bu ülkede koruyamazdı. Ama daha sonra, nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde, bir element üyesi dükkanıma gelmiş ve Ardor'un ölmediğini, Doktor Lily denen şifacının bir şekilde onu kurtardığını ancak bunun yetmediğini, bir büyücüye ihtiyaç olduğunu söylemişti. Çünkü Ardor'un vurulduğu ok büyülüydü ve elementler onu iyileştiremezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Tanrıça 2-Karanlık (RAFLARDA!)
Fantasy"Ben.." dedim yutkunarak. Yüzüne baktım. "Ölmek istemiyorum." Gülümsedi, yüzü hüzünle gölgelenmişti. "Ölmeyeceksin." Kayıp Tanrıça serisi 2.kitabıdır. 6 Haziran 2015 Tüm Hakları Bende Saklıdır. ©