Bölüm 5

58.2K 3.1K 362
                                    

Multimediada Lada var.

Lada

Yavaşça, Ardor'un odasının kapısını açtığımda, saat henüz çok erkendi. Tereddütle odadan içeri girip etrafıma baktım. Geniş ve sadece balkondan vuran ay ışığının aydınlattığı odada kimse yoktu, Kate kendi odasında kalıyordu ve sarayın geri kalanı da uyuyor olmalıydı. Eski kurallar -iki buçuk ay önceki kurallar- artık olmadığından, kırmızı saraya girmem hiç zor olmuyordu. Her gün neredeyse Ardor'u ziyarete gelebilmemi bu geçici soruna borçluydum.

Çok kötüydü. Gördüğüm her şeyden daha kötü.

Hartes'in büyücülerle Shat'a saldırması, Sarah'yı alması ve gitmesinin üzerinden iki buçuk ay geçmişti. Iris, Ardor'u okla yaralamıştı, gözlerimizin önünde olmuştu bu olay. Ardor'un öleceğini sanmıştım. Onu kaybedeceğimi düşünmüştüm. Yine. Ardor'u öyle kanlar içinde, sadece Ardor'u da değil, herhangi biri bile olsaydı, öyle görmek inanılmaz zor bir olaydı.

Hartes, Sarah ile gider gitmez, Toulina peşlerinden gitmek istemişti. Onu durduran kişi ise Kyle olmuştu. Kyle, ağlayan Toulina'yı kollarından tutup adeta sürükleyerek uçurumun kenarından ayırmıştı. Su elementleri de Kyle ve Toulina'nın ardından gitmişti. Toulina'yı neredeyse bir ay boyunca hiçbir yerde görmedim. İlk bir ay, kendi yıkılmamış mavi sarayında kızının bir mucize eseri dönmesini beklemişti. Biz ise, Toulina uçurumdan uzaklaştırıldığı sırada Ardor'un kanlar içindeki bedeninin başında bekliyorduk. Phrkagias, veliahtına sarılmış, hıçkırarak ağlıyordu. Doğduğumdan beri Shat'ta, Phrkagias'ın sert yüz ifadesinin hakim olduğu zamanda büyümüştüm ve ben daha önce Phrkagias'ı hiç öyle görmemiştim.

Doktor Lily'nin gelmesi yarım saati bulmuştu. O sırada, Ardor'u kırmızı saraya taşımıştık, çoğu saray zaten çoktan yıkılmıştı. Beyaz saray'ın tamamı ve mavi sarayın birazı yıkılmış, kırmızı saray ve diğerleri de hasar görmüştü. En az hasarla kurtulan kırmızı saray olmuştu.

Ardor'a isabet eden okun büyülü olduğunu söylemişti Doktor Lily. Büyülü olması çok kötüydü, çünkü bu tarz büyüleri ancak bir büyücü bozabilirdi.

Kate'i tanıyordum. Ardor ile ben sevgiliyken, arada sırada Ardor'un ondan bahsettiğini duymuştum. Hatta bir keresinde onları konuşurken de görmüştüm; Ardor'un beni aldattığını düşünüp Shat'tan birini bulmam hemen bu olayın ardından olmuş ve hiç de zor olmamıştı. Ancak, Ardor ile Kate sadece arkadaştı ve ben bunu öğrendiğimde, Ardor'u zaten çoktan kaybetmiştim. Ardor'u neredeyse sebepsiz yere kaybetmiştim yani.

Ardor'un solgun yüzüne eğildim. Nefes almıyor gibiydi, iyice eğilip baktım. Elimi yüzüne tutup nefes aldığından emin olduktan sonra, yatağının ucuna yavaşça ve ses çıkarmamaya dikkat ederek oturdum. Yaşıyordu, ölmemişti. Henüz.

Okun büyülü olduğunu anladıktan sonra, aklıma Kate gelmişti. Phrkagias'a dikkatle anlatmış, Kate'in Shat'ta şu an bize yardım edebilecek tek kişi olduğunu söylemiştim. Kate'in aklıma gelmesi de bu zamanı bulmuştu. Yani iki aydır Kate aklımın ucuna bile gelmemişti. Phrkagias'a nihayet geçenlerde Kate'ten bahsetmiştim, söz konusu öz oğlu olunca, Phrkagias derhal emir vermiş ve Kate'i kraliyete getirtmiştik.

Kate, geldikten sonra oldukça ilgili bir şekilde Ardor'un başında durdu. Ardor'u nadiren görüyordum, çünkü uğraşmamız gereken başka şeyler de vardı. Mesela, ağabeyim Oscar gibi.

Oscar, Sarah'nın ardından resmen çıldırmıştı. Sarah'yı çok sevdiğini biliyordum, ancak bu kadar sevdiğini tahmin bile edememiştim. Resmen, Sarah'nın apansız ayrılmasından sonra deliye dönmüş, kimseyle konuşmamaya başlamıştı. Onu bir gün henüz yıkılmamış Aşk Yuvasında bulduğumda, elinde bir bıçakla öylece hareketsizce duruyordu.

Kayıp Tanrıça 2-Karanlık (RAFLARDA!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin