1

16 2 32
                                    

Uzun zaman önceydi. Büyük bir ormanın içinde normal bir kasaba vardı. Her kasaba gibi buradada insanlar erkenden uyanır, günlük rutinlerini yapar ve gecede yıldızları izleyerek uyurdu. Taki birgün hayatlarını değiştiren bir olay yaşanana kadar......

Kasabalılar bir gece yine gökyüzünü izlerken tuhaf bir şey olur. Gökten parlak bir taş üzerlerine doğru geliyordu. Neredeyse Güneş kadar parlak olan bu şey birkaç dakikada çevrelerinin yakınına düşer. Büyük bir sarsıntı yaşanır. İnsanlar önce korkar, fakat insan doğasının meraklılığı daha baskın gelir.

Birkaç kişi ne olduğunu anlamak için düşüş alanına gider. Taş parçalara ayrılmış , bir tür oyuk yaratmışdı. Daha garip olansa oyuğun ortasından bir ışık gelmesiydi. Işığın kaynağına gidildiğindeyse kasabalılar daha önce görmedikleri tür birşeyle karşılaşırlar.

Bir oğlan çocuğu. Yıldız tozu gibi parlayan bembeyaz saçları , ay gibi beyaz teni vardı. Sarsılmanın şiddetinden bayılmış olan bu çocuk , bembeyaz saten kıyafetler içinde ve incilerle süslenmiş takılar içindeydi. Kasabalılar önce ne yapacaklarını bilemez fakat içlerinden biri "Bu Ayın çocuğu, o bizim için gönderilen bir lütuf. Onu korumalıyız" der.

Bu kişi kasabadakılarında büyük saygı duyduğu rahipti ve onun söylediği şeyin yanlış olma ihtimalı yoktu. Hemen çocuğu alıp kasabaya getirirler. Aralarında ne yapacaklarını konuşurlar. Çocuk en fazla 7-8 yaşlarında gibi gözüküyordu, ona bakmak zor bir iş olmazdı fakat insanlar yinede biraz korkuyorlardı.

Biraz tartışmanın ardından çocuğun kasabanın zenginlerinden olan bay Raymondda kalmasına karar verirler. Diğerlerinin aksine bay Raymond çocuğa karşı korku değil saf merak hiss ediyordu ve onun yaşlarında bir oğlu vardı.

Bay Raymond çocuğu evine getirir. Hizmetlilerden hemen bir oda hazırlamasını ister ve oğlanı oraya yerleştirir. Herkes gibi Raymondun karısı ve oğluda çocuğa merakla yanaşır. Oğlu babasının yanına gelip sorar "Baba buda kim?"

Bay Raymond oğlunun siyah saçlarını okşar ve simsiyah gözlerine bakarak sakince "Göktaşının içinde bulunan çocuk" der. Artık çok geç olduğu için evdekileri uyumaya gönderir.

Sabahln ilk ışıkları daha yeni kasabayl aydınlatırken evin oğlu, misafirlerini kontrol etmeye gider. Akşam detaylı inceleyemediği bu çocuğu iyice inceler. Daha önce tanıdığı hiçkimse böyle bir saça ve tene sahip  değildi. "Acaba gerçektende Ay'ın çocuğumu?" diye düşünürken çocuk birden yavaşca gözlerini açmaya başlar.

Siyah saçlı çocuk önce korkar fakat sonra olduğu yerde dona kalar. Çocuğun gözleri..............Aynı saç ve teni gibi farklıydı. Daha önce hiç böyle gözler görmemişti. Aynı gece gökyüzü gibi lacivert ve mor tonlarında , yıldızlar gibi gözüken küçük beyaz noktalarla doluydu. Hayır bu çocuk insan olamazdı.

Beyaz saçlı çocuk önünde birini görmeyi beklemediğinden irkilir, sorgular gözlerle etrafı inceler. Siyah saçlı onu korkutmamak için gülümser " Hey Selam ben Ares, tanışdığımıza memnun oldum" . Elini çocuğa taraf uzatır. Çocuk önce çekinir sonra elini uzatır " Selam" . Ares "senin adın ne?". Çocuk kafasını omzuna doğru silker. Ares"  oh sanırım çarpışmadan dolayı hiçbir şey hatırlamlyorsun, o zaman senin ismin..........." elini alnına koyar biraz düşünür sonra yüzünde bir gülümseme belirir " Uzay evet Uzay olsun. Hem seninlede uyumlu". Ares kıkırdar, çocuk yeni ismini sevmişe benziyor olacaktıki yüzüne bir gülümseme yerleşir.

Tatlı Arkadaşlık MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin