BÖLÜM 2: PİŞMANLIK

6 0 0
                                    

Polis sirenlerini duyduktan sonra kalp atışlarımı asla düzene sokamadım. Hepimiz birbirimize bakıyor arkamızda duran polis arabasının verdiği tedirginliği saniyesi saniyesine yaşıyorduk.

"Aras takip mi ettirdin bizi?" dedi Burak.

"Hayır her şey yeterince gizliydi."

"İyi akşamlar çocuklar. Ehliyet ruhsat." dedi polis memuru. Derin bir nefes verip kafamı koltuğa yasladım. Burak önümdeki torpido gözüne uzandı ve gerekli kağıtları çıkardı. Arka cebinden de ehliyetini çıkarıp uzattı. Polis memuru dikkatli bir şekilde benim yüzümü inceliyordu sanırım hepimiz çok ani ve şüphe verici tepkiler veriyorduk.

"Sağ olun gençler iyi günler" dedikten sonra arabalarına bindiler ve sokakta dolaşmaya devam ettiler.

"Ucuz atlattık." dedi Aras. Yaşlanmıştım resmen. Korkunç bir deneyimdi. Arabadan indim ve diğerlerinin inmesini bekledim. Burak elimi tuttu ve beni öne doğru yönlendirdi. Bir şeyler için epey istekli olduğunu sezebiliyordum. Bu beni rahatsız etse de çok aldırmadım ve mekanın kapısına doğru yürüdüm.

 Mekanın kapısında ki yapılı ve uzun boylu adam Burağı görür görmez başını salladı ve kapının önünden çekildi. İçeri geçtiğimizde daha şimdiden eğlencenin başladığını anlayabiliyordum. Bu normal ve gençlerin okul kutlaması gibi gözükmüyordu. Bu basbaya gece klübü havası veren bir mekandı. Ve neredeyse herkesin abartılı giysiler giyip delirmişçesine dans ettiği bir yerdi. 

Bangır bangır müzik sesi hiç alışık olmayan kulaklarıma girdiğinde gerçekten de başımda feci bir ağrı bırakmıştı.

 Burak ve diğerleri önden merdivenleri indiler ve daha da berbat görünen bir kata indik. Katın girişinde duran adam giriştekinden daha da korkunç gözüküyordu. Ve daha temkinli bakıyordu. Burak adamın yol vermesini bekledi fakat adam sessizce durmaya devam etti. 

"Yılmaz abi Burak ben almayacak mısın içeri?"

"Diğerlerini tanıyorum da bu kız neyin nesi Burak?" dedi adam. Çok şüpheli bakıyordu ve baştan aşağı beni süzmüştü. O an keşke daha uzun şeyler giyseydim diye düşündün kendi kendime. Burak kolunu omzuma attı ve rahatsız edici bir sırıtış takındı. 

"Yeni kızım" diyerek bedenimi iyice kendine çekti.

Bu aptal davranışına aldırmadan dev adama  ufak bir gülümseme yolladım. Adam derin bir nefes verip iki adım sağa çekildi. 

"Bunu daha sonra Pars'a anlatırsın" diyerek geçmemizi işaret etti. Pars kimdi? Neden beni getirmesini bu kadar dert ediyorlardı?

Rahatsız edici işler dönüyordu ve ben bunlara bizzat şahit olmaktan aşırı rahatsızdım. Bugün buradan sağ bir şekilde çıkmak istiyorsam çenemi kapalı tutmam gerekiyordu. Öylede yaptım. 

Üst kattaki yapış yapış zeminden eser yoktu. Her yer tertemiz gözüküyordu. Bir sahne veya müzik sistemi yoktu. Karanlık ve loş ışıklandırmaların hemen altında kocaman bir bar vardı. Raflarda sayamayacağım kadar içki türleri vardı. Tezgahın arkasında sayamayacağım kadar çok çalışan vardı buna rağmen bu girdiğimiz mekanda çok daha az kişi bulunuyordu. 

Selen ve Aras adımlarını hızlandırarak kuytu köşedeki bir masaya geçtiler. Buraya masa demek aşırı aşağılayıcı olurdu. C şeklinde koltuklar döşenmiş ortaya da üstüne rahatça uzanabileceğim uzunlukta bir sehpa konulmuştu. 

Biz daha koltuklara oturmadan, garson olduğunu düşündüğüm genç bir çocuk yanımızda bitti. Yüzünde yara izleri vardı. Buna rağmen saçı başı düzgün ve oldukça halinden memnun gözüküyordu. Ona bunu kimin neden yaptığını sormayı o an çok istedim. Ama onlar için şuanlık sadece bir yabancıydım. Yerimi bilmem daha doğru olurdu. Sonuçta bu geceki sosyal becerilerim okul hayatım boyunca beni etkileyecekti. Eski okulumda yaşadıklarımı burada yaşamayacaktım hayır. Asla buna izin vermeyecektim. 

VASİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin