BÖLÜM 1 - ZAVALLI

20 1 0
                                    



Berbat bir sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Annemi kaybettiğimden bu  yana 1 sene oldu ve neredeyse her sabahım iğrenç geçiyordu. Bazen hiç uyanmak istemiyor bazense uyumayı beceremiyordum. Lisenin son senesinin ilk gününe de bu şekilde kalkmak tüm hevesimi yerle bir etmişti. Ağzımda iğrenç bir tat başımda feci bir ağrı beni yatağıma hapsediyordu. Avaz avaz bağıran ve sürekli yinelenen alarmımı öfkeyle kapatıp yatakta dikildim. Odamın kapısını açar açmaz hayatınızda tanıyacağınız en illet karıyla müstakbel Dicle hanımla karşılaştım. Elinde her sabah içtiği bitki çayını yudumluyor bir yandan da beni süzüyordu.

"Bugün dünkü halinizden daha kötüsünüz Maral hanım."

İstemeden gözlerimi devirip cevap vermeden banyoya koyuldum ve açılmak için soğuk bir duş aldım. Duşakabinden çıktıktan hemen sonra aynaya baktım ve gözaltı morluklarıma lanet ettim. Saçlarımı havlu ile hızlıca kurutup taradıktan sonra hızlı adımlarla odama geçip okul formalarımı üzerime geçirdim. Okul eteğinin en sevdiğim yanı ise mavi renkli olmasıydı. Çantama defterleri doldurur doldurmaz sırtıma geçirip merdivenleri ikişer ikişer indim. Mutfağa uğrayıp tezgahtan bir elma kaptım ve kapının önünde beni heyecanla bekleyen ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

Okulum yürüyerek gidebileceğim kadar yakın mesafede olduğu için babama zahmet çıkarmıyor sabah havasının da tadını çıkarıyordum. Eski okulumda yaşadığım tatsız olaylar sonucu özel bir okula nakil olmuş ve babama da burada da sorun çıkarmıştım. Fakat hiçbir suçumun olduğunu düşünmüyor, bunların hepsini insanların bana olan sebepsiz nefretine yoruyordum. Bu seneki sınava iyi bir şekilde hazırlanarak babama kendimi kanıtlayacağımı umuyordum. Tabi karşımda Dicle hanım olmasaydı bunu rahatlıkla yapabilecektim. Maalesef zayıf her anımı yokluyor. Açığımı bulduğu anda atağa geçiyordu. Neyse ki babam kadar sivri zekalıydım ki bana karşı savaş açmasına izin vermiyordum.

Yol boyunca adımlarımdan gözlerimi ayırmadım. Okula geldiğimi girişteki yoğun kalabalığı farkedince anladım. Derin bir nefes alarak girişe baktım ve her şeyin iyi olacağına dair kendime bir söz verdim. Zihnimin ve içimde ki asıl acı çeken küçük Maralın buna ihtiyacı vardı.

Babam dün akşam okulun girişinde müdür yardımcısının beni karşılayacağını ve yardımcı olacağının haberini vermişti. Gözlerim girişte kafamda canlandırdığım müdür yardımcısı modelini arıyordu ama bu görünüşe uyan kimseyi henüz görememiştim. Tam telefonumu açıp babamı arayacaktım ki omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüğüm anda karşımda aşırı resmi giyinmiş bir kadın beni karşıladı. Koyu lacivert döpiyesi ve kısa topuklu ayakkabıları onu oldukça muhafazakar ve kuralcı olan kişiliğini yansıtıyordu. Suratına baktığım anda sahte gülümsemesinin yüzünü daha kötü hale getirip yüzünün her bir noktasındaki kırışıklıkları gün yüzüne çıkardığını fark ettim. Keşke hiç gülümsemeseydi diye düşündüm içimden.

"Küçük Maral Özdemir ile konuşuyorum değil mi?"

Gözlerimi kırpıştırdım. Türkçesi çok güzeldi her kelimesini harf yutmadan büyük bir dikkatle seçiyor ve konuşuyordu. Ses tonunda ki asilliği de algılar algılamaz duruşumu dikleştirdim ve derin bir nefes aldım.

"Evet sizde müdür yardımcısı olmalısınız?"

"Aynen öyle tatlım, lütfen beni takip et"

Her adımına hayranlıkla bakıyor, annesini büyük bir dikkatle takip eden ördek yavrusu misali kadını takip ediyordum. Kartını okutup asansörün gelmesini bekledi. Asansörün kapıları açılınca içeri geçti ve gelmemi işaret etti. Emin olmayan adımlarla kadının yanına ilerledim ve nefes alış verişlerimizin tek ses olduğunu farkederek konuştum.

VASİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin