1.Bölüm

80 11 5
                                    

SELAM.BAŞLANGIÇ TARİHİ ALAYIM BURAYA.

HAYDİN BÖLÜME İYİ OKUMALAR.

  Elinde bir papatya buketiyle aynı yere adımladı kız.Her ay düzenli yaptığı bu ziyaret 18 Temmuz'a rast gelmişti.Yavaş adımlarla ilerledi, ezbere bildiği yolları.Papatyaları tek tek buketten çıkarıp toprağın üzerine bıraktı.Kapkara bulutlar yeryüzüne tek bir damla su düşürmemeye niyetli iken suya hasret toprağı biraz gözyaşı biraz su ile doyurdu.Burası kendini ve ruhunu bulduğu adeta terapi olan tek yerdi.Burası,sanki hiçbir sıkıntısı, can acısı yokmuş gibi hissettiği, içindeki ateşi soğuttuğu bir mekandı.Nice kayıplar vermiş insanların buraya gelince hissettiklerinin daha zıttı olan duygular hissediyordu.Bir gün oda buraya ekilecekti.Belkide o yüzden bu yeri bu kadar çok benimsemişti.Canından çok sevdiği annesinin mezarı. Bu mezarda sadece annesi yoktu ki aynı zamanda anıları,yaşayamadan yok ettiği hayalleri de vardı.Ağladı,ağladı öyle ki tüm kinini,öfkesini,belkide 1 haftadır içinde tuttuğu her duyguyu kusmak istercesine.Onun anayasasın da vardı bu kimse ne gözyaşlarını ne de yenilgisini görmeyecekti.Onun insanların karşısında güçsüz olması yasaktı.Ne derdi annesi "İnsanların karşısında sakın ağlama kızım onlar seni anlamazlar,karşılarında güçsüz duruma düşersin ,o yaşın niçin aktığını bilmeden sadece bakışlarıyla küçümser,sözleriyle ezerler."annesinin söylediği bu hazinevi değeri olan sözler ona kalan mirastı ,ayakta kalması maddi değil idi çünkü o asla para aşığı bir kız olmamıştı.Onu ayakta tutan güç annesinden kalan maneviyatlar ve bu anlamlı sözlerdi.Kahin gibi bir kadın olması takdire şayandı,tek bakışıyla durumu anlar,kıvrak zekası duyusal yetisiyle tüm sorunu çözerdi.Peki Defne ne yapardı bu melek ruhlu kadını üzmemek için.Tabiki her şeyi yapardı.Hayallerinin en tepesine annesini koyar ve bu enkazdan el ele gülerek çıktıklarını hayal eder,o günün gelmesini iple çekerdi,küçüçük bir çocuğun hayallerinin,isteğinin bu olması çok adaletsizdi,onun da istediklerinin tıpkı diğer çoçuklar gibi doktor olmak,dansçı olmak,sarı saçlı bir bebek,taşlı ayakkabılar ve daha niceleri olacağı yerde. Olsun,herkesin hayal gücü sınırlandırabileceği kadar neticede."Kul hayal kurarken kader gülermiş"bu söz bu anı çok güzel yansıtıyordu.İstediği şeylerin gerçekleştirilmesi imkanlı olup,bir anda isteğin imkansıza dönüşmesi çok acı,oysa ki bu anın gerçekleşmesi için ne çok umut beslemişti.Her şey bugün başladı zaten,karanlıktan kaçmak için en ufak bir ateş böceğine ihtiyaç duyma hissi,bir anda karanlığa mahkum oldu ve daha sonra ışığını söndürenler onun karanlığından şikayetçi oldular. Umutları kırılmış olan bu kıza bundan böyle yaşayacaklarını yok edenlerden ve hayatını cehenneme çevirenlerden ahını almak kaldı...

 Yanında ki hareketlilikle bakışları oraya döndü. Genç adam tıpkı onun gibi,elinde ki papatya buketlerini toprağa bırakmış,mezarda yatan her kimse hasret gideriyordu.Bakışlarını tekrar  önüne çevirdi. Çıkardığı peçeteyle gözyaşlarını sildi ve ayağa kalktı.Arkasını dönüp terk etti mezarlığı,arkasındaki adamın bakışlarından habersiz.

                                                                                              ...

Alt kata inip eline aldığı  K2 45'le  hedef tahtasına rastgele atışlar yaptı.Kaderin ona yaşatmış olduğu o kadar şeyden sonra,acısını kusmak için acımasızca karşısındaki duvarda asılı duran yuvarlak tahta parçasına,ateşler saçmaya başladı.Onu tatmin eden şey bu da değildi geçen üç beş dakikadan sonra,elindeki silahı bırakıp siyah deri eldivenlerini taktı ve kum torbasına ulaştı. Karşısında o adamı gördü yine.Babası tiksindirici bakışlarıyla hep olduğu gibi kızı baştan aşağı süzüyordu.Bir an aklına geçmiş geldi kızın.Duvara vurulan kafası,hedef tahtası olarak kullanılıp göğsünden,bacağından yada kolundan vurulması,zorla eroin,esrar,amfetamin,kokain gibi bir sürü zararlı maddenin vücuduna enjekte edilmesi ve daha bir çok işkence.Bazı kadınlar babaları gibi bir adamla evlenmek isterlerdi. Bazı kadınlar ise babaları yüzünden hiçbir adama güvenemezlerdi.Ben hiç bir adama güvenmeyen o kadındım annem gibi olmayı asla istemezdim.Kız kafasını iki yana salladı.Daha fazla vakit  kaybetmeden kum torbasına peş peşe yumruk ve tekmelerini geçirdi acılarını kusmak istercesine,hiç durmadan.Geçmişi unutmuyordu. Geçmişi hatırladıkça nefreti büyüyordu.Geçmişi bir kelime ile özetlersek cehennem olurdu.Gelen telefon sesiyle bakışları yan tarafa kaydı. Aramayı kulaklıktan açtı.Arayan Raşit'in yardımcısı Julia'ydı;"Defne hanım Raşit bey istediği dosyaları teslim etmenizi söyledi."dedi.

Defne cevap vermeden kapattı telefonu.Üst kata çıkıp duş aldı,kıyafetlerini üstüne geçirdi.Yanına istenen dosyaları ve deri ceketini alıp arabasına doğru ilerledi. Radyoyu açıp ses verdi.Camları da açınca,çıkan şarkıya kısık sesle eşlik etti ve arabayı sürmeye başladı.

"Orada her kiminleysen belki sevgilinleysen söyle kumralım için sızlamaz mı...."
Tam şarkının son kısmına eşlik ediyordu ki yandan bir aracın çarpmasıyla öne doğru savruldu.Kafasını kaldırdığında ona çarpan aracın içinden çıkan oğlana dikkat kesildi.Siyah saçları ela gözleri pürüzsüz yüzü ve uzun boyuyla onun arabasına yaklaşıyordu.Siması tanıdık geldi ama tanıyamadı.Bu sıra radyoda yeni şarkı çalmaya başlamıştı.

"Fikrimin ince gülü,kalbimin şen bülbülü o gün ki gördüm seni yaktın ah yaktın beni.."Arabadan inip kapıyı kapattı,oğlanın durduğu yere,arabanın hasarlı tarafına doğru ilerledi.

"Kusura bakmayın,"dedi Alihan soğuk ama aynı zamanda mahcubiyet akan bir sesle."Acelem varda sigorta şirketini ararsanız tüm hasarı karşılayacağım."diyerek arabasına ilerledi bir kaç dakika içinde elinde kağıtla geri döndü."Burada plaka ve numaram yazıyor,ulaşırsınız,iyi günler."dedi ve arabasına binip bir kaç dakika içinde gözden kayboldu.Elinde ki kağıtla kalakaldı Defne."Alihan Asaf Özdemir,"diye mırıldanarak arabaya bindi,hasar büyük değildi.Asker olduğunu öğrenmişti.Zaten biliyordu,her yerde asker olacağım diyen o küçük çocuğu unutmak pek mümkün değildi,belki bu pislikten kurtulduktan sonra yeni bir başlangıç yaparlardı.Sahiden bir zamanlar aşk gibi yüce duyguyu tatmasını sağlayan çocukla eskisi gibi yakınlaşması mümkün mü?Aşk deyince çoğu kişinin aklına hoşlanma ve beğenme gibi basit duygular geliyor.Aşk tek kişiye duyulurdu.İnsanlara göre aşkın tanımı değişebilir,görecelidir,herkes faklı şekilde kendi hissettiğini temel alarak bir düşünce belirtir.Defne'ye göre aşk bir hiçlikti.Zamanın da annesine  sözde çok aşık,bakışlarıyla sevgiyi hissettiren,kulu kölesi olup,en ufak bir acıyı yaşamaması için her şeyini veren ve öz babası olan bir adam varmış,bir gün terk etmiş annesini,hemde tek bir mektupla,kelimeleri bile layık görmediği kadına son bıraktığı iki satırlık kısa bir çöptü.Annesi Defne o babasızlık hissini tatmasın diye,kaçtığı cehennem çukuruna geri dönmüş,zorla bir adamla evlenmiş ve asıl cehennemi o zaman tatmış,o çukura kızını da sürükleyerek dünyadan göçüp gitmişti.Daha fazla oyalanmadan düşüncelerine perde çekti ve yoluna devam etti.

                                                                                         ...

BÖLÜM SONU.

KENDİNİZE İYİ BAKIN.

YILDIZA BASMAYI UNUTMAYIN.

SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin