günaydın

629 40 35
                                    

Muhtemelen kimse okumayacak. Ama yazıyorum çünkü eğlenceli.😴 

Yastığımın altında titreyen telefonla başım da zonklamaya başlamıştı. Sinirlenmiştim. Beni uykumdan uyandırmaya cüret eden kimdi bu saatte?

Daha fazla sinirlenmeden telefonu elime alıp odanın rastgele bir köşesine fırlattım. Kırılıp kırılmaması gram umrumda değildi.

Fırlatmamla sesin kesilmesi bir olmuştu. Artık sessizlik olduğunda mükemmel uykuma geri dönebilirdim.
~

Bu sefer hayvan gibi vurulan kapı sesiyle uyanmıştım. Kalkmak gibi bir niyetim yoktu. Çalar çalar gider diye düşünmüştüm. Beklediğim gibi bir süre sonra sessizlik olmuştu.
Tam mutlu mesut gözlerimi kapatıcaktım ki arkamda büyük bir gürültü koptu. Korkuyla yatakta sıçradım. Tam arkamı dönüp ne olduğuna bakıcakken kulağımın dibinde bağıran ses buna engel oldu.

"Felix 8 saattir sana ulaşamıyoruz amınakoyayım ne kadar endişelendik haberin var mı? Ve sen gerçekten uyuyor muydun? Bu saate kadar uyunur mu? Telefonun nerde hem niye aramalara bakmıyorsun?"

Changbin tek nefeste saymıştı tüm bu soruları. Ben daha nolduğunu kavramadan enseme bir şaplak yedim.

"Lan napıyosunuz beeğğ"

"Bir de bağırıyor musun sen!"

Şuanda ne olduğunu kavrayamıyordum. Başım çatlamak üzereydi ama neden. Hiçbir fikrim yok.

"Saat kaç?"

Aklıma gelen ilk soruyu sormuştum odanın kapısını kırmış ve şuanda uzaylı görmüş gibi başımda dikelen iki çocuğa.

"Sencee?"

"11 ya da 12"

Dediğim cümleyle seungmin kahkaha atmıştı. Ne dedim ki ben şimdi.

"Lix efendileri 5 saat geriden geliyor galiba"

"Neğğ?? Saat 5 mi şuanda!"

"Tam olarak 5 i yirmi geçiyor"

Changbinin söylediği saatle başımın neden bu kadar zonkladığını da anlamış oldum.

"Hadi kalk hazırlan gidiyoruz daha fazla oyalanma"

"Nereye beğğ"

Bir tık fazla bağırmıştım ki enseme bir şaplak daha yedim.
Yüzümü buruşturup bakışımı changbinden seungmine çevirmiştim ki tam konuşmaya başlayacakken işaret parmağını dudağıma bastırıp sırıtmıştı.

"Çok soru sorma hadi kalk aşağıda seni bekliyoruz 10 dakikan var."

Bir şey dememe izin vermeden odadan çıkmışlardı.

Hızlıca banyoya girip aynanın karşısına dikeldim. Gerçekten korkunç görünüyordum. Morarmış göz altlarım fazla kötüydü. Hemen yüzümü yıkayıp birkaç bakım ürünü sürdükten sonra banyodan çıkıp dolabıma yöneldim.

Nereye gideceğimizi bilmiyordum bu yüzden en iyisi beyaz bir tişört ve siyah bir şorttu. Hemen üstümü değistirip aşağı inecektim ki telefonumu almadığımı farkettim.

Geri döndüğümde odayı bir güzel süzdüm. Boy aynasının hemen yanında yerde parçalanmış telefonu görünce sabahki olay gelmişti aklıma.

Kendim küfürler saydırarak aşağı indim.

Seungmin mutfakta dolabı karıştırırken changbin salondaki tekli kolyuğa oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.

Benim geldiğimi görmüş olmalı hızlı adımlarla yanıma gelip bileğimi hiç yumuşak olmayacak bir şekilde tutup beni dışarı sürüklemeye başlamıştı. Bense birşey demeden ona izin veriyordum. Çünkü bir kelime daha etsem üstüme atlayacaktı artık.

Tam kapıdan çıkacakken changbin bağırdı.

"Seungmin hadisene oğlum napıyosun hala"

"Kulağımı sikt-"

Neyseki duymamıştı.

Seslenişinin ardından arabaya doğru yöneldik. Sonunda bileğimi bıraktığında diğer elimle bileğimi ovuşturmaya başladım.

Seungmin de geldiğinde arabaya bindik.

"Artık nolduğunu anlatmayacak mısınız lan?"

İkiside cevap vermeyince yanımdaki seungminin bacağına vurdum.

"Seungmin nereye gittiğimizi söylemezsen ebeni ağlaticam burda"

"Tamam be anlatıyorum bir sabırlı olamıyosun sende."

Yüzüme bir piç sırıtışı yerleştirip başımı omzuna koydum. Omzundan yüzüne bakmaya çalışıyordum.

"Beni tanımıyor musun bebeğim"

Seungmin sahte bir sinirle ön koltukta oturan changbine seslendi.

"Changbin yine başladı bu al şunu başımdan"

Guzle oluor mu acep??
Kafamda deli sorular.

Duzenleme: ilk bolumleri cok kotu yazdigimi farkettim ilerki zmnlarda  kat be kat iyi.

Yaz Partisine Hoşgeldiniz~ HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin