4.

21 4 0
                                    

Sevgili(m) Minho;

Merhaba Ay'ım! Biliyor musun; görüşmemize az kaldı, çünkü anılarımız bitiyor. Üzerine yeni anılar koyamıyoruz. Sen bitiyorsun, ben bitiyorum. Birbirimizi toplayamıyoruz. Çünkü ayrıyız. Ama ben sana geleceğim ve birbirimizi tamamlayıp anılar biriktireceğiz, hemde çok fazla, çok daha güzel, kimse olmadan, yalnızca ikimiz... Ve bugün ki anımız birazcık kısa.

Bir gün seninle buz patenine gitmiştik. Sen bilmene rağmen ben bilmiyordum ve beni düşmemem için sürekli tutuyordun. Bu beni heyecanlandırıyordu, nedensizce. Aslında nedensiz değilmiş heyecanım, nedenini öğrenene kadar.

Oradan çıktığımızda bana canlı bir kaç çiçek vermiştin, onlar hâlâ canlı biliyor musun? Ama sen değilsin, belki de benim de gitmemi bekliyorlar. Benimle birlikte solacaklar, gençliğimle, hayatımla birlikte. Gerçi benim her şeyim sendin, hayatım da sendin. O zaman neden sen gittiğinde solmadı bu çiçekler?

Her neyse, hayatımın en güzel günlerinden birisiydi o gün. Seninle geçirdiğim her gün en az senin kadar güzeldi.

Akşam beni çağırdın yanına, sana geldim. Beraber çok güzel saatler geçirdik yine. Sende kaldım o gece.

Bana seninle uyuyabileceğimi söylemiştin, reddetmiştim. Keşke diyorum. Keşke o gün o teklifini kabul etseydim de sana sarılarak uyusaydım. Kokunu alabilseydim güzelce. Kokunla uyansaydım, ya da seninle ölseydim o akşam.

Keşke demek çok koyuyor biliyor musun? Özellikle senin için keşke demek. Keşke gitseydim, keşke söyleseydim, keşke kabul etseydim. Pişmanım. Ama son pişmanlık neye yarar ki?

Neyse, bugün birazcık seni izleyeceğim. Sende beni izle olur mu? Gözlerime bak, beni gör. Ben de Ay'a bakıp seni göreceğim. Görüşürüz Ay'ım, bir gün görüşeceğiz.

Niye Gittin? | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin