Bir gün değil sana her gün yeniden tutulmak...
*
*
*Sinirle başını ellerinin arasına aldı. İçi içini yiyordu. Bir türlü aklından atamıyordu o anı. Evren'i öpmesinin üzerinden iki gün geçmişti ve o iki günde Evren sürekli ondan kaçıyordu. Bu da Özgür'ü deli ediyordu. Bunca zamandır her fırsatta yanında biten adamın yokluğu canını sıkıyordu artık.
Varlığına alışmıştı.
Yerinden kalkıp odasından aceleyle çıktı. Dağda onu aniden öpmesini konuşmak zorundaydı. Evren kaçmaya devam ettiği sürece işler yoluna girmeyecekti. Tabii birde ona sevdiğini söylemesi gerçeği vardı. Eğer Evren ondan iğrendiği için değil de böyle bir şeyi beklemediği için uzak duruyorsa işi daha kolay olurdu o zaman. Üsteğmenin ondan nefret edebilme ihtimali canını sıkıyordu.
Odasından çıktığında dışarıda gözlerini gezdirdi. Acaba Evren şu an neredeydi?
Yanından geçen askere seslendi. "Asker?" Sesini duyan asker anında yanına gelip selam verdi. "Emredin komutanım?"
"Evren üsteğmen nerede?" diye sordu.
"Askerlerle talim alanında komutanım." diye cevap veren erle başını sallayarak onu yanından gönderdi. Bu saate kadar talim olmazdı genelde, akşam yavaş yavaş çökmek üzereydi ve anlaşılan birileri onunla yemek yememek için kendini oyalıyordu. Gözlerini devirdi Özgür.
Askerlerin olduğu alana gittiğinde uzaktan görmeyi umduğu beden görüş açısına girdiğinde durdu. Evren gözünde güneş gözlüğü, kollarını arkada bağlamış bir şekilde emirler yağdırıyordu. Bazı askerler de sanırım ceza aldıkları için yanlarındaki ağaca tekmil veriyordu.
Uzaktan izlemenin daha güzel olduğunu bilse de yanına gidip konuşması lazımdı. O yüzden de kendine zaman tanımadan adımlarını ela gözlü adama yönlendirdi. Birkaç saniye sonra yanına vardığında Evren onu fark ettiği için o daha yanına varamadan askerlere gitmeleri için izin vermişti. Özgür yanına gittiğinde, Evren arkasını dönüp gidecekken seslendi. "Konuşmamız gerek üsteğmenim."
Evren durdu. İçinde hâlâ büyük bir kargaşa hâkimken omzunun üzerinden bir bakış attı yüzbaşıya. "Yapacak işlerim var komutanım." diyerek gideceği vakit arkasından gelen sert sesle tekrar durdu.
"Rica etmiyorum üsteğmen." iki gündür onu rahat bırakmasına rağmen ilk defa üstünlüğünü kullanmıştı Özgür. Evren de bunu fark ettiği için istemeye istemeye ona döndü. Birkaç saniye gözlüklerinin arkasından mavi gözlü ve hafif sinirli ifadesi olan adamı izleyip, elini gözlüğüne atarak çıkardı. Bundan kaçış olmadığını bildiği için içinde bir sıkıntı vardı. Sessiz bir nefes bırakarak gözlerini ondan çekip gözlüğünü gömleğinin üst düğmesine taktı.
"Emredersiniz komutanım." diyerek yanına gittiğinde, Özgür arkasını dönüp yürümeye başladı. Evren de peşinden gittiğinde birkaç dakika sonra onun odasına girdiler. Özgür masasına gidip kalçasını dayayarak oturduğunda ağır ağır kapıyı kapattı üsteğmen.
Bir dakika boyunca konuşmadan o hariç her yere bakan üsteğmeni izledi Özgür. Boğazını temizlediğinde konuşacağını anlayan üsteğmen gergince yerinde kıpırdandı.
"Niye benden kaçıyorsun üsteğmen?" diye sordu en sonunda. Evren bir şey demediğinde Özgür tekrar konuştu.
"Ben dağda yumruğu suratıma geçirirsin diye bekliyordum?" dediğinde, Evren gözlerini kaçırdı."Haddim değil komutanım." dedi kısaca.
Özgür gözlerini onun yüzüne değmemek için and içmiş elalarından ayırmadı.