Bölüm-2

9 1 0
                                    

Rutin uykusuz bir gece daha geçirirken aklıma gelen o iri ela gözler beraberinde duygu yüklü bir tebessüm getirmiş oldu.

Ve kan..

Kurumuş dudaklarımın bu özlem dolu tebessümün ardından kanamaya başlaması ve ağzımda hissettiğim demir tadı kontrolümü kaybetmemim habercisiydi,muhtemelen.

Daha fazlasını yapmaktan asla çekinmezdim. Bir defa ben birini özleyince hiç düşünmeden kendine zarar verebilen ve bunu yaparken asla sonucunu düşünmeyenlerdendim. Özlemiş miydim ?

Özlemimi kelimelere sığdıramazdım ki.

Ayaklarımı yataktan sarkıtıp soğuk ahşap ile buluşturdum ve ona doğru ilerken zeminde bıraktığım heyecan dolu adımları umursamadan, yürüdüm.
Lambamın ayarını olabildiğince düşük bir ayara getirdikten sonra aklıma gelen bir ayrıntı aniden duraksamama neden oldu. Aynamın karşısına geçip kendimi süzdüm ve tek bir hamle ile sıkıca toplanmış saçımdaki lastiği çektim, bana bundan yıllar önce aldığı kolyeyi boynuma takarken bu kadar yükseklikten bunu göremeyeceğinin bilincindeydim fakat

Hissederdi..

Adımlarımı tam arkamda duran pencereye doğru yöneltip uzun bir aradan sonra onu görecek olmanın sevinci bu gece kalbimde sebepsizce bir huzur hissi yer etmişti. Oysa uyumaya çalıştığım dakikaları kendime kızarak geçirmiştim. Uyurken saçlarımı toplamamamı, sabah kalktığımda dümdüz sarı saçlarımda oluşan o kat izinin büyüleyen görüntüm ile çeliştiğini söylerdi. Bana bunu kesin bir şekilde yasaklamıştı ve ben yasağı çiğnemiştim. Bir kaç saat öncesi yani psikiyatristim ile konuşma seansımın olduğu dakikalarda beni izlediğini bildiğimden tek kelime etmemiştim, seansı doktorun uzun ve bakımlı tırnaklarını masaya vurarak düzenli bir tempo oluşturmasıyla bitirmiştik. Hastalar ile ilgili notlarını yazdığı defteri eline alıp yazmaya başladığında, bu gece beni ziyaret edeceğini bildiğimden hissettiğim güç ile gözlerimi kaçırmadan dikkatli bir şekilde doktoru incelemeye başlamıştım. Ara sıra attığı kaçamak bakışlar, yazı yazarken not defterinin sayfasına gereğinden fazla bir güç uygulaması benden çekindiğini anlamama yardımcı oldu.

Onun beni güçlü hissettirdiği tartışılmaz..

Penceremden içeriye giren rüzgar irkilmeme ve saçlarıma odakladığım düşüncelerimden arınmama yardımcı oldu, son kez kendime bakıp çalışma masasının hizasında bulunan ve orman manzarasını oda ile bir bütün haline getiren pencereye doğru yürüdüm. Onu her zaman bulabileceğimi bildiğim ağaca doğru çevirdim gözlerimi, kalbim tıpkı yıllar önce kucağında sabaha kadar ağladıktan ve güneşin doğmasına yakın;
"Al bu kolyeyi. Aynısından bende de var, taktığın zaman vücut ısınla etkileşim haline geçer ve böylece güneşe çıktığında tıpkı bal rengi gözlerin gibi bir yansıma oluşturur teninde. Tut ki uzağım sana, yokum yanında hissedebileceğin bir şeyin yerine koy beni. Rüzgar olayım güneş olayım ya da herhangi bir duygu; eğer sadece bu kolye ile varlığıma inanırsan bu sadece bir maneviyat olur oysa ben sana fizyolojik olarak kimsenin yok sayamayacağı vaatlerde bulunuyorum, sana bu kolyeye değil bana inan diyorum"
sözlerini duyduğumda sesini neredeyse karşısında bulunan kişinin de duyacağı ritimde atıyordu.

Yıllar önce kalbimde adı gibi büyük bir devrim yaratıp, gitmişti.

Onun yakıp yıktıklarıyla kalmışken şimdi tekrardan benim için burada olması sanıyorum ki tüm bunları unutturacak cinstendi, sonuçta bana hiçbir zaman söz vermemiş bir sabah her zaman ki saatte, ona giderken eşlik edip akşamında geri döneceğinden adım gibi eminken dönmemişti.
Hissettiğim acıyla kolyenin avucumda olduğunu ve canımın acısının aslında yaptıklarından değil tırnaklarımın avuç içlerime yaptığı baskıdan dolayı olduğunu fark ettim. Hızla kitaplığıma yönelip sakladığım anahtarı aldım ve odamın kapısını açıp merdivenlere yöneldim. Birinin duyup duymadığından emin olduktan sonra boydan boya cam olan salona indiğimde bile hala o ağacın altında beni beklediğini gördüm. Kapıyı yavaşça aralayıp arka taraftan ormanlığa doğru yürümeye başladım, kapıdan çıkıp ona doğru yürümeye başlamam ile kendimi ona sarılmış kokusuyla sarhoş olmam arasında
32- 33- 34- 35- 35,5 saniye vardı.

Yine, yeniden, her zaman olacağı gibi..

"Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın."

• 18. sone | William Shakespeare

✵ ✵ ✵

SİYAH HAYATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin