Bölüm-1

36 1 0
                                    

Hayal dünyamdan yaşamaya mecbur bırakıldığım hayata dönmemi sağlayan akrep ve yelkovanın odamda bıraktığı tok ses ve Fransızca öğretmenim Bayan Elita'nın gittikçe yaklaşan adım sesleriydi. Alanında seçkin
öğretmenler ile evde eğitimime devam ederken kafamda dil öğrenmenin de eğitimin en büyük parçası olduğunu söyleyip,bu düşüncesinden asla taviz vermeyecek babamın sesi de kulaklarımda yankılanıyor. Hayatım gözle görülecek kalın sınırlardan oluşuyorken aile toplantılarında da belirtildiği gibi yaşamayı en çok isteyeceğim duygu; merak olurdu sanırım. Bundan yıllar önce bu eve ilk adım attığımda da belirtildiği gibi ebeveynlerimin verdiği hiçbir kararı sorgulamamam kesin olarak yasaklanmıştı.

Merak yok,sorgu yok.

Katı kurallar, kesinlikle var...

Bana bahşedilen oda ile ilgili sınırsız değişiklikler yapabilme hakkım yaşadığım evde alınan kararlardan mahrum bırakılmamı da beraberinde getirmişti adeta. Bunun yanı sıra hayatım ile ilgili kararları da benim yerime verecek ve benimde buna uyum sağlamamı isteyen ebeveynlerimin varlığı hayatımın her evresinde karşıma çıkarken o ses ile bunu tekrardan hatırlamış oldum. İlk önce o duyduğumda içimdeki tüm duyguları harekete geçiren kilit sesi ve ardından yabancı bir aksan ile telaffuz edilen adım...

Karel ?

Şartlar ne olursa, karşımdaki kişi kim olursa olsun gün geçtikçe daha da donuklaşan bakışlarım ile ona eşdeğer doğallıktan oldukça uzak bir tebessüm gönderdim.

Kibar ol, tebessüm et vesveseleri!

Ardından kapanan kapı ve kilit sesi ile birlikte Bayan Elita ile geçireceğim tam tamına seksen dakika da başlamış oldu. Siyah deri çantasından çıkardığı kapağında ünlü Fransız felsefeci Jean-Paul Sartre'nin olduğu ve tıpkı bu düşünür gibi hayatının merkezinde tuttuğu o defteri tam karşıma koymaktan çekinmedi. Ailemin iş gezilerinde tanıma fırsatı bulduğu soylu ve bir o kadar da kültürlü bu kadının şahsi eşyalarına izinsiz el sürmek mi ?

Asla.

Merak yok, merak yok, merak yok!

Yıllar önce gelen bir cesaret ile onun için bu kadar özel olan bir defteri nasıl olur da ortada bıraktığını sormuştum, ki bu benim için üstün bir cesaret örneğidir(!)

Karşılığında aldığım cevap ise tüylerimin diken diken olmasını sağlacak türdendi. Yıllardır hangi duyguyu yaşarsa yaşasın tüm duygulardan uzak o ruhsuz sesi ile

"Senin aksine hayata tutunmamı sağlayan somut kavramlar var. Ama bir de kendine bak senin sahip olduğun tek şey silinmeye yüz tutmuş bir yazı ile yazılmış bir dize şiir mi,olgunlaşmanın ve her şeyi geride bırakmanın vakti değil de nedir ?" Olmuştu.

Sorduğum soru ile şaşkınlığını çabuk yenmiş cevabı o olmadığı halde yine beni yaralamak için elinde avucunda bana kullanabileceği bir kozu gün yüzüne çıkarmakta ısrarcıydı anlaşılan.

Yıllardır tek bir duygu bile hissedemediğim fakat bir o kadar da hayran olduğum o güçlü tınıda nefret ve tiksinmeyi yoğun olarak hissetsem de beni mutlu etmesi normal miydi ?

Geçmişin paslı düşünceleri her ders olduğu gibi bu dersimizde de peşimi bırakmamıştı ve önümüzdeki ders için yapmamı istediği sorumluluğu tekrar tekrar vurgulaması ile kendime geldim. Ama adı asla ödev değil (!)

Benden istenilen 'sorumluluk' beni zorlayacak cinsten değildi çünkü kelimeler, cümleler ve bakışlarıma dök(e)mediğim duygusallığımı seçtiğim bir cümle ile her yönünü ele alarak yazacaktım. Beynimin içinde çok yer kaplayan açık bir şekilde nefret bildiren cümleleri şimdilik bir kenara bıraktım ve yıllardır hayalini kurduğum o sona adım adım yaklaşmış olmayı hayal ederek birleştireceğim kelime kombinasyonlarının çok uyacağını ve bana 'somut' bir maneviyat vermesini dileyerek seçtim. O sona sahip olmak ve bunu benim istediğim şekilde biçimlendirmek bile katıksız bir heyecanı beraberinde getirirken,

Bu, bu cümleyi istiyorum Bayan Elita!

"Toute chose a sa fin." *

(*) Her şeyin sonu var.

                                     ☽ ☽ ☽

SİYAH HAYATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin