Bir sonbahar sabahıydı... Mutfaktan kahvaltı için hazırlanmış güzel omletin kokusu odama kadar geliyordu. Daha sonra annemin beni uyandırmaya çalışan sesini duydum
Amane: Akira! Melody! Haydi uyanın!
Ablamla beraber aynı odada kalıyorduk... Aslında o, bu durumdan pek memnun değildi. Ama yine de annem ve babamın işleri yoğun olduğu için ablamın odasında kalıyordum. Ve ben büyüyene kadar böyle olacaktı. Daha dört yaşındaydım. Ablam ise 1. sınıfa yeni başlamıştı. Çok geçmeden annem, odamıza girdi ve bizi uyandırdı
Amane: Hadi, uyanın. Kahvaltı hazır. Sizi bekliyoruz
Annem, bunları söyledikten sonra babamın bize mutfaktan seslenişini duydum
Farushi: Kızlar, sizi bekliyoruz!
Ablamla beraber yataklarımızdan kalktık ve elimizi yüzümüzü yıkadık. Pijamalarımızı değiştirdik (tabii ablam yardım ediyordu). Ve mutfağa gittik. Babam, son hazırlıkları yapıyordu ve annem de ona yardım ediyordu. Ablam, uykulu bir sesle sordu:
Akira: Anne, saat kaç? Bugün okul var mı?
Amane: Bugün hafta sonu. Ve saat 09.00 gülümsedi
Ablam, başını salladı ve kahvaltısını yemeye başladı. Ben de aynı şekilde kahvaltımı yemeye başladım (her işimi kendim yapamasam da kendim yemek yiyebiliyordum). Annem ve babam da masaya oturdu ve hep birlikte kahvaltı yaptık. Ablam ve babam masayı kaldırıyorlardı. Annem ise bulaşıkları yıkıyordu. Ben daha küçük olduğum için masayı toplamama izin vermiyorlardı. Annem, aniden konuştu
Amane: Bugün yine Kazuya ile birlikte oyun oynamaya çıkacak mısınız, Sayuri?
Annemin bunu sormasını beklemediğim için parlak mavi gözlerim genişledi.
Melody: Sanırım... Yani beni çağırırsa... Ya sen, anne? Sen de bizimle gelecek misin?
Amane: Kazuya'nın annesi Yuki-san siz uyanmadan önce beni aradı. Bugün birlikte parka çıkabileceğinizi söyledi. Ve evet, ben de geleceğim. Sen de bizimle gelmek ister misin, Akira?
Akira: Hava soğuk. Evde kalsam daha iyi olur sanırım...
Annem, başını salladı ve bulaşıkları yıkamaya devam etti. Aradan bir saat sonra masa tamamen temizlenmiş ve bütün bulaşıklar tertemiz olmuştu. Annem, Kazuya'nın annesi Yuki-san'ı aradı ve parka çıkmak için hazır olduğumuzu söyledi. Annemle birlikte parka doğru yürüdük ve bir banka oturduk. Kazuya'nın ve annesinin gelmesini bekliyorduk. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra orta yaşlı ve uzun boylu bir kadının yanında siyah saçlı, ela gözlü küçük bir çocuk belirdi. Bunlar Yuki-san ve Kazuya idi! Bize doğru yaklaştılar. Yuki-san ve annem bankta oturup konuşmaya başladılar. Bu sırada Kazuya yanıma geldi ve konuştu:
Kazuya: Beni özlediniz mi, Melody-san? Gülümsedi
Melody Sadece iki gün birbirimizi görmedik, Kazuya? Gülümsedim
Kazuya Kae: Duymak istediğim cevabın ne olacağını biliyordun ama bunu söylemedin... Ben seni özlemiştim...
Ela gözlerini yere dikti ve üzgün bir ifade takındıBir şeyleri mahvettiğimi anladığım için elimi onun omzuna koydum
Melody Mizuki: Kazuya... Özür dilerim... Seni incitmek istemedim...
Kazuya, ne söylese haklıydı. Bir gün önce görüşmüş olsak bile beni özlediğini söylerdi. Ama bunu anlayamamış olmam benim hatamdı. Ve şimdi yaptığım hatayı konuşarak çözmeye çalışıyordum. İşe yaramayacağını bile bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Arkadaşı
Teen FictionMerhaba sevgili okuyucu: Bu ilk kitabım ve uzun zamandır yazmayı düşünüp geri adım atıyordum. Ama kendi kendime "artık yeter yazıyorsam yazayım" dedim ve bu kitabı yazmaya başladım. Kitap tamamen bir kurgudan ibaret ve eğer geri adım atmazsam bu ser...