Kazuya ile artık küs değildik. En azından o, benle artık küs değildi. Bahçede buluşmamızın ardından birkaç ay geçti. Yeni bir sene... Ablam, üçüncü sınıfa geçecekti. Ağustos ayındaydık. Ablamın dersleri yoğunlaşıyordu ve bir ay önceden hazırlık yapmak için odasına kapanmıştı. Onu sadece yatma saatinde görüyordum. Bu arada ben de büyümüştüm. 5 yaşındaydım. Ama 3 Ekim'de 6 yaşına girecektim. Fakat doğum günü benden önce olan biri vardı. Kazuya... Bir ay sonra onun doğum günüydü. Çok net hatırlıyorum... 8 Eylül idi. Evet, doğum günü 8 Eylül idi! Bu ev, ablamla benim doğduğumuz evdi. Annem ve babamın ikinci evi... Herkesinki gibi normal bir villaydı. Kazuya ve ailesi ise hemen sağımızdaki beyaz villada oturuyorlardı. Kazuya ile aynı yıl doğmuştuk ama o aslında benden bir ay büyüktü. Annemle Yuki-san üniversiteden arkadaşlarmış. Ve aslında iki arkadaş eve çıkmışlar. Evlenmeden önce tabii. Evlenince de ayrılmak istemedikleri için yan yana evlerde oturmaya karar vermişler. Annem ve Yuki-san bu kadar yakın oldukları için biz de çok yakın arkadaştık. Ablam daha sıkı çalışıyor, annem ve babam işlerine gidiyor, ben ve Kazuya buluşup oyun oynuyor, günler hızla geçiyordu. Nihayet eylül ayına girdiğimizde... 1 Eylül sabahı telaşla uykumdan uyandım ve ablamı rahatsız etmemek için kimsenin olmadığı oturma odasına gidip üzerimdeki pijamalarla kanepeye oturdum. Kazuya'nın bir hafta sonraki doğum günü için ona ne hediye vereceğim düşüncesi vardı aklımda. Onu 5 yıldır tanıyordum. Ama tam olarak neyi sever onu bilmiyordum. Ya da belki de çocuk olduğum için bunları birleştiremiyordum. Kazuya ve ben kedileri çok severdik. Belki de ondan bana geçmişti bu kedi sevdası. Bunları düşünürken bir an durdum. Aklıma Kazuya için peluş bir kedi almak geldi. Hem her gece ona alacağım peluş kediyle uyur ve ayrılsak bile beni asla unutmaz diye düşündüm. Kararımı vermiştim. Kazuya'ya peluş bir kedi alacaktım. Fakat eksik olan bir şeyler vardı sanki... Kazuya, şiirleri ve edebiyatı çok severdi. Erkenden okuma öğrenmek istemişti ve okumayı biliyordu. Ayrıca güzel şiir yazıyordu ve yazdığı şiirleri bana gösterip bana da okuma öğretmeye çalışıyordu. Ona bir şiir yazabilirdim! Ama hâlâ bir şeyler eksikmiş gibi hissediyordum. Kazuya, doğduğu mevsimi yani sonbaharı çok severdi. Ben de öyleydim. Belki ona bahçemizden birkaç sonbahar yaprağı verebilirdim. Bazılarını süsleme için kullanır, bazılarına isimlerimizi yazardım. Ne yapacağımı bulmuştum ve çok mutluydum! Kazuya buna çok sevinecekti! Birden gözüm aydınlanmakta olan havaya ilişti. Gün doğumunda mı uyanmıştım? İstesem bu kadar erken kalkamazdım. Gün doğumunu izledikten sonra Kazuya'ya ne hediye vereceğimi bulduğum için rahat bir şekilde uyuyabilirdim. Ablamın odasına gittim ve yatağıma yattım. Birkaç saat sonra annem bizi uyandırmak için yanımıza geldi. Kahvaltı hazırdı. Hep beraber kahvaltımızı yaptıktan sonra ablam odasına ders çalışmak için gitti. Babam, mutfakta anneme yardım ediyordu. Ben de oturma odasında oyuncaklarımla oynuyordum. Birden annem ve babamın konuşmalarını duydum
Farushi: Canım, bugün hep birlikte gezmeye gidelim mi? Hem Akira da biraz rahatlamış olur?
Amane: Hmm... Olur hayatım. Hep beraber gideriz
Kulaklarıma inanamamıştım! Daha bu sabah planladığım hediye işi şimdiden olacaktı! Çok mutlu olmuştum. Oyuncaklarımı bir kenara bıraktım ve koşarak mutfağa annemle babamın yanına gittim
Melody: Anne! Yanlış duymadım değil mi? Bugün gezmeye mi gidiyoruz?
Öyle heyecanlı ve mutluydum ki yüzümden anlaşılıyorduAnnem, bulaşıkları yıkamayı bitirdi ve bana doğru gelip beni kucağına aldı
Amane: Evet, tatlım. Doğru duydun. Ama bekle! Bizi mi dinledin yoksa?
Yüzüne şakacı bir ifade takınarak sorduAnnem, beni kucağına alınca babam da geldi ve kafamı okşadı. Sonra da beni yanağımdan öptü
Farushi: Demek bizi dinledin, Melody
KıkırdadıMelody: Şey... Evet sizi biraz dinlemiş olabilirim. Bir hafta sonra Kazuya'nın doğum günü. Ona hediye almalıyım ve aklında çok güzel bir plan var!
GülümsedimAmane: Öyle mi? Neymiş o? Anlatmak ister misin?
Anneme ve babama bugün sabah olan her şeyi anlattım. Sonra babam konuştu
Farushi: Hadi o zaman! Ne duruyoruz? Hazırlanın! Gel, Melody! Ablana haber verelim!
Elimi tuttu ve ablamın odasına gittikAblama da anlattık. Ablam kabul etti ve herkes hazırlanmaya başladı. Evden çıktık ve hep beraber gezmeye başladık. Eve dönme konusu açıldığında annemin kazağını tuttum ve çekiştirdim
Melody: Anne! Kazuya'ya hediye almadık!
Amane: Özür dilerim, tatlım. Unutmuşum. Hadi gidip Kazuya'ya hediye alalım! Kıkırdadı
Bir oyuncakçıya girdik ve orada bir sürü peluş hayvan vardı! Çalışan amcanın yanına gittim ve sordum
Melody: Amca! Beyaz peluş kediniz var mı acaba?
Amca: Var tabii küçük kız. Sana göstereyim
Amca, beni sadece peluş kedilerin olduğu bir rafın yanına getirdi ve seçmem için bana süre verdi. Mavi gözlü ve beyaz bir peluş kedi beğendim. Anneme ve babama onu almak istediğimi söyledim. Hemen kabul ettiler ve Kazuya için beğendiğim peluş kediyi satın alıp eve döndük. Peluş kediyi koyabilmem için büyük bir hediye kutusunu oradaki amca hediye etmişti. Peluş beyaz kediyi onun içine koydum ve hemen bahçeye çıktım. Birkaç tane yaprak topladım ve hemen eve döndüm. Bazılarını aynı planladığım gibi kutunun içini süslemek için kullandım. Kalan yaprakları da eşit şekilde ayırıp birisine isimlerimizi diğerlerini ise yazdığım şiirin üzerine koyacaktım. Hemen elime bir kağıt kalem aldım. Okumayı ve yazmayı az buçuk Kazuya'dan öğrenmiştim. Ablam da henüz ilkokula gittiği için harfleri öğreniyorlardı (birinci sınıfta yani). O, ders çalışırken yanında durup ben de öğreniyordum ve artık okumayı ve yazmayı biliyordum. Kağıt kalemle şiiri yazmaya başladım ama birçok kez tekrardan başlamak zorunda kaldım. Çünkü hiçbirini gerçekten beğenmedim. Kazuya'nın doğum günü gittikçe yaklaşıyordu ve ben hediyenin son kısmını hâlâ tamamlayamamıştım. Sonunda Kazuya'nın doğum gününe bir gün kaldığında (ertesi gün doğum günü yani) şiiri yazmayı bitirdim. Gerçekten beğenmiştim ama fazla zamanımı almıştı. Son süslemeleri de yapıp diğer yapraklara da adımızı yazıp kutuya koyduktan sonra kutunun kapağını kapattım ve baş ucuma koydum. Ertesi sabah saat 10.00'da Kazuya'nın evinde doğum günü partisi vardı ve tabii ki ben de onur konuğuydum (yani davetlilerden biri ama aslında doğum günü çocuğu kadar o gün için değerli biri).
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Arkadaşı
Roman pour AdolescentsMerhaba sevgili okuyucu: Bu ilk kitabım ve uzun zamandır yazmayı düşünüp geri adım atıyordum. Ama kendi kendime "artık yeter yazıyorsam yazayım" dedim ve bu kitabı yazmaya başladım. Kitap tamamen bir kurgudan ibaret ve eğer geri adım atmazsam bu ser...