Hayatta her şeyin sona erdiğini düşündüğümüz zamanlar olur bazen amaçlarımızdan , ideallerimizden, uğrunda derbeder olduğumuz onca şeyden elimizi eteğimizi çektiğimiz zamanlardır bunlar. Ben de tam o zamanlardaydım birkaç yıldır ama şimdi karşısında durduğum ve bana aksimi gösteren bu ayna sayesinde bu zamanlarımın sona erdiğini hissediyordum. Dün getirdiğim ve gece karanlığında detaylı inceleme fırsatı yakalayamadığım bu ayna oldukça tuhaf görünüyordu sanki fantastik bir filmden fırlamış gibi oldukça büyüleyiciydi. Kalın gövdeye sahip bir sarmaşığı andıran çerçevesine dokundum yavaşça oldukça sağlam görünse de elime canlı bir bitkiymiş gibi gelmişti bu nedenle usulca bir yaprağını kavradım ve yavaşça parmaklarımı pürüzlü yüzeyine sürttüm... Şaşkınlıkla elimi geri çektim gerçekten de canıydı ya da yapaylığını asla belli etmeyecek kadar mükemmel yapılmıştı. Daha fazla araştırma yapmam gerektiğini düşündüm çünkü bu konuyla ilgili en ufak bir fikrim yoktu böyle bir teknoloji var mıydı ya da varsa bile nasıl görünüyordu bunu bulmalıydım. Belki de eski bir antikacı olan Ramiz amcaya danışmalıyım dedim anlık bir düşünceyle ve elime çizim defterimle kalemlerimi aldım. Eğer bir telefonum olsaydı hemen resmini çekerdim tabi ki ancak benim bir telefonum yoktu; aylar önce yanlışlıkla düşürmüştüm ve günümüz şartlarında yaptırabilecek bir imkana sahip olmadığımdan onu öylece satarak yerine tuşlu bir telefon almıştım. Sosyal medya özürlülüğü gelişmişti bende annemi kaybettikten sonra yalnızca çok samimi olduğum arkadaşlarımla birkaç kelam ettiğimden hiç sıkıntı etmemiştim bu durumu ancak şimdi akıllı telefonların o güzel özelliklerinden faydalansam benim için daha iyi olacaktı, neyse dedim içimden hiç olmazsa yeteneklerimden biri işime yarayacaktı. Kahverengi deri kaplama defterime güzelce çizdim aynayı oldukça detay vardı ve hepsine elimden geldiğince dikkat etmiştim sonunda işim bittiğinde elimdeki defteri yavaşça kaldırdım tıpatıp aynısı olmuştu. Yerimden kalkıp aynanın yanına geçtim hemen, evet oldukça iyi çizmiştim ama yaprağının da detaylı görünümüne ihtiyacım olabilirdi belki; belki de annem bu aynayı Ramiz amcadan satın almıştır. Eğer öyleyse işim oldukça kolaylaşacaktır sonuçta Ramiz amca bir antikacı ve eğer böyle bir aynayı daha önce görüp sattıysa muhakkak hatırlayacaktır.
Yaprak çizimiyle de işim bittikten sonra hazırlanmak için odama geçtim. Hemen siyah dar paça kotumu ve favori krem rengi örgü kazağımı üzerime geçirdim; odanın dağınıklığına kısa bir göz atıp çekmeceden çoraplarımı çıkardım dönüşte odamı da toplamam gerektiğini aklıma kazıyarak salona geri döndüm. Ayna bir boy aynası kadar olduğundan kısaca kendimi süzdüm oldukça iyi görünüyordum yani toparlanmış. Annemin vefatından sonra uzunca bir süre kendimi ben bile tanıyamamıştım ancak şuan oldukça iyi görünüyordum; saçlarım son kestirdiğimden beri tekrar eski halini almış, çökmüş yanaklarım toparlanmış ve en önemlisi zaten bir hayli beyaz olan cildim hastalıklı görünümünden tamamen arınmıştı. Tekrar eski ben gibiydim sadece daha az canlı ve neşeli... Belime kadar uzanan simsiyah saçlarımı at kuyruğu şeklinde toplayarak orta sehpaya bıraktığım çoraplarımı giydim. Girişteki dolaptan paltomu ve postacı çantamı aldım. Çantanın içerisine defterimi, kalem ve silgimi ayrıca depoda bulduğum küçük boyutlardaki sandığı koydum. Tamamen hazır olunca bir bardak su içip yola koyuldum.
Ramiz amcanın minik antikacı dükkanı oturduğum mahallenin çıkışındaki ana caddenin üzerinde oldukça mütevazı bir yerdi. Doğruyu söylemek gerekirse sayılı müşteriye sahipti ve yalnızca bu kitleye hitap edebilecek ürünleri satın alıp dükkanında sergilerdi eşi Elif teyze ise işin genelde satış kısmıyla ilgilenirdi ve benim takdir ettiğim bir şeydir ki o da kocasının bu antika tutkusuna destek olması; yıllar öncesinde artık ne kadar çabalarsa çabalasınlar çocuk sahibi olamayacaklarını öğrendiklerinde memuriyetlerine son verip bu antika yolculuğuna çıkmışlar. İşte hayat tam olarak bu bir tarafta çocuk sahibi olup kapı eşiklerine terk edenler diğer tarafta ise istemelerine rağmen çocuk sahibi olamayanlar... İçinde bulunduğum düşüncelerin ağırlığıyla derin bir nefes alıp kafamı usulca kaldırdım. Evet, sonunda hedefe varmıştım. Umarım aradığım cevaplara burada ulaşabilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENUMBRA
FantasyVincent dedi genç kız titrek nefesler eşliğinde... Vincent... Yavaşça gerdi kulaklarını genç adam; koca taht odasında kimsenin duyamayacağı kadar kısık bir sesle dile getirilen ismini üstün güçleri sayesinde fark etmişti. Usulca buluştu bakışları gi...