4.

91 6 0
                                    

seasons-wave to earth

Hyunjin

Üzerimdeki hayretle yontulmuş gözlerin açtığı derin kesikleri fark edemeyecek kadar doluydu bugün kafam. Sızan huzursuzluğumu keskin hareketlerimle infaz etmeye çalışsam da nafileydi, tek yaralanan bendim yine.

"Hyunjin." Minho'nun gür sesiyle aniden hareketlerim sonlandı. Geçmiş hayatında general falan olmalıydı, sesini duyduğum anda ilginçtir ki sorgusuz sualsiz itaat ediyordum. "Bugünlük bu kadar yeter."

Son günlerdeki tavrımdan ötürü telaşlı olduğunu bildiğimden özellikle gözlerim onu bulmadan arkamı dönüp usulca başımı salladım. Sarsılan temellerim başımı döndürürken etrafı kuru bir havlu bulmak için taramaya çalıştım. Görüş alanıma havluyu uzatan küçük, tanıdık bir el girdi, bakışlarım yavaşça yüzüne kaydığında dostumun değerli hazinesiyle karşılaşmak pek de şaşırtıcı değildi.

Son birkaç gündür ne kadar iyi yürekli ve yardımsever biri olduğunu az çok kavramıştım, gerçi bir şeyler eksik gibiydi. Hiç kimse gözüktüğü gibi değildi ve yine kimse bu kadar hatasız olamazdı. Neden böyle düşündüğümü kestiremediğimden yanlış anlaşılma olduğuna yorsam da genelde sezgilerim kuvvetliydi. Seungmin'e bundan bahsedip etmemek arasında çok kararsızdım, hem kanıtı olmayan bir özyargıydı hem de doğru olsa bile umursayacağını düşünmüyordum. Belki söylersem konuşulanlar yanlış yerlere çekilip yersiz huzursuzluk yaratabilirdi.

Ona temas etmemeye özen göstererek uzattığı havluyu alıp ağzımın içinden sessiz bir teşekkür mırıldandım. Yüzüm ve boynumdaki terleri seri hareketlerle silmeye çalışırken konuşmadan parlak, sabırsız gözlerini üzerime dikerek karşımda durmaya devam etti. Söyleyecekleri içinde birikip patlamadan önce duraklayıp odağımı Felix'e döndürdüm.

''Bir sorun mu var?'' Aslında bu kadar sert olmasını planlamadığım sorum beklemediğim kadar mesafeliydi. Önümdeki çilli ise ya buna takılmamıştı ya da oldukça umursamaz biriydi.

''Hyunjin hareketlerin büyüleyici, daha önce dans ettin mi? Sadece 1 yılda mı bu kadar geliştin? Bana verebileceğin tavsiyelerin var mı?'' Onun duraksamadan sıraladığı soruları karşısında ben bile nefes nefese kalmıştım. ''Aslında bugün arkadaşlarımla dışarı çıkacağım, gelmek ister misin? Gerçekten uzun uzadıya konuşmak istiyorum seninle.''

Kalabalık bir masada oturmanın imgesi bile göğsümü sıkıştırırken geçerli ve bir daha benimle muhatap olmaya yeltenmeyeceği bir bahane için zihnimi kurcalamaya başladım. En son mutlu bir şekilde beraber geçirilen günün ağzımda bıraktığı acı tadı hala tazeydi. Korkak doğamın oluşturduğu doğal kalkanım dost ateşini etkili bir şekilde geri püskürtmeyi başarırdı normalde, ama bu garip çocuk saflık bulutlarının oluşturduğu sisle körleşmiş gibiydi. Ya da sadece savunmamdaki boşlukları hedefliyor olabilirdi ancak o kadar kurnaz olduğunu sanmıyordum.

Seungmin'in son zamanlarda koreografiyle ilgili beni sıkıştırmaları geldi aklıma birden. Fiziksel ve mental yoğunluğuma ek olarak çilliyle yakınlaşma fırsatını kaçırmaması için reddetmeyi düşündüğüm saçma teklifine boyun eğmek zorunda kaldığıma inanamıyordum. Sıkıntılı bir nefes alarak kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattım.

''Minho kulübe şimdilik katılmayan birinin de elemeye katılacağını söylemişti hatırlıyor musun?''

Beni dikkatle dinlerken parlayan kara gözleri üzerimdeyken hızlıca başıyla onayladı. Albenisi inkar edilemezdi, ayrıca her gün görülebilecek sıradanlıkta bir güzellik olmaktan da oldukça uzaktı. Perileri kıskandıran hoşluğunun insanların kafasını çevirttiğine emindim, bizzat şahit oluyordum zaten kulüptekilerin yasaklı bakışlarına. Dostumu anlarken bir yandan da durumuna üzüldüm, zorlu birini seçmişti.

abyssalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin