28 Haziran 2022
Taehyung:
Sana ihtiyacım var Jeon.(18.30 İletildi.)
(18.45 Görüldü.)
Jeon:
Neredesin?Taehyung:
Konum-
Taehyung'un attığı konuma giderken kendime sakin olmamı söylüyordum. Fakat kendimi kandırabildiğim an aklıma Taehyung düşüyor tekrar ve beni neden çağırdığını düşünmeye devam ediyordum.
Taksiciye biraz daha hızlı olmasını söylüyorum. Merak, bütün vücudumu sarmıştı bir kere. Taksinin hızlanmadığını fark ettiğimde sesimi yükseltiyorum ve acelem olduğunu söylüyorum. "Hız sınırını aşamam." diyor, öfkeli birkaç ses bırakıyorum açık camdan dışarı.
Sonunda taksi durduğunda hızlıca parasını veriyor, taksiden iniyorum ve çevreme bakınıyorum. Durgun deniz kumları ıslatıyor, yavaş yavaş batmaya başlayan güneşin turuncu ışıkları sahile vuruyordu. Pek kimse yoktu burada, gerçekten kimse yoktu. Taehyung'da.
Telefonumu elime alıp ona mesaj atacak iken arkamdan ismimin seslendiğini duyuyorum. "Jeon?" Tanıdık sesi işittiğim gibi arkamı dönüyorum. Karşımda bir elinde şarap şişesi, diğer elinde iki şarap bardağı görüyorum. "Gel." diyor, sorgulamadan peşinden gidiyorum. Denizin henüz ıslatmadığı kumlara oturduğunda bende yanına yerleşiyorum.
Neden beni buraya çağırdığını sormuyorum. Anlatmak istese anlatır diye düşünüyorum çünkü. Şaraplarımızı yudumlarken güneşin batmasını izliyoruz. O sırada ılık bir esinti bedenimi yalıyor. Hava güzel. İçim bir hoş oluyor ve gülümsememe engel olamıyorum. Gözlerimi kapatıp anı yaşamaya çalışıyorum.
Onun sesini duyduğumda gözlerini açmak zorunda kalıyorum. "Çoğu zaman," diyor, titrek bir sesle. Dönüp bakıyorum yüzüne, denize bakıyor düşüncelere dalmış bir şekilde. "Yaşadığımı unutmaya çalıştım."
Bardağı ağzına götürüp sakinlikle içiyor. Gözümü ondan çekiyorum ve şarap şişesini alıp daha boşalmamış bardaklarımıza götürüyorum. Şaraptan bir yudum alırken aynı zamanda devam etmesini bekliyorum. "27 gün, dile kolay. Her günün her bir saniyesi, Jeongguk," bana baktığını hissettiğimde ona dönüyorum bende. Gözlerinde bir hüzün var, ancak devam ediyor. "Her bir saniyesinde içten içe ölüyordum." Başını tekrardan önüne çeviriyor. "Ölmeye devam ediyorum."
Önce bir hıçkırık sesi duyuyorum, ardından ağlamaklı bir ses. Şaşkınca ona dönüyorum. Dizlerine başını yaslayarak yüzünü kapatmaya, hıçkırıkları arasından konuşmaya çalışıyor. "Hiç..." İç çekiş. "Hiç bu kadar kötü hissetmemiştim." Ne demek istediğini anlamıyorum ama üzülüyorum ona. Kötü şeyler yaşamış olmalı, diyorum kendime.
Elimi saçına atıyorum ve okşuyorum tutamlarını. "Kendini saklamana gerek yok. Sadece ikimiz varız." Zihnim açık, hiç olmadığım kadar ayığım. Küçük bir çocuk gibi başını daha fazla dizlerine bastırıyor. Ne olduğunu bilmesem bile onu böyle görmek içimde bir şeylerin kırılmasını sağlıyor, onu mutlu etme ihtiyacı hissediyorum.
Ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkarıp bir kenara koyuyorum. Sıcak kumlar ayağıma yapışırken ayağa kalkıyorum ve elimi ona uzatıyorum. "Gel benimle." Başını kolları arasından kaldırıp yüzüme ve ona uzattığım elime bakıyor. Sorgulamadan elimi tutuyor ve ayağa kalkıyor. Önünde çömelip ayakkabılarını çıkarmasında yardımcı oluyorum. Ayağa kalktığımda yüzünde bir tebessüm görüyorum ve oracıkta ölmek istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aslında Alkol Hâlâ Damarımda | Taekook
أدب الهواةJeon, yeni bir sayfa açmak için gittiği barda gerçekten de yeni bir hayata adım atmıştı. Büyük bir çukura düşmüştü, ancak kurtulmak istemiyordu. [Düzyazı, Tamamlandı]