5.) Tereddütler

3 1 1
                                    

13 Eylül 2022

Üç ay.

Üç aydır Taehyung ile görüşüyoruz, buluşuyoruz, sohbet edip sevişiyoruz.

Ama bana karşı ne hissettiğini bilmiyorum. Benim onu sevdiğimi ikimiz de biliyoruz. Bunu sorun etmiyorsa o da beni seviyor olabilir miydi?

Olamazdı.

Olamazdı, çünkü sevmeyi bilmezdi o. Kendisi demişti bunu bana. Keşke izin verse, sevmeyi benimle öğrense. Ama istemedi.

"Sevginin hissettirdiği güzel şeyler yalnız birer ilizyon. Sevgi, mutsuzluk demektir. Sevgi, acı demektir." Sözünü kestim. "Ama aynı zamanda yaşamaktır. Sevgi insanı yaşatır Taehyung. Sadece bir insana karşı olan sevgi değil; bir dizi, şarkı ya da herhangi bir nesne bile olabilir. Sevgi olmazsa insan hayata küser, zevk almaz hiçbir şeyden. Sevmek acı verici olsa bile onun yanında getirdiği mutluluk paha biçilemez. Bırak sana sevmeyi öğreteyim."

"Bunu yapma Jeongguk. Henüz gençsin, benim için bu kadar uğraşıp kendini yıpratma. Benim gibi bir adam ne anlar sevmekten? Seni üzmekten başka bir şey yapamam. Sevme beni."

Taehyung, küçüklüğünden beri üzerine baskı kurulmuş birisiydi. Çocuk yaşlarda iş hayatını öğretmişler, birçok eğitim vermişler. Babası hastalığa yakalanana kadar böyle sürmüştü. Ondan sonra ise zaten şirkette çalışmaya başlamıştı.

Taehyung 7 yaşından beri iş hayatını öğreniyordu.

Böyle bir hayat yaşamak istemediğinden bahsetmişti bana. Eğer elinde olsaydı da kendi hayatını düzenleyebilseydi özgür olmak istediğini söylerdi. Dans eder, arkadaş grubu olur, arkadaşlarıyla geceler, annesi ve babası onu önemserdi... Ve daha sayamayacağım birçok şey.

Belki taehyung'un geçmişini değiştiremezdim, ama ona bir gelecek yaratabilirdim.

Dış kapının sesini duyduğumda Taehyung'un geldiğini anladım. Arada sırada bende kalıyordu. İçini ısıtıyormuş bu ev, öyle demişti. Annem de bunu sorun etmiyordu hiç. Hatta taehyung'u oğlu olarak görüyordu ve onu çok seviyordu.

Odamın kapısı çalınca "gel," dedim kucağımdaki bilgisayarı doğrulup komodine koyarak. Kapı açıldı, içeriye gözleri kıpkırmızı bir Taehyung geldi. Ağlamıştı, yine babasıyla kavga etmiş olmalıydı.

Ayağa kalkıp kapının önünde dikilip ağlamaya başlayan V'nin yanına gittim. Elinden tuttum ve yatağımıza götürdüm onu. Yatağımız diyordum çünkü artık o yatakta her zaman Taehyung ile yatıyordum. Sevgili değildik ama sevgililerin yaptığı her şeyi fazlasıyla yapıyorduk. Tek sorun Taehyung'un beni sevmeme sorunuydu.

Yatağa uzanıp onu da yanıma çektim. Göğsüme yasladım kafasını ve başımı saçlarına gömüp ensesini okşamaya başladım. Bunu yapınca rahatlıyordu. "Özür dilerim." Boğuk ve titrek bir sesle konuştu bir anda. Kulağına fısıldadım, "önemli değil Taetae. Gerçekten önemli değil."

Taehyung bazen ağlayarak gelirdi yanıma, bazense onun yanına gelmemi isterdi. Bu ağlamalarının sebebi her zaman babası olmuştu. Onunla hiç iyi anlaşamıyorlardı, bunu biliyordum fakat aralarındaki problemi hiçbir zaman bilmemiştim. Sormuyordum da, çünkü isterse anlatırdı, biliyordum. Fakat 29 yaşında bir adamın ağlamasını sağlayacak ne olmuş olabilir diye düşünüyordum hep.

"Ö-önemli. Ben çok-çok özür dilerim. Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim."

Saçlarına bir öpücük kondurup geri çekildim biraz ve yüzünü avuçlarımın arasına alıp başını kaldırdım. Yüzü kıpkırmızı olmuştu, ağlamak istiyordum onu böyle gördükçe. Uzanıp alnına dudaklarımı bastırdım. "Ne olduğunu anlatmak ister misin?"

Aslında Alkol Hâlâ Damarımda | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin