3

55 6 7
                                    

Camdan içeriye sızan gün ışığı ile gözlerimi hafif aradım. Daha doğrusu aralamaya çalışmıştım. Belli ki geceden dolayı gözlerim şişmişti. Üstümde ki yorganı yan tarafıma atıp ayaklandım. Bugün bir video çekimimiz vardı. Bu halde insan karşısına çıkarsam herkes anlayacaktı. Telefonumu alıp saati kontrol ettim. Daha uyanmamış olabilirlerdi. Hemen mutfaktan buz alıp gözlerime tutmam gerekiyordu. Telefonumda ki bildirimleri kontrol ederken mutfağa doğru ilerledim. Menajerimizden gelen saat kaçta bizi alacağının mesajı ve birkaç tane instagram bildirimi vardı. Grubun intagram hesabı harici bir hesabım vardı. Hiçbir şey paylaşmıyordum oradan. Sadece staylerin neler paylaştıklarına bakıyordum. Onları izlediğimizi biliyorlardı. Bazen onların paylaşımlarına çok gülüyordum. Mutfağa ulaştığımda telefonu masanın üzerine bırakıp buzluğu açtım. Buzları alıp bir peçeteye sardım. Salonda ki koltuğa geçip kafamı geriye doğru yaslayıp buzları gözlerimin üzerine koydum.

Bir süre öyle beklerken içeriden kapı sesi duydum. Birisi uyanmıştı. Buzları gözümden kaldırıp hole kafamı çevirdiğimde beklemediğim biri ile karşılaşmıştım. Burada olmamalıydı. Beni bu halde görmemeliydi.

"Neden buradasın?"

Daha yeni uyanmış ve hiç konuşmamıştım. Bundan dolayı sesim fazla kalın çıkmıştı.

" Gece seni kontrol etmeye gelmiştim."

"Odama mı girdin?"

Bangchan eğer odama girdiysen... Bir saniye zaten kapı kitliydi giremezdi.

"Girmedim. Minho izin vermedi. Onun küçük bebeği gibisin. Uyuduğun için seni rahatsız etmemem gerektiğini söyleyip durdu."

Oh... Minho abinin beni koruması sinirini mi bozmuştu? Oh olsun sana. Aklıma aniden gelen soru ile dilimi tutamamıştım.

"Arkadaşlarının yanındayken aklın bende mi kaldı?"

Ağzımdan çıkan kelimeler ile kendime lanet ettim. Alt dudağımı dişlerimin arasında ezerken gözlerine bakamayacağım için kafamı eğdim fakat saliselik bir an onun dudaklarının hafifçe yukarı doğru hareket ettiğini gördüm ya da görmek istediğim bu olduğu için öyle sanmıştım. Adım sesleri bana yaklaşırken koltuğun içine doğru çekilmek istiyordum. Sıvı olup yok olmak. Kafası kafamın yanına geldi.

"Evet Felix. İnatçı bir çocuksun bundan dolayı kendine bakmama ihtimalın kafamın içerisinde dönüp durdu. "

Neyim ben? Senin bebeğin mi? İçimde ona aşık olan tarafım şuan dans ediyordu fakat sürekli imkansız olduğunu söyleyen tarafım onu alıp bir kenara oturttu. Seni bir kardeşi gibi merak etti.

"Merak etmene gerek yoktu. Yedim tüm yemeği sonrada uyudum."

" Sadece uyumuş gibi gözükmüyorsun."

Elleri aniden çeneme değdi ve kafamı kaldırdı. Şuan ki durumda gözlerimi kapatıp dudaklarımı ona sunabilirdim fakat içimde ki yaramazı susturmayı sözleri ile başarmıştı.

" Gözlerin şiş. Ağladın mı?"

" Ne saçmalıyorsun? Çok fazla uyudum ondan dolayı şişti."

Tek yana doğru kalkan dudaklar. İnanmamıştı. Onu o kadar uzun zamandır tanıyordum ki. Her hareketinin benim için bir anlamı vardı. Her birinin hangi amaçla yapıldığını biliyordum.

" Öyle olsun. Üstüne gelmeyeceğim yoksa yine ağlarsın."

Tek kaşı havadayken elini çenemden çekmişti. Bu kadar dominant olması yasaklanmalıydı. Ağla dese ağlayabilecek gibi hissediyordum. Bana da yazık değil mi? Cevap vermemiştim ona. Biliyordum üstüme gelse ağlayabilirdim. Yanıma geçip oturdu ve kolunu koltuğun arkasına yasladı.

Driving me WILD | CHANLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin