Bir oğlan düşünün canı çok yanıyor ama ağlayamıyor bile. Fiziksel bir acı değil psikolojik. İşte o benim ailem. Bu kez sadece bedenim değil ruhum da ölecek.
Akıl hastanesinde tedavi gören bir deliyim. Belkide deli olan biz değildik, dışarıda hiçbirşey olmamış gibi hayatına devam eden insanlar deliydi.
İki haftadır buradaydım ve geldiğimden beri doktorla hicbir şekilde diyalog kurmamıştım. Konuşsam ne değişecekti ki. Acıyacak mıydı ya da bu kadar insanın derdinin arasında yaralarımı küçük mü görecekti?
Yine bir kaçma girişiminde bulunmuştum ve yine hüsranla sonuçlanmıştı. İğneyle kanıma enjekte ettikleri sakinleştirici yüzünden ölü gibi hissediyordum.
Belki de artık soğuk iğnenin hissiyatı iyi gelmeye başlıyordu kim bilir. Ailem sevdiğim kadına kadar seçmiş bunun doğru olan olduğunu savunmuştu. Seçtikleri kadın ne yapmıştı peki ilk önce o kalbi toparlamış ardından hiç iyileşemeyecek hale getirmişti.
Ben onların çocukları değil miydim? Kendim hakkında hiçbir zaman karar veremeyen zavallı çocuk... içimde öyle bir acı vardı ki belki fiziksel acı çeksem bu kadar can yakmazdı.
Başımda bekleyen hemşireler ve doktorun varlığını hissediyordum lakin onlara bakacak gücü kendimde bulamıyordum. Neden bu hâlde olduğunu anlattırmaya çalışmıştı ve onun bu yersiz isteği krize dönüşmüştü.
Doktorun sesiyle anlık irkilme yaşadım.
"Alperen iki haftadır buradasın ve hiç birşey anlatmamak konusunda çok ısrarcısın.Bu yetmiyormuş gibi birde hastaneden kaçmaya çalıştın. Sadece ondört günde dokuz defa bu girişimde bulundun. Ne kadar anlatma taraftarı olmasan da bir gün anlatacaksın. Anlatman gereken zaman gelene kadar içinde iç çatışma yazacaksın çünkü."Flasbaks
Alperen dolabından aldığı son kıyafetleri de katlayıp valizinin içine koydu. Hem mutlu hem de üzgündü. Leyla'yla yeni ev tutmuşlardı. Evlenmek için henüz erkendi çünkü yirmi yaşındaydı daha ama ona olan sevgisi ve özlemi daha ağır basıyordu.
Valizinin ağzına fermuarı çekti. Dün akşam kına gecesiydi. Devamında Leyla ve arkadaşları bekarlığa veda partisi yapmışlardı. Kadınların da yapabileceğini ön görmüşlerdi. Düğünü işlerinin aksamasından dolayı iki gün sonraya ertelemişlerdi.
Leyla İstanbulda yaşadığı için evlenene kadar İzmirde tuttukları evde kalıyordu. Günün erken saatiydi ve sevgilisine kahvaltı hazırlayarak sürpriz yapacaktı.
Valizini odasının bir köşesine koydu. Dolabından aldığı konserveleri ayağına geçirdi. Üzerinde kahve rengi süveter ve bej rengi pantolon vardı. Giydiği beyaz ayakkabılarla konbinini sporlaştırmıştı.
Koyu kahve saçlarını açık bırakmıştı. Yeşil gözleri mutluluk ile ışıldıyordu. Valizini sonra götürmeye karar vererek yanına almadı. Açık krem rengi paltosunu üzerine geçirerek dışarı cıktı. Annesi ve babası muhtemelen yan taraflarında kalan yedek evlerinde Leyla'nın ailesi ile vakit geçiriyordu.
Fırına uğrayıp iki boyoz iki de poğaça alıp yeni evlerine yürümeye başladı. Sitelerinde tutmuşlardı evi. Yaklaşık yarım saatlik yürüyüşün ardından eve varmıştı. Yedek anahtarını cebinden çıkarıp kapıyı açtı.
Saat erken olduğu için ses çıkarmamaya çalışıyordu. İçeri girip kapıyı kapattı. Ayakkabısını çıkaracakken ayakkabılığın önünde duran ayakkabı gözüne çarptı. Aras'ın ayakkabısıydı. İkiz kardeşinin. İyi de ne işi vardı burada ya arkadaşlarıyla dışarı çıkmış olması ya da annesinin yanında olması gerekiyordu.
Demekki ikisi de uyanıktı. Alperen'in içi heyecanla doldu. Bu ikisi ona sürpriz mi yapacaktı yoksa. Elindekileri salondaki masanın üzerine bırakarak yukarıdaki odalarına adımladı.
Merdivenlerden çıkarken yerde duran kadın buluzuyla nevri şaştı. Leyla'ya aldığı hediyeydi.Bir adım daha attı. Aras'ın beyaz gömleği yerdeydi. Nefesi boğazını tıkamıştı adeta.
"L-Leyla nerdesiniz"diye seslendi titreyen sesiyle. Odanın kapısı yarım açıktı. Kapıyı iterek içeriye adımladı.
Tam bir daha sesleneceği sırada yatakta yatan iki çıplak bedenle hayatının şokunu yaşadı. Leyla kapıya yüzü dönük şekilde çıplak uyuyordu. Aras da arkasından beline sarılmıştı.
Başından aşağı kaynar sular boşalmış gibi hissetti. Leyla olduğu yerde kıpırdanmaya başladı. Yavaşça gözleri ovuşturarak açtı. İlk ayakta duran bedeni görünce irkildi ardından kolunun altında yatan bedene gözü kaydı.
"A-aşkım" kendisi bile olanın farkında değildi belkide. Alperen'in gözünden bir damla yaş aktı ve hemen arkasını dönüp merdivenleri inmeye başladı. Leyla neye uğradığını şaşırmıştı, kolunda yatan bedeni hızla yataktan aşağı itti. Aras'ın ağzından tiz bir çığlık firar etti.
Leyla onu umursamadan üzerinden atlayarak Alperen'in arkasından koştu.
"Alperen dur hiç birşey göründüğü gibi değil." Alperen hızla arkasına dönüp aralarında iki adımlık mesafeyi kapattı."Ne yaptınız siz, ne yaptınız" Hem ağlıyor hem de bağırıyordu. Leyla'yı göğsünden itekledi. Leyla iki adım geriye çıktı."Sarhoştum yemin ederim birşey hatırlamıyorum onu sen sandım."
Sevdigi adamı kardeşinden bile ayırt edememişti. Alperen duydukları karşısında daha da şok geçirdi. Parmağındaki yüzüğü çıkartıp suratına fırlattı. "Herşey bitti. Allah ikinizin de belasını versin."
Kapıdan dışarı çıkan adamla beraber Leyla yere çöktü. Ne yapmıştı. Bunu sevdiği adama nasıl yapardı. Gözlerinde biriken yaşlar yanağını ıslattı. Aras ise merdivenlerin başında yüzündeki sinsi gülümsemeyle Leyla'yı izliyordu.
Alperen' in cani yanıyordu. Sevdiği kadının bunu yapmasına mı bu kadar üzülmüştü yoksa canından bir parça kardeşinin ihaneti mı bilemedi. Elleri ayakları şok içinde titriyordu. Aras'a bunun hesabını soramamıştı bile.
Aras'a hesap sorarken kıyabilir miydi kardeşine vurmaya? Ama o kıymıştı. Kardeşinin sevdiği kadınla yatmıştı. Alperen'in kalbini parçalara ayırmıştı.
Flasbaks sonu;
Olanlardan sonra Aras ve Leyla'nın evlenmesine karar verilmişti. Sözde aile şirketlerinin bu evliliğe ihtiyacı varmış. Annem ve babam benim yanımda değil Leyla ve Aras'ın yanında saf tutmuştu. Beni akıl hastanesine yatırarak diri diri ölüme yollamışlardı.
Düğün yapıcaklar ve beni çağırmayacaklar öyle mi? Buradan kaçacağım ve Leyla ve Aras'ın yaptıklarının hesabını tek tek sorucam.
İntikam almadan nefes almak bile haram bundan sonra...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİLER KOĞUŞU [BXB]
أدب المراهقينHayattan bezmiş biri...onun sadece sevilmeye ihtiyacı vardı bu tutukluk yapan hayatta.