Sunghoon-Jakeyine şu yeni çocuğun yanındasın sanırım
adı neydi
Heeseung mu
al onu da odama gel
hemen.
görüldü-
Kölesi varmış gibi konuşması yok mu. Ya sabır.
"Şey Heeseung hyung. Hoon çağırıyor da. İkimizi yani."
"Hoon derken? Anlamadım."
"Sunghoon bey yani."
Başıyla onaylayıp benimle beraber yürümeye başladı. Odaya vardığımızda önden kapıyı tıklatıp girdi.
"Beni de istemişsiniz Bay Sunghoon. Bir şey mi oldu?"-Hee
"Evet. Oldu. Menejerimi çok meşgul ediyorsun. Günün çoğu zamanını seninle geçiriyor ve ben çağırdığım zamanlarda geç geliyor. Mümkünse artık konuşmayı olabildiğince azaltın. Bu kadardı. Çık şimdi."-Hoon
Heeseung ve ben anlamadık tabii. Sonra Heeseung şaşkın şaşkın dışarı çıktı. Ben azıcık alışkınım aslında ama ona üzüldüm şu an.
"Niye yaptın ki? Yine."
"Karışma Jake. Neyse. Yemeğe çıkalım mı diycektim."
"Nasıl yani anlamadım?"
Ne?
"Bildiğin Jaeyun. Yemeğe çıkalım mı?"
"Şey, bilmem. Yani sevgilin kızmasın. Yine tartışmak istemiyorum."
"Merak etme bir şey demesine izin vermem. Seni ben çıkartıyorum sonuçta."
Bu çocuğun başına saksı mı düştü?
"Emin misin Hoon? Biliyorsun her yerden çıkma gibi bir huyu var."
Kafasını sallayıp gülümsedi.
"Eminim."
"Tamam o zaman."
Kısa bir üstümü düzelttim ve sonra çıktık. Yoldayken ise garip bir şey fark ettim...
"Hoon. Bu yol evine gidiyor?"
Bana yandan kısa bir bakış atıp güldü.
"Evet."
"Neden?"
"Eskisi gibi olsun istedim. Bu ara çok uzak kaldık Jaeyun. Bunu sevmiyorum. İkimiz de birbirimize kaba davranıyoruz ve ben bunu da sevmiyorum."
Tabii tabii bilmez miyim.
"Daha çok sen öyle davranıyorsun. Ben de sen bana öyle davrandığın için karşı bir tepki veriyorum."
İç çekti.
"Haklısın Jae. Bir şey diyemiyorum. Ama gerçekten eskisi gibi olmak istiyorum."
İşte bu sözler çok tehlikeli. Eskisi gibi olmak derken... Neyi kastettiği o kadar önemli ki. Eğer arkadaşlık olarak bahsediyorsa tabii ki ama diğer türlü... O kadar eskiye dönebilir miyiz bilmiyorum.
"Yine bipolar kişiliğine bürünmeyeceksen eskisi gibi olabiliriz Hoon. Ama sürekli kararlar değiştirip benimle oynuyorsun. Ben napayım?"
"Biliyorum. Ama bende böyleyim sende bunu biliyorsun."
'Maalesef' diye geçirdim içimden.
Böyle sohbet ede ede evine vardık. Eve girdikten sonra burnuma mükemmel yemek kokularının gelmesini bekliyordum ama hayal kırıklığına uğradım.
"Yemek hazırlatmadın mı?"
"Beraber yaparız diye düşündüm."
Diyip göz kırptı. Ben bu davranışları biliyorum...
"Peki."
Üstümdeki kabanı çıkardıktan sonra her zaman aşina olduğum mutfağa girdim.
"Ne yapacağız?"
"Tavuk sote? Yanına da salata yaparız. Klasik gidelim."
"Tamammm."
O tavuğu çıkartırken ben de dolapdan salata malzemelerini çıkarttım.
Sunghoon tavuğu kesmeye başlayınca bende salatayı yapmaya başladım. Bir süre sonra tavuğu kesmeyi bitirince benim olduğum yerin bir üst rafından kab almak için arkamdan rafa doğru uzandı.
Ve korktuğum şey başıma geldi. Sunghoon arkamda durmaya devam etti ve boynuma doğru eğildi.
"Hoon."
Fısıldadım. Bunun bir uyarı olduğunu biliyordu ama devam etti. Boynuma doğru iyice kafasını sokup kokumu içine çekti.(not: bu haraketi her ficimde kullanıyorum çünkü çok hoş.)
"Efendim."
Daha da ileri gidip boynumu öptü.
Onu itip yüzüne bile bakmadan koşa koşa kendimi dışarı attım. Çünkü eğer hızlı bir şekilde çıkmasaydım eminim daha önce yaptığımız hataları yine tekrarlayacaktık...
~
Ay ne oluyor ne oluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
work || jakehoon
Fanfiction"Baksana nasıl konuşuyorsun benimle. Ne kadar güzel bakıyorsun bana. Beni incitmemek için kendini küçücük bir odaya hapsetmeyi bile düşünüyorsun. Bu gelişme değil de ne? Bu iyiye gitme değil de ne? İstemiyorum Hoon. Seni daha yeni bulmuş gibi hissed...