Dazai'in sorduğu soruda ciddi olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ben ne yapacağını nereden bileyim ki?
"O birine mi çalışıyor?"
Sorum karşısında sıkılmış bir şekilde iç çekti.
"Sıkıcı davranma ve cevap ver."
"Kime çalıştığını ve planlarını anlatana kadar işkence et."
Bana gülümsedi.
"Mesela ilk nasıl başlamalıyım?"
"Kolunu kes."
Bıçaklı adam bunu duyunca korkuyla Dazai'e baktı. Dazai ise sadece gülümsüyordu.
"Dediklerini yapacağım."
Birkaç kişi çağırıp bıçaklı adamı götürmelerini söyledi. Adam uzaklaştıktan sonra arkasına yaslandı.
"Fotoğrafını ister misin?"
Ona uyup geriye yaslandım.
"Canlı izlemek isterim."
Bu kahkaha atmasına neden oldu.
"Gerçekten eğlenceli bir adamsın."
...
"Bunca zamandır nerelerdeydin? Beni orada yalnız başıma bırakıp ne bok yedin?"
Yine boş laflar dinlerken arabanın kapısını açtım. Kendisi de yanıma geçti.
"Cevap bile vermeyecek misin?"
"Sessizlikte bir cevaptır."
Hâlâ sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Onu umursamadan arabayı çalıştırdım. Daha fazla Dazai ile vakit geçirmek isterdim ama bazı insanlar buna engel oluyordu. Yanımda oturan sevgilim gibi. En azından susmuştu. Bara yakın olmasına rağmen yürümek istemediği evine geldiğimizde durdum. Bana bakıyordu.
"Bu gece kalmak ister misin?"
Onunla ilgilenecek keyfim yoktu.
"Hayır."
Üzgün bir şekilde bana baktı. Sanki bir şey söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. Söylemek istediği şey umrumda olmadığı için öylece ona baktım.
"Peki."
Yaklaşıp dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Ben daha fazlasını yapmayınca arabadan çıktı. O eve katlanamadığım için arabayı çalıştırdım. Dazai ile tanıştıktan sonra her şey daha fazla sıkıcı geliyordu. Tam onu düşünürken beni aramıştı. Yeni ayrılmamış mıydık, neden arıyordu? Bunu düşünsem bile telefonu açtım.
"Efendim?"
Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu.
"Naber?"
"Beni bunun için mi aradın?"
Gülmeye başladı. Her zaman gülüyordu şu adam.
"Hayır, çok özledim ondan."
Cümlesi içimde garip bir ısınma hissi yaratsa da umursamadım.
"Boş yapma."
"Boş yapmıyorum."
Sesi arabanın içinde yankılanıyordu. Sanki yakınlardaymış gibiydi. Pekâlâ çünkü yakınlardaydı. Bütün yol boyunca beni takip eden arabaya baktım.
"Takip etmeyi bırakmalısın."
"Canım etmek istiyor."
Arabayı ıssız bir yola soktum.
"Her istediğini yapar mısın?"
Araba arkamdan geldiğinde hızımı arttırdım.
"Kaçan kovalanır.
Ormanlık alana doğru arabayı çevirdim.
"Arabanda başka biri var mı?"
Siyah camdan dolayı hiçbir şey göremiyordum.
"Ben her zaman yalnız çalışırım."
Telefonu kapatıp yolun kenarına arabayı çektim. O da benimle beraber durmuştu. Arabadan inmedim, eğer takip ediyorsa o gelmeliydi. Bir süre sonra arabadan inip camımı tıklattı. Sadece camı açıp ona baktım.
"Pardon ehliyetinizi görebilir miyim?"
Polis şapkası takmıştı. Böyle yapması beni güldürdü.
"Evde kalmış polis bey."
Kelepçeyi havaya kaldırdı.
"O zaman sizi tutuklamam gerekecek."
Arabanın kilitlerini açtım. Bu manyak, katil adama nasıl güvendiğimi bilmiyordum. Gerçekten hayatımdan fazla sıkılmış olmalıydım.
"Lütfen hemen tutuklamayın, içeride biraz konuşalım."
Arabanın kapısını açıp yanıma oturdu. Şapkasını çıkardı.
"Şimdi kız arkadaşın oldum."
...
Naaberrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beatitude (Fyozai Bsd)
FanfictionÖnemli kişiler, önemli kişilerin önemli kişileri ve önemli kişilerin önemli kişilerinin önemli kişileri...Bu döngü sonsuza kadar devam eder. Hayat başkasının önemli gördüğü değil senin önemli gördüğün kişiye göre ilerler. Kendine saygın yoksa hayat...