|||

126 14 22
                                    

Eve geçtiğimde saat üçe geliyordu. Dazai ile bu kadar zaman geçirmeyi asla tahmin etmezdim ama o eğlenceli bir adamdı. Onunla konuşurken telefonuma odaklanmamıştım bile, bu hareketin sonuçları tabii ki olmuştu. Aşırı ilgi meraklısı sevgilimden bir sürü mesaj. Onu umursamayıp yatağıma geçtim. Şu anda cevap veremeyecek kadar yorgundum.

...

Biraz dinlenmeden sonra kalkıp işe gitmek benim gibi bir adam için bile zordu. Sadece birkaç gün işe ara vermek bile zordu. Sonunda ofise girdiğimde rahatlamıştım. Huzurlu bir gün geçirmek istemiştim ama içeri acele ve telaşla giren Sigma ile bu istek çürüdü.

"Kötü haberlerin var gibi."

"Buna siz karar vereceksiniz."

Söylemesini istermiş gibi ona baktım. O da bunu anlayıp devam etti.

"Babanız burada."

Bütün günümü berbat etmeye değer bir haber. Hiçbir zaman yakın değildik, olmadık. Buraya kötü bir şey için geldiği belli.

"Onu buraya gönder."

Sigma gerginlikle dışarı çıktı. Bir süre sonra kapı direkt açılınca babamın geldiğini anlamak zor değildi. Kendi ofisimde bile rahatlık yoktu.

"Kız arkadaşın geceden beri sana ulaşamıyormuş."

Sert tavrıyla içeri girince iç çektim.

"Bunu sana mı söyledi? Meşguldüm."

Önümdeki sandalyelerden birine oturdu.

"Meşgul olsan bile ona değer vermelisin, o iyi bir fırsat."

"Bir kadından böyle bahsetmen hoş değil."

Herhangi bir cevap vermeden konuyu değiştirdi.

"Gözlük taktığını bilmiyordum."

Bunu bile bilmeyecek kadar tanımıyordu beni.

"Numarası büyük değil, sadece çalışırken takıyorum."

Konuşmadan sıkılmış gibi bir ifade yaparak ayağa kalktı. En azından uzun durmadı.

"Onu elinden kaçırma."

Dediği şeyi duymamış gibi yaparak işime döndüm. O da bir süre sonra kapıdan çıktı. Günümün geri kalanı huzurlu geçerse mutlu olurdum, yeterince gerilmiştim zaten. Babamın gittiğinden emin olduktan sonra biraz yürüyüş yapmak için ayağa kalktım. Bahçeye çıktığım an kahverengi saçlı bir adam dikkatimi çekti.

"Dazai Osamu."

Beni görünce gülümsedi.

"Dışarı çıkmanı umuyordum."

"Neden buradasın?"

Onu izlemem için bir işaret yaptıktan sonra ilerledi.

"Seninle konuşmayınca hayat boş geçiyor."

"Senin bir işin yok mu?"

Omuz silkti.

"Anne baba parası yiyen şımarık bir çocuğum."

"Katilsin."

Gülümsediğini görmek zor değil.

"Bu dışarıda söylenmez."

Ben de gülümsedim.

"Anne ve babanın kirli işlerini yapıyorsun, değil mi?"

Herhangi bir cevap vermedi, ben de beklemedim. Kenarda gördüğü bir satıcıdan yiyecek bir şeyler aldı ve en yakın banka oturdu. Elindekilerden birini bana uzattı.

"Sağlıklı beslenen bir adam gibisin."

Haklıydı, normalde asla böyle bir şey yemezdim ama şu an bu önemli değildi. Elinden aldım.

"Beni değiştiriyorsun."

Kıkırdadı.

"Yakında çifte intihar ederiz o zaman."

Herhangi bir cevap vermedim. O da başka bir cümle kurdu.

"Onu cezalandırmamı izlemek ister miydin?"

...

Fyodor varsa varım

Beatitude (Fyozai Bsd)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin