Giriş

22 3 0
                                        

Gloira~
Pencereme yansıyan turuncu gün ışıklarıyla heycanlı bi güne uyandım. Annem beni kahvaltı için çağırırken üzerime siyah gündelik bir elbise geçirdim. Annem;
- Laura kapıda seni bekliyor,dedi.
Bugün Laura ile bu Ferguston krallığını araştırmaya gidecektik. Ağzıma bi salatalık attım. Annemin yanağına öpücük kondurduktan sonra hızla kapıya yöneldim. Laura;
- Kapıda ağaç oldum Gloria daha hızlı olamazmıydın? Diye sitem etti. Kaşlarımı çatarak;
- Ben seni bekledigim zamanlar sorun yok ama! dedim, hızlıca;
- Tamam uzatma planın nedir nasıl bulmayı planlıyorsun şu Ferguston krallığını? Dedi.
- Aklımda net bir plan yok keşke şu aptal tarih kitaplarında bi şeyler yazsaydı! dedim. Laura şaşkınlıkla kaşlarını çattı;
- Gloria! Planın olmadan neden harakete geçtik ki gerçi sana güvenende kabahat! dedi. Gülerek omuz silktim.
Bu kız ne tür bir plan bekliyordu acaba ben ona araştıracağız dedim bir planım var harakete geçelim demedim ki !
Laura beyaza yakın açık sarı saçları olan beyaz tenli güzel bir kızdı, onunla çocukluk arkadaşıydık ilk okulda karşılaştık sonra yakınlaştık işte, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez oldu.
~•••~
Ağaçların arasından yavaş yavaş ilerliyorduk geçenlerde Laura ile yanımızdaki yetmişine yakın bir kadının söylediklerini duymuştuk;
- "Ahh şu Ferguston krallığı... Annem küçükken kral Darrel Kraliçe Agnes'mış annem hep çok güler yüzlü insanlar olduklarını söylerdi. Hain kral Cedric 0 zamanlar prens imiş tabi, bunlara bir tuzak kurmuş, lanet gerçekleşmiş, annem lanetin ardından 2 yıl toprakların susuzlukla mücadele ettiği söyledi. O zamanlar bilinene göre Oyuk tarlasının yakınlarındaki çok çok derin bir zindana hapsedilmiş kraliyet ailesi, Ama onları orada sadece tanrılar tarafından belirlenmiş kurtarıcıları alabilirmiş. Halkından çoğu kişi toplanmış yıllarca kazmışlar ama sadece hiçlik varmış ne yaparlarsa yapsınlar hiç bir delil elde edememişler." Diye anlatmıştı  karşısındakine yaşlı kadın. Onun söylediklerinden yola çıkmak pekte mantıklı değildi ama şansımızı denemek adına oyun tarlasına gelmiştik. Kadın o gün oyuk tarlasının yakınlarında olduğundan bahsetmişti. Ama elimizde ne bir konum yada harita olmadığından gün boyu laura ile gezsekte hiç biryerde bulamamıştık. Zor ve yorucu bi günün ardından laura ile gölü kenarına oturduk. Bacaklarım feci ağrıyordu. Laura ise halsiz düşmüş yarı baygın etrafa bakıyordu;
- Gloria, belki de hiç bu işin peşine düşmemeliydik. Şu halimize bak. Dedi.
Lafını keserek;
- Saçmalama Laura, bu işin pesinden gitmemiz için beni sen destekledin ne bu hâller? Bak ayrıca ben hissediyorum var burada bir şeyler beklemekten zarar gelmez. Sen biraz kestir istersen gün batmaya başlarken uyandırırım ben seni, dedim. Laura'nın yavaş yavaş gözleri kapanmaya başladı benimde çok uykum gelmişti biraz kestirmek bence iyi olurdu.
~•••~
2 saat sonra

Rüzgarın etkisiyle birbirine çarpan, ağaç yapraklarının hışırtısıyla uyandım. Gözlerimi açarken zorlansam da sonunda başardığımda etrafıma bakındım bakındım ve sonunda idrak ettiğimde ağzım açık kaldı.

kahretsin...saat geç olmuş hava kararmıştı yada kararmamış biz karanlık bir yerdeydik ama asıl sorun en son uyuyakaldığımız gölün kenarında değil etrafı küf ve rutubet kokan bir boşluğun içerisindeydik üstüm başım kir, toprak ve çamur içerisindeydi hala kucağımda uyuyan Laura'yı sarsarak uyandırdım. Bize ne olmuştu böyle? nasıl  buraya gelmiştik? bu sorular kafamın içinde çınlarken sonunda Laura uykulu gözlerle kafasını kaldırdı etrafa bakınırken hala bir şey anlamış değildi. Uykulu gözleri etrafta gezinirken sonunda gerçekten uyandı ve neler olduğunu idrak etti. Ağzından bir küfür savurarak hiddetle ayağa kalktı. Bir bana bir kendine baktı. Neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordum ama kafam çalışmıyordu hiç bir şey ama hiç bir şey hatırlayamıyordum. Bize ne olmuştu? ikimizde hızla etrafa bakıp bir şeyler aramaya başladık. En sonunda Laura yanıma koşarak geldiğinde elinde eski bir parşomen kağıdı vardı. Sarılmış ve bir kurdeleyle bağlanmıştı. Laura acaleci ve nefes nefese kalmış şekilde kağıdı açtı. Kağıtta bir harita vardı ve haritanın üzerinde bir not bırakılmıştı. Notta şunlar yazılıydı;

" Sayın kurtarıcılar,

Çok değerli Ferguston Krallığı'nın kurtuluşu için şeçilmiş kişiler sizlersiniz halkınızı, krallığınızı kurtarmak sizlerin elinde. Sizler için bir harita bıraktık. Bu harita sizi kraliyet ailesinin tutsak edilmiş olan zindanlarına götürecek. Oraya giderken çok dikkatli olmalısınız sizleri uzun bir yol bekliyor. Şuan kimsenin size ulaşamayacağı bir yerdesiniz. Buranın girişinde çıkışını da kraliyet ailesini bulmadan öğrenemeyecsiniz. Onları bulmak ve kurtulmak istiyorsanız bu zorlu yolda önünüze çıkakacak engelleri aşmanız ve bu engellerden sağ kurtulabilmeniz lazım. Bu yolda sizleri elimizden geldiğince koruyacağız. Zalim kral Cedric'e gününü gösterin size engel olmak için elinden geleni ardına koymayacaktır ona engel olun."
Altında herhangi bir isim belirtilmemişti imza felan da yoktu bunu kim yazmıştı?

Mektupta aynen böyle yazıyordu. Benim gibi okuduklarının etkisinden çıkamamış olan ve halen idrak etmeye çalışan Laura ile göz göze geldik bu ne tür bir oyundu? Biz bu oyunun neden kahramanları olmak zorundaydık? Önümüze bir gerçeklik sunulmuştu ve bize o gerçeği değiştirmemiz gerektiği söyleniyordu. Bizi bir satranç tahtasına atmışlardı kurallarına uyarak oynamamız gerektiği söyleniyordu.Yıllardır aklımdan çıkmayan o gerçekle sonunda yüzleşmiştim evet ben bu laneti kıracaktım ben onun için seçilmiş kişiydim. Peki ama bunu nasıl yapacaktım? Bu yolda neleri feda edecektim?

KADER ANLAŞMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin