seven

393 25 117
                                    

Ayağımı bastığım kumdan daha sıcak olan eli ile tuttuğu elimi bir ileri bir geri sallarken, neden Çağan'ı dinleyip terliğimi geride bırakmayı tercih ettiğimi düşünüyordum.

'Biraz daha rahatlar mısın artık?' Normal olanın aksine kafasının arkasına taktığı gözlüğü düşmemek için direnirken, her zamanki aldırmaz haliyle söylendi.

'Kusura bakma, her gün sahte sevgilim ile kameralara sahil pozu vermiyorum.' Onun aksine daha endişeli bir ton ile cevap verdiğimde sessizce güldü.

'Arkadaşınla yürüyüş yapıyormuşsun gibi düşün.' Mükemmel bir öneride bulunmuş gibi parlak gözler ile bana baktı, kafamı salladım. Bazen onu ciddiye almak yerine görmezden gelmek daha işe yarar oluyordu. Kafamı biraz yana çevirdiğimde az önce 2-3 tane olan kameraların yanına birkaç tane daha eklendiğini gördüm. Bu, yüzümden düşürmeye cüret edemediğim tatlı gülümsememi yanaklarımı acıtacak kadar büyütmeme sebep olmuştu.

'Sakin ol.'

Çağan'ın umursamaz tonunun rahatlatıcı bir nidaya dönüşmesi, kafamı kameralardan çevirip ona dönmeme neden olacak kadar yeterli değildi. Zaten başından beri titrediğine emin olduğum elimi hafifçe sıktığında bu sefer ona döndüm. Gözlüklerini bu sefer kıvırcık saçlarının arasına sıkıştırmıştı. Birkaç saniye gözlerimin içinde tanımlayamadığım sorulara cevap aradıktan sonra bir anda durdu ve elini çekti. Durduğu yerde ani bir kararla oturmaya karar verip yan tarafına işaret ettiğinde, ben de yavaşça yanına çöktüm.

'Bir şey mi oldu?' Az önce tuttuğu elimin serbest kalmasını fırsat bilip rüzgar ile uçuşan saçlarımı geriye ittim.

'Hayır ama biraz daha yürüseydik sana bir şey olur muydu emin olamadım.' Bana karşı çok kullanılmayan endişe ile karşılaştığımda ne cevap vereceğimi bilemeyip gözlerimi kırpıştırdım.

'Belki de kameralara arkanı dönmek rahatlamana yardımcı olur diye düşündüm.' Ayaklarını bağdaş yapmış, geriye doğru eğilip esnerken konuştu.

'Teşekkür ederim.' Kafamı minnettar şekilde salladığımda o sinir bozucu sırıtışı yüzünde doğdu.

'Arkadaşlar bunun için var.' Kafasındaki gözlüğü sonunda ait olduğu yere takmıştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp tekrar kafamı salladım.

Garip geliyordu. Daha dün aynı havayı solumaya katlanamadığım insan ile normal iki insan gibi konuşmak. Ama düşününce daha nicelerine arkadaş demiştim zamanında. Oynadığım dizilerde yaşadığım mükemmel, şaşaalı hayatı elde ettiğimi sanmıştım. Ve sona ulaştığımda kendinden başka seni düşünecek birisinin olmadığını, tek başına nasıl ayakta durulabileceğini öğrenmiştim. Bazen kendin için ,ne kadar acıtsa da, masadan birkaç sandalyeyi kaldırmak zorunda kalabiliyordun. Tek sıkıntı ise başından beri benim masamda sadece bir sandalye olduğunu fark etmemin uzun sürmüş olmasıydı.

'Anlamıyorum ya.' Kafamdaki iyice kararmaya başlayan bulut Çağan'ın sesi ile dağıldığında artık oturmak yerine bir eli ile kafasını tutar şekilde kuma uzanmış olduğunu gördüm.Bir türlü koyacağı yere karar veremediği gözlüklerini tekrar saçlarının arasına yerleştirmiş, güneş ışığından bal rengine dönen gözleri ile beni inceliyordu.

'Neyi?'

'Neredeyse 10 yıl olacak sen sektöre gireli ama hala kamera görünce sanki dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyorsun.' Hafifçe birbirine bastırdığı dudakları ve güneşten dolayı artık dayanamayıp kıstığı gözleri ile bana baktı.

heartbreak prince | leyçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin