six

335 28 54
                                    

Çağan

'Kaç kere daha söylemem gerek, bize haber vermeden bir şey yapmayın!'

Alisa alıştığımız stresli nida ile azarlama seansına devam edince koltuğumda daha da yayıldım. Her zaman bir sorun çıkan toplantımız bu sefer ajans yerine tanıdık olan kafede gerçekleşiyordu. Fark ise canım asistanımın bu sefer en ortadaki masa yerine en arkada, kimsenin gözüne takılmayan masayı seçmiş olmasıydı.

'Dua edin ki fotoğraf çeken kimse yok, sadece dedikodu olarak yayıldı.' Alisa gözleri ile beni tehdit ederken önündeki yulafından bir kaşık almayı da ihmal etmemişti. Benden sadece 1 yaş büyük olmasına rağmen küçücük bir olayda içinden bir anne çıkabiliyordu. Geçirdiğimiz 1 ayda bunu öğrenebilmiştim.

Sıkılıp gözlerimi Leya'ya çevirdiğimde bir avucu yanağında yeri izliyordu. Geçen geceden sonra ,şaşırtmayan bir şekilde, benimle konuşmamıştı tabii ki. Zaten ben başlatmadıkça aramızda bir diyalog gerçekleşmiyordu. Leya üstünde gözlerimi hissetmiş olacak ki yeşil gözlerini birkaç saniye elalarıma dikip tekrar baştan beri izlediği fayansa döndü. Doğruyu söylemek gerekirse ne kadar onunla atışmayı sevsem de, konuşmadan sadece onu izlemek daha da eğlenceliydi. Güzel bir manzaraya hayır diyen biri olmamıştım hiç. Ayrıca karşı tarafın cümle başı bir kusurunu yüzüne vurmaması da iyi hissettiriyordu.

'Bence bu daha çok işimize geldi, sonuçta herkes kıskanç erkek arkadaş dramalarını sever değil mi?' Haklı olduğumu bilmeme rağmen Berat'a dönüp onay beklediğimde kafasını sallayarak karşılık verdi.

'Yani, bence çok sorun oluşturacak bir durum değil. Sadece bir dahakine bir yere giderken haber verseniz çok daha iyi olur.' Son kısımları bastıra bastıra söyleyince Berat'a göz kırpıp tekrar gözlerimi Leya'ya çevirdim. Her şeye itiraz edip insanı bıktırması yerine sessizce oturup konuya bile odaklanmaması beni yavaştan rahatsız etmeye başlamıştı.

'Başka konuşacak bir sorun kalmadıysa eve geçebilir miyim?' Leya az önce avcunda olan eli ile saçlarını düzeltirken sakince sordu.

'Kalkmak istediğine emin misin? Yemeğine hiç dokunmamışsın bile.' Kaşlarımı çatıp yemeğine işaret ettiğimde gözlerini Alisa'dan çekip bana çevirmeye lüzum göstermemişti.

'Ayrıca sıradaki randevunuzu planlamamız gerekiyor.' Alisa elinden hiç düşürmediği kahvesinden bir yudum alıp Berat'a döndü. Leya da iç çekip benim gibi koltuğuna yayılmıştı.

'Hatırladığıma göre 2 hafta sonra Sera'nın düğünü var değil mi?' Leya'nın gözlerini bir yere bir masaya çevirmesini izlerken Berat'ın sorusu ile gözlerimi ayrımak zorunda kalmıştım. Kafamı hafifçe sallayıp onaylayınca o da aynı şekilde karşılık verdi.

'Ee Çağan davetli olduğuna göre çift olarak gidersiniz. Ama düğün Antalya'da olduğu için o iki haftaya bir şey daha planladım.' Tek kaşımı kaldırıp devam etmesini bekledim, Leya da sonunda gözlerini dekorlardan ayırıp Berat'a çevirmişti.

'Bir tatil düşünüyorum.' Kalkık olan kaşım diğeri ile birlikte çatıldı.

'Bu biraz abartı değil mi?' Leya fabrika ayarlarına dönmüş gibi yüzünü buruşturup homurdanmaya başladığında hafifçe gülümsedim. Bu sefer konuşma sırası Alisa'ya geçmişti.

'Süreyi kısaltırken böyle şeylerin olabilitesi hakkında sizi uyarmıştım.' Alisa omzunu silkip bilineni hatırlatırken Leya'nın yüz ifadesinde taşların yerine oturduğu görülebiliyordu.

'Tatil ne kadar sürecek peki?' Konuşma sırası beni hiç bulmazken Leya yüzünde bir mimik bile oynamaz şekilde yeni bir soru sordu.

'Düğüne kadar işte. Yarın da çıkarsınız yola.' Alisa hala bitiremediği yulafının üstüne biraz daha tarçın serperken rahatça konuştu. Tepkisini ölçmek için Leya'ya döndüğümde çoktan gözlerini devirip çantasını toplamaya başlamıştı. Ani hareketi ile kaşlarımı çattım.

heartbreak prince | leyçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin