Sessiz gökyüzü

52 11 43
                                    

Evet yalanlar masum değildir peki Pembe yalan masum mu ? Yoksa sadece kendimizi aldatma yöntemi mi? Öyle olsaydı o zaman herkes yalanını "pembe" sıfatı ile öterdi.

Hani bir söz vardır ya aşkta ve savaşta herşey mübahtır diye. Zannımca onlarda böyle teselli ediyorlardı kendilerini, yaptıklarına ve yapacaklarına karşı.

Peki gerçekten mübah mı? Yada neden mübah ?

Aşk neden gözümüzü kör eder ki yada neden aşk için insanların gözü körerir?

Yasemin ve Ömer artık kendilerine bir yol bulmuşlardı. Başlama zamanı gelmişti fakat şimdide Nare ve Asaf 'ın ağzından şairane dörtlükler yazmaları gerekiyordu .

Bunun içinde önce onların birbirlerine olan hislerini öğrenmeleri gerekiyordu.

Yada onların birbirlerine olan tavırlarını, ki bu daha kolaydı geliyordu. Oturup izlemelerine gerek yoktu zaten az buçuk biliyorlardı fakat zor olan kısmı bunu şiirsel biçimde yazmaktı .

Yasemin Nare 'yi iyi tanıdığı için onun özellikleri ile Asaf 'ın ağzından Ömer de Nare 'nin ağzından Asaf 'ın özelliklerini yazacaktı .

Mektep yolunda karar vermişlerdi ne yapacaklarına .

Yasemin :
- Kaç kere şahit olmuşluğum var ablamın Asaf abi ' nin karşında nefes nefese kaldığına. Bence ben bununla ilgili yazayım.

- zaten bütün kızlarda abimin gözlerine, bakışlarına hayran olurlar fakat şöyle bakayım dedim Nare abla da aynı mı diye, haklıymışım .

- herşey tamam da biz nasıl şairane dörtlükler yazacağız?

- aslında biraz şiir okusak hallederiz, sence?.
- tamam o zaman eniştemin yanına gidelim orada bir şeyler buluruz.

Gerçekten şiir bir kaç sözle yada satırla anlaşılır mı , bu kadar kolay mı yani? O zaman bütün okurlar şairdir.

Yavuz 'un dükkanına gidip birkaç tane kitap aldılar tabi bu davranışları Yavuz'un aklında sorulara yol açtı.

Garip geliyordu çünkü uzun zamandır ikisinide iyi tanıyordu. Fakat Yasemin sadece masal okumayı sever Ömer ise kitapları sever fakat birinin okumasını daha bir sever.

Yavuz:
- siz hayırdır? Niye alıyorsunuz bu kitapları ?

Ne diyeceklerini bilmiyorlardı şaşkın şaşkın baktılar birbirlerine. Sanki gözleri dillenmiş gibi cevap beklediler birbirlerinden sonunda anlaştılar
ve artık atağa geçtiler. İlk hamle Ömer 'den geldi.

- okuyacağız abi, başka ne yapacağız ki değil mi Yasemin?
- öyle öyle.
- ne sanıyorsunuz beni, sizi tanımadığımı mı ?

Hesaba katmadıkları tek şey galiba Yavuz 'un güçlü hafızasıydı . Yavuz birinin özelliklerini unutmazdı asla.

Yakalanmaktan çok korkuyorlardı zira Yavuz onlara öyle bir bakıyordu ki sanki gözlerinden okuyordu.

Belli etmemek için ikisede birbirlerine bakarak "yoo sanmıyoruz" dediler.

Yasemin:
- okuyacağız enişte.
- öyle mi hani şiirler senin için duygu yüklü şeylerdi okumak için önce o duyguyu yaşamak lazımdı sonra ise ilaç olarak okunurdu şiirler.

- eee şey zaten bunun için alıyoruz .
- aşk şiirlerini. Yoksa siz...
Ömer:
- abicim şey için alıyoruz, muallim artık birazda söz yazmamızı söyledi. Bizde zorlanacağımızı söyledik o zaman bize şiir okumamızı önerdi.

Yasemin:
- evet olaylar tam olarak böyle gelişti eniştecim .
Ömer:
- hani hep Asaf abim şiir okuyunca kendini geliştirdiğini, ilham geldiğini söylerdi hatta sonra kendi de yazardı. Oradan bir bağlam kurabiliriz muallime hanım ile.
Yavuz:
- tamam gençler. Kusura bakmayın sizide böyle sorguya çektim . Keşke baştan söyleseydiniz ya .
- ne bilelim abi senin başımıza müstantik kesileceğini. Vallahi her müşterine böyle isen Allah onlara sabır versin.

YILDIZLARA DOĞRU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin