Saat henüz dört buçukken uyandı Lee Felix. Mezuniyetinin ikinci yılında sonunda iş bulabilmiş kendisini geliştirmesi için verilen fırsatı tepmemek için elinden geleni yapan çömez bir Yapay zekâ mühendisiydi. Üniversite okurken yaptığı projeler olmasa işsiz kalacağının sonuna kadar farkındaydı. Başarısız bir iş deneyimi projelerini gölgede bırakırdı. Bu nedenle dokuzda olan toplantıya dört buçukta hazırlanmaya başladı. Yatağını topladı, egzersizini yaptı, duşa girdi, saclarını düzenledi, kıyafetlerini giydi. Çantasını ikinci kez kontrol etti ve saat henüz yeni yedi oluyordu. Toplantı yerine kırk dakika da ulaşırdı ama istisnalar olabileceğinden bir saatlik yolculuk için kendini hazırladı.
Cüzdanı ve telefonu tek eksiklerdi. Odasından çıktığında vestiyerin önünde cüzdanını karıştıran kardeşini gördü. Abisini görünce yakalanmış gibi sırıttı:
" Valla haber verecektim ama sen bu hafta çok para harcadığımı söyleyince hafraya söylerim, demiştim."
" Olivia ya!" bıkmış gibi çıkan yapmacık sesiyle sırıtarak konuştu:
" Tamam hadi bu seferlik sorun etmiyorum."
" Aşkımsın ki sen benim" diyip ağabeyinin yanağına bir öpücük kondurdu. Felix de cüzdanını cebine attı, telefonunu aldı. Son kez hazırladığı bilgilendirme raporunu okuyup patronuna gönderdi. Yarım saat sonra aldığı onay işaretiyle evden gönül rahatlığıyla çıktı.
Yolda karşılaştığı çevirmeyi dert etmedi. Çok zamanı vardı nasıl olsa.
" Ehliyet, ruhsat lütfen."
" Tabi, buyrun bu ruhsat." Arka cebinden cüzdanını çıkardı ararken kaşları çatıldı. Stresli bir şekilde baktığı yerlere yine baktı. Polis soğuk bir ifadeyle sordu:
" Yok mu?"
" Yok." dedi umutsuzca.
" Genç de gözüküyorsun. Sen yoksa..."
" Yirmi beş yasındayım ya ben! Ehliyetim de var! Bir yerde düşürmüş falan olmalıyım. Sistemde falan geçmez mi ehliyet. Kimliğimi versem?"
" Ehliyetiniz yoksa bizimle karakola gelmeniz lazım beyefendi."
" İyi de var ki benim ehliyetim."
" Yanınızda mı?"
" Maalesef..."
" Geleceksiniz o zaman."
" Ama olmaz ki toplantım var benim. Hayatım kararır. Olmaz yani bugün olmaz. Kimliğimi alın yarın söz gelirim, lütfen yalvarırım." ellerini birleştirdi dudaklarını büzerek.
" Yapmayın şöyle şeyler, görevimin gerekliliği bunlar. Yapmak zorundayım."
" Ağabey kulun köpeğin olayım ya!"
" Gelmelisiniz beyefendi."
" Ne kadar sürer?"
" Bir saat falan."
" Yarım saatte varamam ben toplantı yerine. Siz beni polis arabasıyla bırakacaksanız gelirim."
" Eğer cidden ehliyetin varsa tamam, götürürüm seni. Ne baş belasıymışsın ya!"
" Beyler sizi buraya bırakiyorum ben şu üç ehliyetsizi karakola götürüyorum."
" Ya normalde sizin bilgisayarlariniz da gözükmüyor mu bu bilgiler?"
Adam ters ters bakınca geriledi Felix:
" Tamam tamam sustum."
Adam sakin bir sesle konuştu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polis - Changlix
FanfictionLee Felix ehliyetini unuttuğu için toplantıya geç kalır, aynı gün cüzdanını çaldırır. Kendisini sakinleştirmeye çalışan polise bütün öfkesini yöneltiverir. Kitap her ne kadar yabancı isimler falan olup yabanci ülkelerde geçse de Türkiye sorunlarına...