Sabah'ın dokuzunda kapıya dayanmıştı Changbin ama Felix'in çoktan ise gittiğini öğrendiğinde oflayarak söylene söylene onun çalıştığı şirkete gitti.
Resepsiyon onu görür görmez otomatik bir şekilde yüzüne gülümsemesini yerleştirip o beylik soruyu sordu:
" Nasıl yardımcı olabilirim acaba?"
" Lee Felix'e bakıyordum ama ben..."
" Yeni gelenlerden mi? Ah evet... O bugün burada değil, proje için çalışmaya gitti."
" Nerede bulabilirim onu?"
" *** şirketinin atölyesinde."
" Teşekkürler."
Daha ne kadar bu çocuk yüzünden oyalanması gerektiğini düşünerek şikayet edip duruyor bir yandan da arabasını navigasyonun gösterdiği yöne sürüyordu. Şirkete girdiğinde resepsiyondaki kadın gelenekselmiş soru ve mimikleri yineledi:
" Nasıl yardımcı olabilirim?"
" Lee Felix için gelmiştim."
" Öyle bir çalışanımız yok efendim."
" Hayır, **** şirketinden buraya ortaklık için gelmiş. Atölyede olduğunu söylediler."
" Ah öyleyse bir dakika verin bana lütfen!.. 102 Atölye 102 de ikinci kat. Bu arada kimsiniz efendim?"
" Polisim. Beyefendi cüzdanını çaldırmış da."
" Aa öyle mi? Zavallı çocuk o yüzden bisikletle geldi buraya kadar."
" Bisikletle mi geldi? Şu deli!.. Neyse, teşekkür ederim."
Changbin ikinci katta çıktı hemen verip kurtulmak istiyordu. Felix tek başına çalışıyordu. Arkasından yaklaşıp ona doğru eğilince Felix irkilerek sandalyasiyle beraber geri çekildi. Felix'in sandalyesi yere sabitlenmiş prizlerin düğmesini kapatıp bilgisayar kapanınca Felix korkarak masa üstü bilgisayara yöneldi. Küfürler ederek açılmasını beklerken Changbin'e döndü:
" Henüz öğrenmenin %70 ini ancak tamamlamıştım. Neden böyle bir şey yapıyorsun ki?"
Açılır açılmaz bilgisayara bakarken kendi kendine olabildiğince sessiz küfürler sıraladı:
" Yalnızca %37si kaydedilmiş. İki gündür buna çalışıyorum. Haberin var mı senin?" Changbin'in üzerine yüruyerek konuşuyordu:
" Özür dilerim ben sadece..."
" Özür dileyip durma senin..." Felix'in ağzını kapattı Changbin eliyle sus işareti yaptı. Felix tekrar konuşmaya yeltendiğinde kendine çekti genci. Felix'in bedenini kendi bedenine yaslayıp ağzını kapattı. Eli beline sarılmıs bir şekikde duruyordu. Açık merdiven şekilli koridorda alt katın sedi net bir şekilde duyuluyordu:
" Son baktığımda %68i tamam diyordu."
" Çocuk tam bir enayi!" dedi ihtiyar ses kahkaha atarak.
Diğeri de aynı boğuk gülüşün içinden cevap verdi ona:
" Öyle deme terfi alacak o!"Şiddetlendi kahkahaları.
" Sadece iki yıl maaşıni biriktirse minik bir sermayeyle kendi şirketini kurabilecek azim ve zekâ var aslında."
" Tüh yazık oldu. Biz kullanıyoruz o zekâyı şimdi."
" Ağabey bu çocuk nasıl hem bu kadar enayi, hem bu kadar zeki oluyor anlamıyorum. Nasıl buldun bunu işte?"
" 5. Başvurduğu sirket falandık. Tecrübesiz diye işe almamışlar bunu."
" Çok şey kaybettiler."
" De' mi? İşimize geldi."
Felix Changbin'e dönüp kendini gösterdi.
" Benden mi bahsediyorlar?" der gibi. Changbin kulağına eğildi:
" Sanırım. Sakin ol!"
Felix'in yüzü düşmüştü sadece dinliyordu:
" Babası şehir dışında çalışıyormuş sanırım. Bir yandan da evin erkeği yani."
" İbne olduğu hakkında dedikodular dönüyor bizim şirketteki yeni gelenler arasında."
" Aa niye?"
" Onunla aynı liseden bir kız var, makine mühendisi, arkadaşına söylemiş. O da herkese yaymış."
" Doğruluk payı yoktur bence."
" Güzel çocuk şimdi."
" Kız olsa oğlumla evlenmesi için oğlumu tembih ederdim."
" Hep erkek çocuk istediğim için pişman oldum şimdi. İki oğlum ama onu ayartacak bir kızım yok desene."
Güldüler:
" İbneyse oğlanlar da işe yarar aslında." Dedi kendi oğullarından bahsederek.
" Benimki ibne değil işte onu ne yapacağız!"
Changbin Felix'in ağzından elini çekip aşağı eğilerek konuştu:
" Hyunjin'i tanıyor musun ki amca?"
" Changbin! Ne işin var senin burada?"
" Burası amcanın şirketi değil nasıl girdin?"
" Polisim ya ben! İstediğim yere giriyorum!" Eliyle arkadan Felix'e git işareti yaptı. Felix şoku atlatamadan dediğini uyguladı. " Ayrıca bahsettiğiniz kişi kim? Böyle acımasızca atıp tutuyorsunuz."
" Seni ne alakadar eder? Baban gibisin. Doğru dügün bir işin başına geçmek yerine aptal çocukluk hayalinin peşinden koştun. Hyunjin de sen de rezilsiniz."
" Annesi olmasa o eve girmez zaten. O cok güvendigin dostun de sana ihanet edecek! Hyunjin de sandığından daha iyi olacak!O da gidecek şirketi elinden alacak! Göreceksin!"
" Sana seve seve verirdim ama o alamaz şirketi! Aptal hayallerine boca edemez şirketimi!"
" Niyeymiş?!"
" Sen ondan dha donanimli ve olgunsun!"
" Ben senin gençlerin hayalini çaldığın oyununa dahil olmayacağım. Hyunjin hakkında da böyle konuşamazsın."
" İyi!" dedi elini havada savurarak. Derin nefes alarak oturdu koltuğuna.
" Bahsettiğiniz genç kimdi?"
" Lee Felix! Tanıyor musun ki?!"
" İğrençsiniz."
Changbin gitmeden önce Felix'in çalıştıği yere girdi sandalyede oturan Felix'in önünde eğilip gözlerinin içine baktı.
" Bir işin çıktığıni söyleyip ayrıl bir saate seni şirketin kapısı önünda bekleyeceğim."
Felix omuzundaki eli itti. " Ya bir sal beni! Başıma beladan başka bir şey getirmiyorsun? Lanet olsun!" Ağlıyordu.
Changbin sarılmak istedi. Yapamadı. Felix bağırdı:
" Git!" dedi. Changbin gitmedi. Felix kendi kollarına sarıldı. Ağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polis - Changlix
FanfictionLee Felix ehliyetini unuttuğu için toplantıya geç kalır, aynı gün cüzdanını çaldırır. Kendisini sakinleştirmeye çalışan polise bütün öfkesini yöneltiverir. Kitap her ne kadar yabancı isimler falan olup yabanci ülkelerde geçse de Türkiye sorunlarına...