[Bölüm 6]

150 22 26
                                    

"Git! Okula git de, belki bir araba çarpar da kurtuluruz senden" Nefret dolu sözlerinden sonra hala bağırışları evde yankılanıyordu. Umursamadan Çantamı kontrol ettim, Deren için dün kitabı koymuştum çantama, eğer tenefüste uyuya kalmazsam verirdim. Dün gece kadın yüzünden uyuyamamıştım, tüm gece sırf misafir geldiğinde odamdan çıkmadım diye hakkaret ve beddua etmişti, en son oğlu da bağırışından rahatsız olunca susmuştu.

Ve onun sinirle söylediği her kelime, gece boyunca kafamda kaç kere tekrarlandı bilmiyorum.

Yaz sıcağında, dolabımdan hırka çıkardım, kollarımda ki izlerin kimsenin görmesini istemiyordum, eğer görürlerse, bir de o yüzden alay konusu olmak istemiyordum.

Kapımı açıp, hala bağıran kadını umursamadan koridordan çıktım ve kapıya yöneldim ayakkabılarımı kapının önünden alıp çıktım, apartmanın önünde giyerdim tesadüfen bile olsa onunla karşılaşmak istemiyordum.

*
"Ay Annem öğrenince gayet pozitif karşıladı, her zaman yanındayım diyip, sarıldı falan. Ağladık güldük bütün gece sohbet ettik hatta onunla uyudum o kadar iyi hissediyorum ki bugün!"

"Ay çok şanslısın, Bazı anneler var Sevginin ne olduğundan bile haberleri yok"

"Sorma kızım, Ekim'in annesi ona hiç sarılmamış biliyor muydun?" Ayağa kalkmak ve burdan koşarak çıkmak istiyordum ama sınıf ders boş olduğu için olduğundan da kalabalıktı, yan sınıflardakiler de gelmişti, bacaklarım titriyordu..

"Hep anlatan kişinin penceresinden bakmamak gerek, belki kız sevgisini hakkedicek kadar iyi bir evlat olmamıştır" Kelimesi kelimesine kalbime saplanan bir ok gibi, canımı yakan sözlerle nefesim kesildi.  Midem bulanıyordu, kusacakmışım gibi hissederken bir anda ayağa sıçradım kararan gözlerim yüzünden önümü seçemiyordum. Uğultu gibi gelen seslerin arasında dışarı attım kendimi, bakışları üstümdeydi biliyorum ama şu an, kalbimde biriken duyguların taşımasını engellemek için verdiğim çabanın haddi hesabı yoktu. Kendimi sıktığım için bedenimin her zeresi acıyla kasılıyordu..

Kendimi zar zor yangın merdivenlerine attım, ellimi ağzıma bastırarak, gelen ağlama krizini durdurmaya çalışıyordum fakat hıçkırıkların önüne geçebilmek mümkün değildi, gözlerimi kapatıp biraz da olsa rahat bıraktım bedenimi.

Eksiklik, kırgınlık yaşanamayan çocuksu hayaller vücut bulmuş gibi karşımda dikilip benimle savaşıyor gibiydi. Ve ben karşılık veremeyecek kadar acizdim.

Kollarım hırka yüzünden terlediğim için yanıyordu, titreyen ellerime rağmen sıyırdım hırkanın kollarını. Sinir krizi geçirirken çizdiğim yaralarıma baktım, benim kadar çirkinlerdi ne de olsa benim eserimdi güzel olma şansları var mıydı ki?

"İklim gelebilir miyim?" Deren'in sesiyle kendimi hızlıca toparladım ve ayağa kalktım, yanıma tedirgin adımlarla geldi, yüzünde her zaman ki gibi bir tebessüm seçebildim sonra zaten bakışlarımı çektim hızlıca.

"İyi misin?" Bastırdığım duygularım Günyüzüne çıkmak için çabalarken, yine kendimi sıktım dudaklarım parçalanıyordu artık ama umursamadım ve kafa salladım sadece, çünkü konuşsam hıçkırarak ağlardım ve bu isteyeceğim en şey bile değildi.

"Kitabı getirmemek için buraya saklanman işe yaramadı yine buldum seni" Neşeli sesi kalbimin varlığını hissettirircesine, acıyla değil de  bozuk saat gibi atarak ilk defa amacı uğruna çalıştığını gösterdi.

"Getirdim" diyebildim sadece, yanımda mutlu birini görmek iyi hissetiriyordu ilk kez.

"Yaaa harikasın!  Ama ben biraz tembelim yavaş okurum" neşeli sesi, mahcup kısık bir tona inince gülmek geldi içimden, yine sıktım kendimi. 

"İstersen hediye edebilirim, ben okumuştum zaten" Kuzenimin kitaplığında bulmuştum, annesi de okumadığını kitapları çizdikleriden şikayetçi olduğu için istediğim kitabı alabiliceğimi söylemişti, akrabalarla aramın iyi olduğunu tek dönem o zamandı o kadın sayesinde hiç bir akrabamız sevmiyordu bizi, haklılardı bir bakıma..

"Bir şartla kabul ederim, ben de sana bir hediye vermek istiyorum" onaylamamı beklemeden, zıplayarak merdivenlerden indi. Bu kız cidden tuhaftı.

Geri yerime otturdum, dersimiz boş olmasına rağmen diğer sınıfların dersleri olduğu için, henüz bitmemişti bu yüzden oturduğum yere rahatça sindim, kafamı duvara yaslayıp gözlerimi yumdum.

Acaba bu kıza geçen beni koruduğu için teşekkür etse miydim? Gerçekten samimi görünüyordu. Bazı insanlar samimi görünmeye çalışırken iticiliği beli olurdu ama bu kız, mutluluk virüsü gibiydi, etrafta ki negatifliği anında yok ediyordu neşesiyle.

"Ben geldimmm" bu defa kalkmadım, bu demek oluyor ki düşüncelerimi ilk defa mantıklı bulup, güvenmek istiyordum.

Yanıma sokuldu hemen, benim gibi sırtını duvara verdi.

"Ellerini verir misin?" Ellinde ki keçeli kalemi dişlerinin arasına alıp, başlığını çıkardı. Kolumda ki çizikler hırkamı sıyırdığım için ortadaydı rahatsız hissetmem gerekiyordu ama aksine kolumu çoktan uzatırken buldum kendimi.

Çiziklerin üstüne yıldızlar çiziyordu, garip çizse de çok tatlı duruyorlardı. İlk defa bedenim güzel görünüyordu.

"Sana yıldızlarımı veriyorum, ben yokken seni korusunlar, ne kadar güzel olduğunu anlatsınlar iyi bak onlara olur mu?" İlk defa gözlerimi, kahve gözlerine çevirdim. Benim hüzünlü bakışlarımın yanında, onun hayat dolu ışıl ışıl kahveleri kalbimi sıcacık yaptı.

*
Gerçekten bu fic bana çok ağır geliyor, konusu ve karakterleri ile. Umarım siz de o hissiyatı hissedebiliyorsunuzdur.

Uzun süre sonra merhaba 🤎

Ve kendinize dikkat edin, yıldızlar kadar sevgilerimi gönderiyorum sizlere,🧡💚 kendinize çok iyi bakın olur mu

Göğe bak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin