DÜŞMANLIK SON BULACAK

26 5 0
                                    

Annemin Mezarlığinı Ziyaret ettikten sonra Eve gelmiş ve Yemek Sofrasına oturmuştuk.

Herkes susmuş önündeki Yemeği yiyordu. Zaten Affan olmadığı Zaman hiç ses olmazdı Konakta.

Şimdi kim bilir nasıl da çıldırmıştır. Bu düşünce ile Yüzümde bir tebessüm oluştu.

"Hayırdır niye gülüyon?" diye soran Azad Abim ile Başımı kaldırdım. Tam ben Cevapliyacaktım ki Heja Yengem benim yerime cevapladı.

"Affanın eve geldiginde bize uygulayacağı Işkenceleri düşünüyordur kesin"

Verdiği Cevap ile herkes gülmeye başladı.

Adar Abim Sandalyesinde geriye yaslanarak Heja Yengemin Sandalyesini kendine doğru çekti. "Şaka maka ben yaptığımız şeyden dolayı şimdiden pişmanlık duyuyorum. Şimdi gelip iki saat Bela okuyacak ondan sonra da abarta abarta yaşadıklarını anlatacak en sonunda yine Bela okuyup olayi kapatacak. Tabi o olayı kapattıktan sonra da susmayacak. Ooof offf düşünürken yoruldum" diyen Abim ile ikinci bir Kahkaha Tufanı koptu.

"Belki bu sefer öyle yapmaz. Yapmaz dim-" demeye kalmadan Konağin Kapısi gurultülu bir şekilde açıldı ve iceriye bağıra bağıra Affan girdi.

"Allah da sizin belanizi versin. Ulan bu kalleşliği Insan düşmanına yapmaz. Yok ama siz daha durun. Ben size neler yapacağımı iyi biliyorum." diye sıraladıktan sonra bana döndü.

"Peki ya sen Abla? Sen bunu bana nasil yaparsın. Hadi bunlardan beklerdim ama senden asla. Püğğhh size koynumda Yılanlar beslemişim!"

Ağzımız açık öylece ona bakıyorduk.

Adar Abim kınayan bakışlar atarak "La görende aldatılmış ve Çocuklarıyla Sokakta kalmış sanar. Ne abarttı ha." Diye sinirle mırıldandı.

Affan bakışlarını önce Pantalonuna indirdi daha sonradan sinirle yerinde tepinerek "Altıma ettim lan altıma. Buraya gelene kadar bütün herkes gördü. Karizma yerlerde" diye ağlamaklı sesle konuştu ve hepimizin saşkın bakışları eşliğinde tepinerek yukarı çıktı.

Ardından tekrar bir kahkaha tufanı koptu.

Azad Abim "Yok bu Çocuktan Adam olmaz.
Ben bunu anladım artık ama kabullenmem biraz Zamanımı alıcak sanı-" Daha Lafinı tamamlayamadan Konağın Kapısı gürültüyle açıldı. Hepimizin bakışlari Kapıya döndü.

Içeriye giren Cibran Aşireti'nin erkekleri ile hepimiz ayaklandık.

Adar Abimin Yengemi yukarıya yollaması, Babamın Odasın'dan koşarak buraya gelmesi, bizim Silahlarımıza davranmamız.

Bunların hepsi Saniyeler içinde gerçekleşmişti.

Gözlerimi bütün herkesin üzerinde gezdirdim.
Cibran Aşiretinin ikizleri Baran ve Boran Ağa onların önünde Abileri Miran Ağa ve en öndede Cibran Aşiretinin Ağası Devran Cibran duruyordu.

Onların arkasında ise bir sürü Koruma vardı fakat onlar Konağa girmemişti Kapının önünde duruyorlardı.

Gözlerimi tekrardan Devran Cibrana çevirdim.
Kaşlarını iyice çatmış kısık Gözleri ile tek tek herkese bakıyordu. Benim gibi herkesi tek tek inceliyordu.

Uzun süren bu sessizliği bozan kişi Adar Abimdi. Bir Adım öne çıkıp "Hayırdır Beyler? Destursuz Konağıma girip Silah çekecek cesareti kimden aldınız?" diye bağırdı.

Devran Ağa da Abim gibi bir Adım öne çıkıp Abimden kat be kat kalın ve boğuk sesi ile "Aşiret Ağaları toplanıcakmış ve Bugün bu düşmanlık son bulacakmış!" dedi.

Bu söylediği ile Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
Ne demek bu düşmanlik son bulucak? Eğer bu kadar kolaydıysa neden şimdiye kadar bunu yapmamışlardı?

Işte bu Soruların tek bir Cevabı var. Biri yada birileri çok büyük bir Bedel ödeyecek.

Ben öylece düşüncelere dalmışken Azad Abimin sesiyle kendime geldim.

"O nasıl olucakmış?"

"Bize buraya gelmemiz söylendi ve geldik. Biraz sonra Aşiret Ağaları da toplanır. Neler olduğunu öğreniriz" bu sesin Sahibi Miran Ağaydı.

O'da en az Devran Ağa kadar Sert bakıyordu. Belli ki Cibran Erkekleri bu karardan Memnun degildi.

Omzuma dokunan Kol ve hemen karşıma dikilen Adar Abim ile irkildim. Ne ara buraya gelmişti?

Önce Alnımı öptü ve Kulağima eğilip "Biliyorum git desem de gitmezsin ve biliyorum şimdi önünde dursam kendini güçsüz hissedersin ama bana izin ver önünde durayim, Annemin ve Babamin Emanetini, seni koruyayım" diye fısıldadı.

O'da biliyordu bugün burda birinin Bedel ödemek zorunda kalacağını ve Cibranların rahat durmayacağını.

Her ne kadar bunu istemesemde Başımla onayladım ve arkasına geçtim. Bu hareketim ile Gözlerinin içi parladı. Fakat anında bakışları sertleşti ve Cibranlara dogru dönüp huzur veren o sakin sesi ile konuşmaya başladı.

"Benim Karımın, Çocuğumun ve Kardeşimin olduğu Eve siz giremezsiniz! Sizin ne tür bir Şerefsiz olduğunuzu bütün Amed bilir ve ben benim olanlara zarar gelmesine asla izin vermem. Şimdi çıkın gidin Konağımdan. Ben bizzat Ağalarla konuşur başka bir yerde toplanmalarını sağlarım!" sonlarda yükselen sesi bundan başka hiçbir seçeneğin olmadığını ve gerekirse Kan bile dökebileceğinin göstergesiydi.

Adar Abim çok nadir sesini yükseltirdi. Normalde sessiz sakin konuşurdu ve bu sakinliği bize hep Annemizi anımsatırdı. O ne zaman konuşsa hayranlıkla onu dinlerdik. Fakat bu sakinliği çoğu zaman karşısında ki Kişiyi çileden çıkarırdı. Bazılarının ise saygıyla bakmasına neden olurdu.

Şimdi ise hafif de olsa sesini yükseltmişti. Zaten Adar Abimin sesini yükseltmesine sebep olan iki şey vardır. Biri Affanın onu çileden çıkartaması, digeri ise Ailesinin Tehdit altında olması.

Şuan her ne kadar rahat olsa da yinede onları tehdit olarak görüyordu ve bundan dolayı da Tetikte bekliyordu.

Devran Ağa'nın bakışlari uzun bir süre sonra beni buldu ve "Merak etme Adar Ağa bizim Kadınlara ne elimiz kalkar nede Silahımız doğrulur ama bazi istisnalar her zaman vardır öyle degil mi?" demesi ardından da Silahın patlaması aynı anda oldu.

"Ulan sen kimsin de bizi Tehdit ediyorsun. Hemde Ablamla. Sen Hertoşilerin ne olduğunu unuttun herhalde! Biz bunca zaman  sıkamadıgımızdan değil vicdanımızdan kimseye kurşun sıkmadık ve bizi buna ikna eden kişi Ablamdı ama eğer biraz daha ileri giderseniz bu Silah Götünde Patlar Haberin olsun!"

Işte Affan Hertoşi buydu. Ailesinin yanında, büyüyememiş bir Oğlan Çocuğu, dışarıda ise herkese korku salan bir Ağa.

Bu hareketi ile Cibran Aşiretinin Ağaları şaşırmışa benziyordu. Fakat Devran Ağa'nın Gozlerinden sanki başka bir Duygu daha geçmişri, fakat ben bu Duygunun ne olduğunu anlayamamıştım çünku çok kısa sürmüştü.

Onlar bizi her Zaman zayıf Halka olarak görmüşlerdi. Bunun nedeni ise Kan dökmememizdi. Silah tutabildigimizi bile bilmiyorlardi belki de. Oysaki Hertoşi Aşireti Cinsiyet fark etmeksizin herkese ayni eğitimi verir ve Silah kullanmayi öğretirdi.

Abimin arkasından çıkarak "Duydunuz Ağalar. Şimdi basın gidin. Bir daha da o Silahları Ateşleyemiyecekseniz kaldırmayın çünkü bize bir Silah kaldırılırsa onu ateşlememiz öğretildi." deyip derin bir Nefes çektim içime ve ardindan Belimden Silahimı çikardım. Benim Imzamın bulunduğu yerin üzerinden Baş Parmağım ile geçtim ve devam ettim "Bir diğer öğretilen şey ise. Eğer bize bir Silah kaldırıldıysa ve Ateşlenmediyse o zaman Silahı çekme sırası bize geçmiştir ve biz Hertoşi Aşireti olarak kaldırdığımz Silahı Ateşlemeden indirmeyiz!" dedikten sonra Silahımı kaldırdım ve Hedefim olan Devran Ağaya bir Kurşun sıktım.

■■■

Dırırımm dırırımmm
Hadi bakalım yavaş yavaş başlıyoruz
Umarım begenirsiniz Papatyalarımm

ValiosoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin