ULAN KADIN

20 2 0
                                    

Abimin arkasından çıkarak "Duydunuz Ağalar. Şimdi basın gidin. Bir daha da o Silahları Ateşleyemiyecekseniz kaldırmayın çünkü bize bir Silah kaldırılırsa onu ateşlememiz öğretildi." deyip derin bir Nefes çektim içime ve ardindan Belimden Silahimı çikardım. Benim Imzamın bulunduğu yerin üzerinden Baş Parmağım ile geçtim ve devam ettim "Bir diğer öğretilen şey ise. Eğer bize bir Silah kaldırıldıysa ve Ateşlenmediyse o zaman Silahı çekme sırası bize geçmiştir ve biz Hertoşi Aşireti olarak kaldırdığımz Silahı Ateşlemeden indirmeyiz!" dedikten sonra Silahımı kaldırdım ve Hedefim olan Devran Ağaya bir Kurşun sıktım.

...

Kolunu Sıyırıp geçen kurşun ile kısık bir inleme bıraktı Konağa.

Bunu yapmamı kimse beklemiyor olacaktı ki herkes şok içinde bana baktı. Abilerim bile. Çünkü şimdiye kadar Atış talimleri haricinde Silahımı ateşlememiştim.

Aslında Silahı kaldırırken yaralamayı düşünmemiştim ama bunca konuşmayı boşuna yapamazdım.

Hem ufacık bir sıyrık abartmaya gerek yoktu. Bizden aldıkları Canlara ve bu Konağa izinsiz girip Anneme yaptıkları saygısızliklarına saysınlar.

"ULAN KADIN!" diye yükselen bir ses ile tekrardan Devran Ağaya döndüm. Kapkara hareleri sanki dahada kararmıştı. Hafif çekik olan gözleri acıdan biraz daha kısılmıştı ama bunlar haricinde acı çektiğini gösteren bir belirti yoktu. Hâlâ Omuzları dik bana bakıyordu.

Gözlerimiz birbirini hedef almış bir şekilde öylece duruyorduk. Kimse bu sessizliği bozmuyor aksine onlarda sessiz kalmaya devam ediyordu.

Sessizliği bozan ve Gözlerimizi ayırmaya sebep olan şey Kapının açılma sesiydi. Bakışlarımı Devran Ağa dan cekip Kapıya yönlendirdim.
Diğer Aşiretlerin Ağaları telaşlı bir şekilde kapının önünde durmuş ne olduğunu çözmeye çalışıyorlardı. Silah sesinden dolayıydı bu telaşları. Korkuyorlardı Kan Davası alevlenicek diye.

Kapının önünde durmalarının ve eve girmemelerinin sebebi ise Abimin koyduğu diğer kurallardan biriydi.

Annemin Ölüm emrini veren bu Ağaların bizim Evimize girmeleri yasaktı. Bunu ilk başlarda kabul etmemişti Ağalar ama Abim Konağımızın yanında yeni bir Konak alıp "toplanılıcaksa bu konakta toplanılacak" dedikten sonra Ağalar kabul etmek zorunda kalmıştı.

Buraya gelme sebeplerinin Silah sesi olduğuna emindim.

Aralarından en saygın Ağa olan Sidar Ağa'nın "Destur varmıdır Adar Ağa?" diye sormasıyla Abime döndüm. Asla onların buraya girmesine izin vermezdim. Cibranlar destursuz girmişti ve kurşunu yemişti eğer onlarda girmeye kalkışırsa hiç acımam onlara da sıkardım.

"Bana değil bu Konağın önünde suçsuz günahsız öldürdüğünüz Anama sorun. Yada Anasını gözlerinin önünde öldürdüğünüz Kızına ve küçük Oğluna sorun. Çünkü bu Cevabı verme hakkı onlarındır!"

Abimin sözlerinden sonra Ağaların Bakışları beni buldu. Her ne kadar bir Kadın dan izin almak onlar için Aşşağılayıcı olsa da seslerini çıkartmadılar.

"Destur mestur yoktur Ağalar. Gidinyanda ki Konakta yada nerede toplanıyorsanız toplanın ama buraya asla adım atamazsınız! Geri basın şimdi."

Aralarında Saygı duyduğum bir kaç Ağa vardı ve onları ağırlamaktan onur duyardım çünku onlar diğerlerinin aksine Mert Insanlardı. Haklıya Haklı, Haksıza Haksız demeyi iyi bilirlerdi.
Zalimin karşısında Mazlumun ise yanında yerlerini alırlardı ama bu pek bir şeyi değiştirmezdi çünkü çoğunluk ne derse her zaman o olurdu.

Ama ne olursa olsun eğer şuan onlara onay verseydim diğerleri de girmek isteyecekti ve buna ne ben izin verirdim nede bir başkası.

"Kadın başına erkeklerin işine karışmayasın! Bunca Kişi varken Sana söz hakkı düşmez. Haddini bil!" Bunu söyleyen Baho Ağaydı.

"Ne komik! Hem Benim Sınırlarımın içerisine girmek istiyorsun hemde söz hakkımın olmadığını ve Haddimi bilmem gerektiğini söylüyorsun" bir kaç Adım öne gittim "Sen kim oluyorsun da bana Haddimi bilmem gerektiğini söylüyorsun. Gel de öğret Haddimi, Hadsiz." Başımı indirip bir kaç saniye soluklandım. Bu sinirle ona bakmaya devam edersem elimden büyük bir Kaza çıkacaktı. Fakat onlarla konuşurken başını eğmek büyük bir Hata olurdu.

Öğreniceklerdi.Bir Kadına nasıl davranmaları gerektiğini. Bize saygı göstermeyi. Bizim fikirlerimizi almayı. Hatta ve hatta gerektiğinde bizden Emir almayı. Bunların hepsini bir bir öğrenicekler.

Başımı tekrar dikleştirip Baho Ağaya doğru bir kaç adım daha attım. "Bu Toprakların 30% bizimken, senin 3%ünü bile doldurmayacak bir avuç toprağın var. Tabi 1%ni benimle olan Anlaşmanı yenilemezsen kaybediceksin ki bende tam şuan Anlaşmayı yenilemekten vazgeçtim, etti 2%. Şimdi söyle bakalım Baho Ağa. Kimin bu topraklarda daha çok söz hakkı varmış? Senin mi? Yoksa benim mi?"

...

Yavaş Yavaş başlıyoruzzz
Umarım beğeniyorsunuzdur ♡







Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 15, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ValiosoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin