namjoon, güne mahmur başlayıp ilk kahvesini içtikten ya da soğuk bir duş aldıktan sonra ayılmayı gerçekten isterdi ancak gördüğü rüya yüzünden uyandığında kocaman açılmış gözlerini tavana dikip uzun süre orayı izlemişti.aynı anda birçok hisle boğuşuyordu ancak en yoğun olana utanç diyebilirdi. rüyasının üstüne düşünmemeye çalışsa da bu boşa bir çabaydı çünkü bacaklarının arasında sızlayan organı tam aksini istediğini belli edercesine canını yakıyordu. namjoon, bu zonklamaya daha fazla dayanamayacağını hissederken bugün jungkook'u görmeyeceği için şükretti. elini iç çamaşırının içine sokup kendini kavradığında rüyası zihninde tekrar tekrar dönüyordu. zaten son derece sertleşmiş halde uyanmasının getirisiyle gelmesi çok uzun sürmedi. kirlenen elini yıkamak, ardından da duşa girmek için yataktan kalktı.
aslında hoşlandığı çocukla seviştiğini görmesi çok tuhaf bir durum değildi, yine de yüzüne hala arkadaş olarak baktığı biri olduğundan utanmıştı işte.
bu rüyayı görmesinin sebebi bu hafta içinde olan birkaç olaya dayanıyordu. ilki, sinemaya gittikleri gün ondan fazla etkilenmiş oluşuydu. ikincisiyse, günlük kıyafetlerin ardında bile onu etkilemeyi başaran bedeni sadece boxerla görmüş olmasıydı.
olayın yaşandığı gün rehber öğretmenlerinin isteği üzerine seokjin'e acil bir şey söylemesi gerekmişti. takımın soyunma odasında maç sonrası üstlerini değiştirdiğini bildiğinden oraya yönelmişti adımları ve kapıyı açıp içeri daldığında tek kişi hariç gördüğü diğer çıplak ya da yarı giyinik bedenler umurunda olmamıştı. birkaç metre ilerisinde, altında sadece gri boxerıyla kalakalmış jungkook faltaşı gibi açılmış gözleriyle ona bakıyordu. ince ama yapılı bedeni, kaslı bacakları hatta boxerının sardığı mahremleri bile gözünün önündeydi.
"namjoon kapıyı ağzına kadar açık tutma sebebin nedir, tüm okul bizi çıplak mı görsün?"
yoongi'nin cümlesiyle kendine gelen çocuk kapıyı örttüğünde takımdaki diğer insanlar ona gülmüştü. odaya bir yabancının dalmış olması onların umurunda değildi, zaten sürekli bir yığın hemcinsin arasında soyunup giyiniyorlardı, bir kişi fazla olsalar sorun olmazdı ancak jungkook o bir kişiye deli divane aşık olduğundan diğerleri gibi rahat olamamıştı ve telaşla üzerine kıyafetlerini geçirmişti. namjoon, o sırada gelme amacı olan jin'le konuşmayı akıl edebilmişti, sonra da jungkook'u daha fazla huzursuz etmemek için çıkmıştı oradan ama güzelliğini bir türlü aklından silememişti. bu sabah da olan olmuştu işte.
duştan çıkıp biraz daha kendine geldiğinde eve götüreceği eşyalarını toplamaya başladı. birikmiş kirlilerini eve götürüp orada yıkamayı düşünüyordu. uzun süredir dedesini görmemişti, onu özlemişti. bir de son yazdığı şarkısını kaydetmek istiyordu. saate baktığında babasının onu alması için yollayacağı arabanın gelmesine on dakika kaldığını gördü. giydiği kısa kollunun üzerine kalın bir sweatshirt geçirip saçlarına kısa süreliğine kurutma makinesi tuttu. boyadan dolayı zaten yıpranık olan saçlarına ısı tutmayı sevmiyordu ancak hava çok soğuktu ve hasta olmamayı saçlarına tercih ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
young love || namkook
Fanfictionjungkook, namjoon'a karşı olan hislerini daha fazla içinde tutamayacağını fark ettiğinde ona isimsiz bir mektup yazmaya karar verir.