1 | left a small town, never looked back

451 52 106
                                    

üniversitedeydin, part time çalışıyordun, masalara bakıyordun
küçük bir şehri terk ederek, hiç ardına bakmadan

üniversitedeydin, part time çalışıyordun, masalara bakıyordunküçük bir şehri terk ederek, hiç ardına bakmadan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🛋️

öğleden sonra beş gibi, birkaç kolinin arasında hüsranla otururken aklımdan geçen üç şey vardı, biri yemek yemek diğeri ise uyumak.

üçüncüsünün bahsini sonra geçirsem daha sağlıklı olurdu.

gece geç yatmıştım, üstüne üstlük sabah da erken kalkmıştım. tüm o uyumadığım saatlerde ise vizesinde batırdığım derslerin finalinde batırmamak adına çalışıyordum. aslında notlarım ortalama olsa yeterdi ancak özellikle bu dönem benim için önem arz ediyordu, çünkü babama bir söz vermiştim.

"onunla ayrı eve çıkmama izin verirsen sınıf birincisi olmaya devam edeceğim."

lanet olsundu. güz döneminin tam ortasında taşınmak da ne demekti? üstelik ebeveynsiz yaşamak konusunda hiçbir deneyimim yokken... her konuda olduğu gibi bu konuda da bir fiyasko olarak patlamıştım elbette.

ayrı eve çıkmak isteme olayı aslında hiçbir zaman gündemde değildi. ben sanki sonsuza dek babamın dizleri dibinde yaşayacaktım tıpkı geçtiğimiz eylül, ekim ve kasım ayındaki gibi... aralık ayını bambaşka bir evde geçirmemi sağlayan neydi?

babamdan gizli onun evine kaçışlarım...

bu konuda profesyonelleşmiştim açıkçası, kimi zaman milli savunma bakanı babam ben dönene kadar farkında bile olmuyordı. jeongguk esprisini bile yapmıştı epey.

"senin sevgilinin evinden dönüşlerini bile yakalayamıyorsa kuzey kore kaçaklarını nasıl yakalayacak bu adam sınırda?"

babam asker bile değildi.

kimi zaman giriş kapıyı gözetleyen korumaların görmemesi adına pencereden çıkıp bahçe duvarından atlarken kimi zaman da kütüphaneye, hava almaya, alışveriş yapmaya çıkacağım diye son hızda onun yanına koşuyordum. o da o sıralarda genelde bir sokak ötede beklerdi, aklı kalırmış yoksa.

babam en sonunda çaktığında, bir gün yanımda o da vardı, bana iyi bir azar çekmişti. yirmi bir yaşındaki oğluna, erkek arkadaşının yanında.

kırgınlığımı görmüş olmalıydı, babama dönüp "bu yaptığınız çok kırıcı, farkında değil misiniz?" deyip diyalogumuza, daha çok babamın monologuna, dahil olduğunda bir şamar da o yedi.

yemedi yemedi. babam hiç fiziksel şiddet yanlısı değildir, psikolojik olanını tercih eder. mesleki deformasyon.

kutuların ortasında hüzünlü hüzünlü otururken depresif hallerime doyum olmaz deyip uyuşmuş bacaklarımın üstünde durmaya çalıştığımda saate bakmıştım, bugün günlerden çarşambaydı.

mine.⋆ | yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin