[tamamlandı]
i think he knows'un devam kitabıdır!
dünyayı birlikte sırtlamaya karar veren jimin ve yoongi, ellerini birbirlerinin elleri arasından eksik etmiyordu ancak, yetişkin dünyası herkesi sınavsız içeri aldığı gibi bir çıkış da vaadetmiyord...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yetişkin içerik! (olan kısım işaretli)
"sekiz kişi olmamız gerekiyor ama altı kişiyiz."
namjoon'un düşünceli bakışlarının altında sadece gergince tebessüm ettim o an, o malum cumartesi günündeydik. haftada en az bir akşamı birlikte geçirmeye özen gösteriyorlardı ve buna arkadaş gruplarında çok aktif bulunmasam da beni ve arkadaşlarımı da davet ediyorlardı, bir de lea'yı. ama o zaten uzun zamandır onları tanıyordu yani kız arkadaş kontenjanında sayılmazdı artık.
"yoongi hyung ve ve lea yok," dedi jeongguk sipariş ettiği kahvesine herkes burada olmadan başlamamayı tercih ederek bakarken.
"lea mesaj atmadı," hoseok hyung cebinden telefonunu çıkardı. "evden geç çıkmıştır kesin makyaj falan yaptığı için, gelir birazdan ama arayayım."
"yoongi bugün boş olacağını söylememiş miydi jimin?"
"bilmiyorum..." dedim aynı hoseok hyung gibi elime telefonumu alarak. "bugün kafeye de gitmeyecekti ama geç kalmış olabilir. ben yazayım ona."
her ne kadar hepsi çok samimi insanlar da olsa o olmayınca kendimi ortada bırakılmış ve eğreti hissediyordum taehyung ile jeongguk sağımda ve solumda yerini almışken başımda yavaş yavaş artan bir sıcaklık hissetsem de umursamayıp çilekli milkshaketen bir yudum aldım serinlemek adına.
telefon kulağımda, açmasını bekledim ve tam umudumu keseceğim anda açmıştı. "neredesin şu an?" diye sordu açar açmaz. derin bir nefes vermiştim.
"arkadaşlarımızlayım... hyung." diye cevapladım rahatlayarak ama onun sesi telaşlı geliyordu. "sen neredesin?"
"yeni çıktım ve trafik yüzünden yetişebilecekmişim gibi görünmüyor, onlara özür dilediğimi söyler misin? bir süre daha böyle-"
oh, bizi ekmemişti ve işi yoktu. sadece trafik vardı...
"söylerim canım, önemli değil. evde yemek yok ama, ne yiyeceksin?"
"ben hazırlarım bir şeyler, dert etme. sana iyi eğlenceler... kapatmam lazım."
"hm, teşekkürler... dikkat et."
"sen de..."
beş tane kafanın bana dönüşüyle bir açıklama yapmak zorunda kaldım. "trafikten dolayı gelemiyormuş, çok geç kalırmış gelirse. özür diliyor ve sonra telafi edelim diyor."
hoseok hyung tüm hüznünü omuzlarına vermişler gibi onları düşürdü. "gelirim demişti..."
"gerçekten bu kadar yoğun mu yoksa bizi mi ekiyor merak ediyorum."
