❧ 11

133 18 44
                                    

fearless 11: song cry

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

fearless 11: song cry

Jisung derin bir nefes alıp elindeki bira şişesini kafasına dikti. Kaçıncı şişesi sayamıyordu, bütün gece içmişti. 

Bir ara kontrolünü kaybedip Eunbyul'a mesaj bile atmıştı ki bunu asla yapmaması gerekiyordu. Ona hep nefret aşılamalıydı, sevgi değil. Eunbyul sevgiyi hak etmiyordu.

İlk tanıdığı andan beri aşıktı ona. Çocukluğundan beri deliler gibi aşıktı ama hiçbir zaman cesaretini toplayıp itiraf edememişti. Onu kaybetmekten korkuyordu çünkü. Eunbyul Jisung'u sadece arkadaşı olarak görüyordu ve bu itiraf onu Jisung'tan uzaklaştırabilirdi. 

Ayrıca Jisung korkağın tekiydi. Her açıdan. 

Ona sahte bir hesaptan yazmasının en büyük sebebi de buydu. Karşısına çıkıp yüzleşememişti.

Canı bu kadar acırken bir de Eunbyul'un gözlerinin içine baka baka yalan söylemesini kaldıramazdı. Gerçi şu anda kaldıramıyordu orası ayrı konuydu. En azından onunla iletişim kurmuyordu, hala çok güzel olan ama artık bakmaya dayanamadığı yüzünü görmüyordu.

Kendince çözüm yolları üretmeye çalışıyordu, dayanabilmek için. Kaçmak en iyi yoldu çünkü Han Jisung Choi Eunbyul'u sevmeyi bile sevmiyordu. Kendinden de nefret etmeye başlamıştı.

Bu gece Seungmin'in partisine gelmesinin tek sebebi kendince kanıt aramaktı. Jieun'un öldüğü gece orada olan herkes şüpheliydi ve Jisung hepsini gözetimi altına almıştı. Fakat burada Eunbyul'u görmeyi beklemiyordu. 

Eunbyul'un evden çıkmadığını biliyordu, duyduğuna göre psikolojik rahatsızlıkları ve krizleri fazlasıyla arttığı içindi. Jisung Eunbyul'un iyi olmadığının farkındaydı. Tıpkı kendi gibi. Kendisine attığı mesajları görmezden gelmek ve yanına koşmamak için kendisini tutsa da o da biliyordu yüzleşirse hiç iyi şeyler olmayacağını. 

Bu da başka bir korkaklık örneğiydi tabii.

Tek başına olmak için bahçeye çıkmıştı. Herkes evin içindeydi ve Jisung çok bunalmıştı. Oldum olası kalabalığı sevmezdi zaten. Fazla arkadaşı da yoktu. Yeni bir şişeyi açarken eline telefonunu aldı. Bildirim çubuğunda onun bildirimlerini görünce hızla temizledi bildirimleri. Umurunda olmamalıydı.

Kafasını kaldırdı ve tüm havayı içine çekmek istercesine derin bir nefes aldı. "Dayan Jisung, dayan..." 

Ardından tekrar telefonuna dönüp videolar kısmına girdi. O gecenin kamera kayıtlarına. Polis babasından gizlice aldığı kayıtlardı bunlar. Tek tek izledi kardeşinin son gecesini. Her karesini ezberlemek istedi, gözünü bile kırpmadı. O gece, konserde Jieun ile Eunbyul'u yalnız bırakmasaydı belki de bunlar yaşanmayacaktı. Belki de kardeşinin ölümünde kendisinin de suçu vardı. Onu koruyamamıştı. 

Jisung bunu düşününce elindeki şişeyi kafasında kırmak istedi.  

Sıra en sevmediği kısma geldiğinde sinirle iç çekti. Jieun çatıya çıkmadan hemen önce, arkasından onu arayan Hanseol'u görünce öfkeyle masaya vurdu. Koşarak etrafına bakınıyor ve Jieun'un adını sayıklıyordu. O ruh hastası lisenin başından beri Jieun'a takıktı fakat Jieun onu reddedince vazgeçmemiş ve hala o istememesine rağmen kızın peşinden koşmaya devam etmişti.  

En sonunda da Jieun'un onu hiç sevmediği gerçeğini kabullenememiş ve bulduğu ilk fırsatta onu öldürmüştü. Her ne kadar polislere "Ben yapmadım." deyip avukat babası sayesinde kurtulsa da Jisung gerçeği biliyordu ve ona bu dünyayı dar edecekti. Yaptığının bedelini ödetecekti.

Sadece doğru zamanı bekliyordu. 

Hanseol durdu ve karşısındaki kişiyle konuşmaya başladı. Ardından gülümsedi ve konser alanındaki binaya girdi. Hanseol aradığını bulmuştu. 

Ona Jieun'un yerini söyleyen kişinin kim olduğu görünmüyordu fakat Hanseol'dan bir saniye sonra, onun karşısından koşarak gelen kişi kardeşinin ve kendisinin en yakını Choi Eunbyul'dan başkası değildi. Hanseol ile konuşmasa saniyeler içinde kameraya yakalanmazdı, o kadar hızlı olması imkansızdı.

Hanseol'u tanımasına rağmen ona neden Jieun'un yerini söylediğini Jisung da anlayamıyordu ama Eunbyul ona hiç adamakıllı bir cevap vermemişti. Sadece yapmadığını söyleyip duruyordu fakat kamera görüntüleri açıktı. Eğer gerçekten yapmasa sözlerinin altını doldurmaz mıydı? Babasının söylediğine göre sorguda o gece neler olduğunu, nerede ne yaptığını kimseye anlatmıyordu. Birisi sorduğunda ise direkt ağlamaya başlıyordu.

Sadece üzüntüsünden değildi diye düşündü Jisung. Masum olsaydı kendini savunurdu. Eunbyul bunu yapamıyordu hatta konuşmuyordu bile. 

Belki de Jieun'u kıskanmıştı, belki de kavga etmişlerdi ve Eunbyul o anlık düzgün düşünemeyip Hanseol'a söylemişti. Birisi sorunca ağlamaları da bu yüzdendi. İstemeden bile olsa en yakın arkadaşının ölümüne sebep olmuştu, içten içe vicdan azabı çekiyor ve suçunu kabul etmiyordu. O yüzden sahte hesabından sorduğunda bile inkar edip duruyordu.

Jisung hızla videoyu kapattı. Gözleri dolmaya başlarken başına ağrılar girdi. Birkaç hafta önce sorsalar Eunbyul'un böyle bir şey yapacağına asla inanmazdı ama artık yaşadıklarından sonra sağlıklı düşünemiyordu. 

Biradan büyük bir yudum daha alıp kafasını kaldırdı. Yorgundu. O kadar yorgundu ki olduğu yere yığılabilirdi. 

"Ambulans çağırın. HEMEN!"

Duyduğu sesle panikle şişeyi masaya bıraktı. Ardından ayağa kalktı ve evin içine baktı. Telefonunu cebine atıp hızlı adımlarla eve ilerledi. Ne oluyordu?

Büyük cam kapıdan geçip kalabalığı yararak içeri girdi ve birinin etrafına toplanan insanlara baktı. Gözlerini odada gezdirirken bir kişinin yokluğunu hemen fark etti.

Hyunjin kenara çekilip daha gür bir sesle tekrar bağırdı. "SEUNGMİN!" 

Sınıf başkanı Seungmin telaşla telefonunu eline alırken Jisung biraz daha yaklaştı ve birkaç kişinin tuttuğu bedene baktı. İçini huzursuzluk kaplamıştı, kalbi hızlandı.

Eunbyul yerde titreyerek, baygın bir şekilde yatıyordu. 

🌙🌙🌙

beni pek tatmin etmeyen bir bölümdü ama daha iyisi de çıkmadı, üzgünüm :')

ve olaylar hakkında ne düşünüyorsunuz? kim haklı kim haksız bir fikriniz var mı merak ediyorum.

şimdilik hoşça kalın, seviliyorsunuz 🤍💖🦋

FearlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin