❧ 12

120 16 28
                                    

fearless 12: impossible

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

fearless 12: impossible

Jisung stresle ayağını yere vururken, saçlarında babasının elini hissedince kafasını kaldırdı. Hastane koridorları daralıyormuş gibi hissediyordu. Duvarlar üstüne üstüne gelmeye başlamıştı.

Seungmin'in söylediğine göre Eunbyul panik atak krizi geçirmişti. Önce titremeye başlamış, ardından da bayılmıştı. Nefesleri çok düzensizdi ve ambulansta ona sakinleştirici vermişlerdi.

Jisung şokla ne yapacağını bilemediği için Seungmin onu da hastaneye getirmişti. Olay anında Eunbyul'un ailesi ve Jisung'un ailesi birlikte oldukları için hastaneye birlikte gelmişlerdi.

Jisung karşı koltukta ağlayan Bayan Choi'ye baktı. Çocukluğundan beri onu çok severdi, kadının haline üzülmüştü.

Onun üzülmesinde kendi payı vardı, Byul'u üzmeye çalışan da kendisiydi. Ve şimdi bütün bunları kendi yapmamış gibi hastane yatağında yatan Eunbyul'a üzülüyordu. Onu böyle görmek istemiyordu, kalkmasını istiyordu.

Onun annesinin, babasının ve en önemlisi kendisinin acısı dinsin istiyordu.

Bu yüzden onunla hiç yüzleşmek istememişti. Jisung Eunbyul'u görünce bile yumuşuyordu. Bütün o nefretinin eridiğini hissediyordu ve kaçıyordu. Bunca zamandır yaptığı en iyi şeyi yapıyordu. Çünkü kaçmak en kolay çözümdü.

"Kızınızın durumu gayet iyi." İçeriden çıkan doktor ile herkes ayaklanırken Jisung yorgun gözlerle doktora baktı. Doktor, gözlüğünü çıkardıktan sonra devam etmişti. "Bu gece çıkabilir, kalmasına gerek yok. Yarım saat içinde de uyanır zaten."

Bayan Choi göz yaşlarını silip doktora teşekkür ederken güçsüzce Bay Choi'nin koluna tutundu. Jisung ise tekrar koltuğa çökerken derin bir nefes verdi. Rahatladığını hissediyordu. Ona bir şey olmamasına sevinmişti.

Her gün ona mesajlarıyla lanet okurken şimdi iyi olsun diye dua ediyordu.

"Onu görmek ister misin?" Babası şefkatli gözlerle Jisung'a sorduğunda Jisung olumsuz anlamda kafasını salladı. Babasının yorgunluğunu gözlerinden okunuyordu. Jisung onun da ne halde olduğunu biliyordu. Jieun öldüğünden beri uyumadığına emindi.

Bir babanın yaşayabileceği en ağır şeyi yaşamıştı belki de. Biricik kızını kaybetmişti. Acısını kimseyle paylaşmaması Jisung'a kendini hatırlatıyordu. Kendine de ona da çok üzülüyordu. Ve içeride yatan Eunbyul'un bütün bunlarda bir payı vardı.

"Hayır." dedi kendi kendine. "Yapamazsın..."

Onu göremezdi. Bu haldeyken, duyguları bu kadar karışıkken Eunbyul'u görmemeliydi. Burada olması bile hataydı.

"Ben gidiyorum." Babasına döndüğünde Choi ailesinin bakışları da ona dönmüştü. "Hemen mi? Emin misin oğlum?" Babası tekrar emin olmak istercesine sorarken Jisung'un cevabı kesindi. "Evet. Evde görüşürüz."

"Dikkatli git."

Arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla büyük koridorları geçtiğinde gözlerine dolan yaşları serbest bıraktı. Adımları ağırlaşırken sarsılan vücuduyla kendini hastaneden dışarı atmıştı.

Nefret ediyordu.

İçinde bulunduğu durumdan ve hislerinden nefret ediyordu.

Han Jisung kendinden nefret ediyordu.

🌙🌙🌙

eğer hala buralarda olan varsa selamlar 🤞🏻

bölüm atmayalı çook uzun zaman olmuş ama tıkanmıştım. yeni toparlıyorum o yüzden üzgünüm :') ve geçiş bölümüydü, o nedenle daha kısa. umarım beğenirsiniz ay çöreklerim💜🧚🏻‍♀️

ayrıca BUGÜN ÇOK ÖZEL BİR GÜN!! İYİ Kİ DOĞDUN HANJI, İYİ Kİ DOĞDUN AŞK ADAM!! 🎉🎊🥳 kişiliğinden, emek verdiğin şarkılarına kadar... çok seviyorum seni. iyi ki varsın bu yüzden. umarım bütün mutluluklar seni bulur. buraya söyleyecek çok şey var aslında ama uzatmayacağım. benim ona kendimce doğum günü hediyem de bu (her ne kadar böyle bir günde onu bu kadar depresif yazsam da jhfjdhfjhgjf)

ve fikirlerinizi bekliyorum, ayrıca sizi seviyorum. kendinize çok çok iyi bakın🥺🥹🌟🤍

FearlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin