0.2 (varış)

224 19 7
                                    

selam oncelikle ben ilk bolumu yazarken bir hata yapmisim yarisini atmisim bu yuzden kalanini hemen az once yukledim, okumadiysaniz once onu okuyun tesekkurlerr -hayat

Yoo Jimin. Adını hatırlıyorum çünkü annem sürekli onun hakkında konuşurdu. Sürekli onun ne kadar güzel/yakışıklı ve genç olduğuyla övünürdü. Malikane ve iş yerinin varisiydi. Babası hastaydı bu yüzden de kısa süre sonra buradaki her şeye sahip olacaktı.

Parmak uçlarımda kalkarak onun boyuna kadar yükseldim. Daha özgüvenli görünmek için omuzlarımı dikleştirdim ve gözlerinin içine baktım. Eğer o kahve çekirdeği rengi gözler birini öldürebilseydi, ben çoktan ahireti boylamıştım.

Ciddi kalmaya çalıştım ancak çok kibirli gibi gözükmesine rağmen oldukça çekici olduğu gerçeğini reddedemezdim, ve az önce dediğine göre bu iş zor olacaktı.

"Kıyafetlerim sizi alakadar etmez Bayan Yoo, bu yüzden fikirlerinizi kendinize saklamanızı öneriyorum."

Sözcüklerim dudaklarımın arasından çıktığı an, bunu yeniden yaptığımı fark ettim. Öfkemin beni ele geçirmesine izin verdim, ve bu da beni başka bir insana dönüştürdü.

Ben bunu söyleyince korumaların gözü faltaşı gibi açılırken kâhya bakışlarını kaçırdı.
Jimin bana gözlerini dikip bir adım geriye gitti ve beni baştan aşağı süzdü.

"Sen bir tür sapık falan mısın?" Kaşımı kaldırdım. Garip ve kısa bir şekilde kıkırdadı ve elleri yavaşça ceplerinden çıkıp göğsünde kavuştu. Birden ciddileşti ve bana bir adım yaklaştı.

"Sadece burada olmayı hak edip etmediğini düşünüyorum. Eğer bu kadar kibar olmasaydım, çoktan mülkümden kovulmuş olurdun." Bunu oldukça ciddi söylemişti. Korkumu belli etmemeye çalıştım, veya onun sert ve soğuk sözlerinin göğsümden hançerlediği gerçeğini. Yutkundum ve bir adım geriye çekildim. Sinirlendim ve sonunda mühürlenmiş dudaklarımdan birkaç sözcük çıkarmayı başarabildim. "Her neyse, sadece çalışmak için buradayım, bu yüzden tartışmayacağım bile." Bunu arkamı dönerken söylemiştim. "Bu harika bir fikir, şimdi, kâhya odanı göstersin mi? Ya da bunu kendim yapacağım." Dedi kâhyaya bakarken. Gözlerimi devirdim ve yeni dolabıma ulaşana kadar dağılmamasını dileyerek valizimi aldım.

Bütün bunları sanki bir filmmişçesine izleyen ve kaskatı kesilmiş Ning'e baktım.

"Hey, Ning, gerisi bende, hallederim. Buraya kadar bıraktığın için teşekkürler, eve vardığında ara." Bunu söylerken ona sımsıkı sarılmıştım. Ning geriye doğru çekildi ve cevap olarak kafasını salladı. Sonra da arabasına doğru yürüdü ve kontağı açtı. Saniyeler içerisinde bir şekilde buradan çıkmıştı. Arkama baktığımda Jimin'in beni sabırsızca beklediğini fark ettim. Derin bir nefes aldım ve kendime neden bu işi direkt aldığımı sordum. Annemi sevmeseydim sanırım sadece arkama bakmadan kaçardım. Valizimin kayışını daha da sıkı tuttum ve ikili ön kapıdan geçtim.

Malikaneye iki tane, beyaz, odanın iki köşesinden kıvrılan merdiveni görerek girdim. Mobilyalar lükstü ve yer gerçek mermerdi. Gerçekten nefes kesiciydi ve gördüğüm an resmen aşık oldum. Annem bu evi lekesiz tutmakta iyi iş çıkarmıştı.

Fark ettiğim şey ise, neden bu evde bu kadar uzun kaldığıydı. Bu evin temizlenmesi muhtemelen 2 gün sürerdi, öyle kalması da 5 gün. Düşüncelerimi ise küçük bir boğaz temizleme sesi böldü. Sağ tarafıma doğru baktım ve Jimin beni bekliyordu. Korumaları ve kâhya artık burada değillerdi. Kafasını onu takip etmemi söyleyen bir şekilde salladı. Kendimi bir evde bu kadar fazla kapı ve oturma odamdan saha büyük boş alanlar olabileceği hakkında sorgularken onun arkasından yürüdüm. Birkaç dakika sonra hedefimize vardığımızı düşündüm çünkü maalesef kaya gibi bir duvara çarpmıştım, sanırım bir kayaya çarpmak daha iyi olurdu ama onun yerine Jimin'in sırtıyla çarpıştım. Alnımı ovarken kafamı kaldırdım ve takımını mendiliyle sildiğini gördüm. Ne demeye çalışıyordu? Benim kirli olduğumu mu? Ha, bu kolay olmayacaktı.

siralamaya girmisiz tesekkurlerr

milyarderle evlenmek | winrinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin